Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1061 E. 2023/6345 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hile yoluyla tapu devri yapılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili davasında, Yargıtay’ın bozma ilamına uyularak verilen karardan sonra vekalet ücretinin hangi miktar üzerinden hesaplanması gerektiği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay’ın bozma kararına uyulmasıyla davacı lehine vekalet ücreti yönünden usuli kazanılmış hak doğduğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince bozma kararı sonrası harcı ikmal edilen dava değeri üzerinden değil, bozma öncesi dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/146 E., 2022/606 K.

DAVA TARİHİ : 09.11.2015

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.11.2023 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer davalı ... vekili gelmedi. Yokluğun duruşmaya başlandı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, davalı ...’in komşusu ve kiracısı olduğunu, boşanma davası sırasında eski eşinin hak talep etmemesi için 4/5 oranında paydaşı olduğu 996 parsel sayılı taşınmazın 3/5 payını bedelsiz olarak davalı ...'in yönlendirmesi ve kandırması ile kendisine devrettiğini, taşınmazda 5 daire olduğunu, davalı ...'in kiracısı olduğu 4 numaralı daireyi diğer davalı ...’e muvazaalı olarak devrettiğini, ...’ün burada oturmadığını, kiracı olarak başkasını yerleştirdiğini, kendisine bedel ödenmediğini, alım satım harçlarını kendisinin ödediğini, kiracıların halen kiraları kendisine ödediklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., taşınmazı bedelini ödeyerek satını aldığını, davacının da ... 27. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/941 Esas sayılı dosyasında bedelin ödendiğini ikrar ettiğini, önalım için davacıya ihtarname gönderdiğini, taşınmazı satmak için internet sitesinde ilan verdiğini, davacının bunlara karşı çıkmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., dava konusu taşınmazın satış ilanını internet sayfasından gördüğünü ve taşınmazı 100.000,00 TL bedelle satın aldığını, eve bakmaya gittiğinde Fikret’in ve davacının orada olduğunu ve evi birlikte gösterdiklerini, bu olayların anlatılmadığını, taşınmazı aldıktan sonra kiralık ilanı verdiğini, hatta evi göstermesini davacıdan rica ettiğini, evde olmadığını bahane ederek kabul etmediğini, tarafları tanımadığını ve iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.03.2017 tarihli ve 2015/404 Esas, 2017/87 Karar sayılı kararı ile iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 22.03.2018 tarihli ve 2017/665 Esas, 2018/329 Karar sayılı kararı ile davacı tarafın yemin teklifinde bulunmadığı, davacının ceza davasında bedelin alındığını beyan ederek taşınmazın bedeli karşılığı davalı ...'e sattığını ikrar ettiği, bu durumda davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı taraf temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 15.12.2020 tarihli ve 2018/2974 Esas, 2020/6743 Karar sayılı kararı ile “…Somut olayda, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu′nun 36 ıncı (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 28.) maddesinde düzenlenen ″aldatma(hile)″ hukuksal nedenine dayandırıldığı anlaşılmaktadır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan ″inançlı işlem″ nitelendirmesinin de isabetli olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, davanın ″aldatma(hile)″ niteliğinde bulunduğu gözetilerek değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı nitelendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılarak ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı taraf duruşma istemli temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, yüksek vekalet ücretine hükmedilerek hukuki gerçeklere aykırı bir karar verildiğini, davalı ...'in kendisini kandırarak 3/5 payın adına tescilini sağladığını, boşanma aşamasındaki eşinin almaması için geri alma şartı ile devri yaptığını, ilk okul mezunu olduğunu, ceza mahkemesindeki beyanının da hile sonucu olduğunu, kendisinin ve ...in vekil tayin ettiği avukatın durumu bildiğini, ...in 2011 yılından itibaren kira ödemediğini, kirasını ödeyemeyen birinin 3 daire alacak parası olamayacağını, taşınmazın üzerindeki evin ... ...'e ait olduğuna ilişkin şerh olduğunu, ...'ın taşınmazı satması durumunda şerhin kaldırılmasını isteyeceğini, ...in kendi oturduğu evi muvazaalı olarak diğer davalıya temlik ettiğini, kendisine bedel ödenmediğini, davalının mallarını teslim al, ben taşınacağım, kredi kartları ile sorunum var acil ödeme yapmam gerek dediğini ve bileziklerini dahi aldığını, ...in ödeme yaptığına ilişkin delil sunamadığını, ödemeleri tapu devrinden sonra yaptığını ikrar ettiğini, davalı ...'ün taşınmazı 100.000,00 TL aldım demesine rağmen tapuda devrin 55.000,00 TL üzerinden yapılmasının çelişkili olduğunu, tanık Mustafa'nın tapu işlemlerini yaptığını, duyuma değil görgüye dayalı bilgisi olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36 ncı maddesi,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6 ncı maddesi,

HMK'nin 190 ncı maddesi,

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı tarafın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan İlk Derece Mahkemesinin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü de doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK)

3. Somut olayda, eldeki davanın 96.000,00 TL değer üzerinden harçlandırılarak açıldığı, İlk Derece Mahkemesinin 14.03.2017 tarihli ve 2015/404 Esas, 2017/87 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği ve 96.000,00 TL üzerinden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedildiği, karara karşı sadece davacı tarafın istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurduğu, Dairenin 15.12.2020 tarihli ve 2018/2974 Esas, 2020/6743Karar sayılı bozma kararı sonrası harcın ikmal edildiği görülmüştür. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince vekalet ücreti yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeksizin bozma kararı sonrası harcı ikmal edilen dava değeri üzerinden davacı aleyhine fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.

Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2.Davacılar vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının 5 numaralı bendinde yer alan "32.194,85" ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine "15.360,00" ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

07.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.