Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1012 E. 2023/4008 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebebe dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara ilişkin itiraz ve dava açma süresinin, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren on yıl olduğu gözetilerek, somut olayda bu sürenin geçtiği anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği görüşüldü.

I .DAVA

Davacılar vekili; ... Mahallesi, Bakkallar mevkiinde kain 101 ada 7 parsel, Köyiçi mevkii 139 ada 3 parselde kayıtlı bahçenin 1/8'i, Köyiçi mevkii 148 ada 1 parsel, ... mevkii 214 ada 8 parselde kayıtlı tarlanın 1/2'si, 215 ada 2 parsel, 215 ada 7 parsel, Öteyaka mevkii 112 ada 23 parsel, Köyiçi mevkii 139 ada 2 parsel, Keldirarkası mevkii 210 ada 13 parsel sayılı taşınmazların muris ... ... adına kayıtlı olduğunu, murisin 05/12/1991 tarihinde vefat ettikten sonra kadastro çalışmaları esnasında dava konusu taşınmazların davacının dayısı davalı ... adına tescil gördüğünü, akabinde davalı ...’in bir kısım taşınmazı muvazaalı olarak oğlu olan davalı ...'e, gelin olan davalı Zeynen Şen'e ve köylüsü olan davalı ...'e devrettiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına miras payları oranında kayıt ve tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, kadastro çalışmalarının 27/10/2006 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazların 25/08/1991 tarihli senet ile muris ... ... tarafından ...'e ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devredildiğini, mirasçıların aralarında 08/04/1993 tarihli taksim sözleşmesi düzenlediklerini, bu sözleşme ile tüm taşınmazların mirasçılar arasında paylaştırıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olduğu, muris ... ...'in 05.12.1991 tarihinde vefat ettiği, toplam 6 parça taşınmazın davalılardan ...'e ölünceye kadar bakma akdi ile 1991 senesinde devrettiği, kadastrodan önce taşınmazların taşınır hükümlerine tabi olduğu, nizalı taşınmazların bütün malvarlığı oranına ve mirasçı sayısına göre makul sayılabilecek ölçüyü aştığı, murisin sözleşme yapmaktaki asıl amacının bakım değil bağış olduğunun anlaşıldığı, taksim sözleşmesinin bütün mirasçıların katılımıyla yapılan bir sözleşme olmaması gerektiği, kız çocuklarının herhangibir karşılık almadan kendilerine düşen mirası davalı ...'e ve dava dışı İsmail Şen'e devretmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı, davalı ...'in TMK'nın 1023. maddesinde düzenlenen tapu siciline güven ilkesinden yararlanamayacağı, satış yoluyla devredilen 210 ada 13 parsel sayılı taşınmazında tescilin muvazaa sebebiyle yolsuz olduğu, davalılar ...'in davalı ...'in oğlu, ...'in ise gelini olduğu, maddi gerçeği bildiği veya bilmesi gerektiği, kendilerine satış yoluyla devredilen 112 ada 23 parsel ve 139 ada 2 parsel sayılı taşınmazlardaki tescilin yolsuz olduğu, gerekçesiyle 215 ada 2 parsel sayılı taşınmaz dışındaki taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, 215 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapuda halen elbirliği mülkiyeti şeklinde kayıtlı olduğu anlaşıldığından bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili özetle; mahkemenin hukuki değerlendirmesinin yanlış olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacıların dava dilekçelerindeki taleplerinin kadastro çalışmasından önceki hukuki sebepler olduğunu, tüm mirasçıların katılımı ile miras sözleşmesi yaptıklarını, Mahkeme gerekçesinin tapulu taşınmazlara ait muris muvazaası konusu ile ilgili olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12/3. maddesinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılamayacağı bu süre, hak düşürücü süre olup mahkemelerce re'sen göz önünde bulundurulması gerekir düzenlemesinin yapıldığı, "çekişmeli 214 ada 8 parsel sayılı taşınmaz haricindeki taşınmazların kesinleştirme tarihinden sonra 02.11.2007 tarihinde tespit malikleri adlarına tapuya tescil edilmiş ise de, dosya içinde bulunan 148 ada 1 parsel, 210 ada 13 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Taraklı Kadastro Mahkemesinin 2006/218 Esas, 2007/9 Karar sayılı ilamında kesinleşme tarihi 16/04/2007 olarak, 101 ada 7 parsel, 112 ada 23 parsel, 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Taraklı Kadastro Mahkemesinin 2006/220 Esas, 2007/11 Karar sayılı ilamında kesinleşme tarihi 16/04/2007 olarak, 215 ada 2 ve 7 parsel, 139 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Taraklı Kadastro Mahkemesinin 2006/219 Esas, 2007/10 Karar sayılı ilamında kesinleşme tarihi 16/04/2007 olarak, 214 ada 8 parsel sayılı taşınmazın ise kadastro tespit tarihi 27/10/2006 olarak belirtildiği, davanın ise 26.10.2017 tarihinde açıldığı, taşınmazlara yönelik kadastro tespitinin dava tarihi itibariyle kesinleştiği, kesinleşme şerhinin karara sonradan dercedilmesi veya kararın tapuda infazının aradan zaman geçtikten sonra sağlanması kurucu değil bildirici nitelikte olduğundan, kadastro tespitinden önceki nedenlere dayanılarak açılan bu davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin kesinleşmeden itibaren işlemeye başladığı ve dava tarihi itibarıyla da dolduğu" gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, Mahkeme kararı kaldırılarak hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava dilekçesi ve yargılamadaki aşamalar dikkate alındığında taleplerinin terditli ve muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğunu, orantısız bağış nedeniyle davacıların zarara uğradığını belirterek kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.