Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1045 E. 2023/2710 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş bir mahkeme kararına karşı, yargılama sırasında elde edilemeyen bir belgenin sonradan elde edilmesi nedeniyle yargılamanın iadesi talep edilip edilemeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yargılamanın iadesi için kanunda sayılan sebeplerin tahdidi olduğu ve davacının, sonradan elde ettiğini iddia ettiği belgenin yargılama sırasında elde edilememesine neden olan elinde olmayan sebepleri kanıtlayamadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi istekli davanın yapılan yargılaması sonunda reddine karar verilmiştir.

Mahkemenin önceki tarihli kararının, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.10.2019 tarihli ve 2016/9983 Esas, 2019/6696 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 01.11.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... vd. vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... ve diğerleri vekili gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi, önceki günlü geri çevirme kararı ile getirtilen evraklarla birlikte dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.

I. DAVA

Yargılamanın iadesini talep eden davacı ..., Asliye Hukuk Mahkemesinin temyiz ve karar düzeltme yolları tüketilerek kesinleşen 1999/100-2010/91 Esas ve Karar sayılı kararı ile çekişmeli 110 ada 40 ve 139 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar hakkında açtığı mütekabil davada, taşınmazlara kadastro sırasında uygulanan 1314 tarihli tapu kayıtlarının taşınmazları kapsadığı, tapu maliklerinin ... ..., , ve kızı .... olduğu, maliklerden İsmail'in tanınmadığı ve taraflarla bir ilgisinin bulunmadığı, diğer maliklerinin ölümüyle taşınmazların davacılar ..., ... ve ...’ye intikal ettiği, davalı/ karşı davacı ...'in tapu malikleri ile mirasçılık ilişkisini kanıtlayamadığı gerekçesiyle karşı davasının reddedildiğini, oysaki Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün cevabi yazısına göre tapu kayıt maliki İsmail'in, davalı/ karşı davacı ...'in dedesi olduğunun anlaşıldığını, ancak Mahkemenin Nüfus Müdürlüğündeki kayıtlarla yetinerek tersi yönde karar verdiğini, bahsi geçen kayıtlara daha önceden ulaşıp Mahkemeye ibraz edebilmesinin mümkün olmadığını öne sürerek 6100 sayılı HMK’nın 375/1-ç maddesi uyarınca yargılamanın iadesi talebinde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalılar, yargılamanın iadesi koşullarının somut olayda oluşmadığı, çekişmeli taşınmazların hükmen tesciline esas nitelikteki dava dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında toplanan deliller ve yine taraflar arasında aynı taşınmaza ilişkin olarak görülüp sonuçlandırılan el atmanın önlenmesi ve ecri misil istekli dava dosyalarında toplanan delillerden taşınmazın kendilerine ait olduğu hususunun ortaya konulduğunu belirterek, talebin reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/10/2013 tarihli ve 2013/143 Esas, 2013/81 Karar sayılı kararı ile dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda yargılamanın iadesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 03.03.2015 tarihli ve 2014/12974 Esas, 2015/1565 Karar sayılı kararıyla: ''Mahkemece, duruşma açılmaksızın tensiben talebin reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve uygulamanın karar için yeterli bulunmadığı, HMK'nın 379. maddesi uyarınca yargılamanın iadesi talebi üzerine Mahkemenin, tarafları davet edip dinledikten sonra; talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını kendiliğinden inceleyeceği, bu koşullardan birinin eksik olması halinde, hakimin davayı esasa girmeden reddetmesi gerekeceği, HMK'nın 379. maddesindeki duruşma açılmasını zorunlu hale getiren düzenleme karşısında, Mahkemece bu yön gözetilmeksizin duruşma açılmadan evrak üzerinden karar verilmesinde isabet bulunmadığı '' gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 16.12.2015 tarihli ve 2015/174 Esas 2015/263 Karar sayılı kararı ile bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda 6100 sayılı HMK'nın 375. maddesinin (ç) bendi gereğince yargılamanın iadesine karar verilebilmesi için, yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin karar verilmesinden sonra ele geçirilmiş olmasının gerektiği, somut olayda böyle bir durumun mevcut olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.10.2019 tarihli ve 2016/9983 Esas, 2019/6696 Karar sayılı kararıyla: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3. maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 ve 298. maddeleri uyarınca kararın gerekçe içermediği, iddia ve savunma doğrultusunda hiçbir delilin toplanmadığı, yargılamanın iadesine konu Mahkeme ilamına ait dava dosyasının getirtilip incelenmediği, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer almadığı kararın bu haliyle gerekçesiz olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, ... Kadastro Mahkemesinin 2000/1 Esas ve 2000/12 Karar sayılı kararı sonucunda çekişmeli 110 ada 40 parsel ile 139 ada 2 parsel sayılı kadastro tespitlerinin iptali ile ayrı ayrı 1/3 pay olmak üzere ... kızları ..., ... ve ... adına tespit ve tapuya tesciline karar verildiği, anılan kararın Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin onama kararı üzerine 21/05/2001 tarihinde kesinleştiği, yargılamanın iadesi talep edilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/100 Esas sayılı dosyasının da konusunu teşkil eden çekişmeli taşınmazlar hakkında zaten hükmen kesinleşen tapu kayıtları üzerinden yargılama yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının hükmen kesinleştiği gerekçesiyle yargılamanın iadesi talebinin reddedildiği, ancak taşınmazların hükmen tesciline dair dava dosyası incelendiğinde görüleceği üzere tespite esas teşkil eden tapu kayıtlarında adı geçen kayıt maliki "smail" in tanınmadığı ve taraflarla bir bağlantısının olmadığı gerekçesiyle karar verildiği; karar tarihinden sonra ele geçirilen ve İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden temin edilen kayıtlardan tapu maliki İsmail’in yargılamanın iadesi talebinde bulunan ...’in dedesi olduğunu bu kayıtların kesileşmiş kararda varılan neticeyi kesin biçimde çürüttüğünü, bahsi geçen kayıtlara daha önceden ulaşıp Mahkemeye ibraz edebilmesinin mümkün olmadığını öne sürerek 6100 sayılı HMK’nın 375/1-ç maddesi uyarınca yargılamanın iadesine dair koşulların oluştuğu gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, yargılamanın iadesi isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı HMK’nın 374. maddesi “Yargılamanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir.”

375. maddesi “(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:

a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.

b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.

c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.

ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.

d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.

e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.

f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.

g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.

ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.

h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.

ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.

i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana ... Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.

(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi ile 439. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, somut olayda yargılamanın yenilenmesi sebepleri olarak yasada tahdidi biçimde sayılan hallerin gerçekleşmemiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.05 2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.