Logo

1. Hukuk Dairesi2023/113 E. 2024/985 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının akıl hastalığı nedeniyle fiil ehliyetinin bulunmadığı sırada verdiği vekaletname ile yapılan taşınmaz satışının geçersizliği ve son alıcının iyiniyetli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının satış tarihinde fiil ehliyetinin olmadığı ve davalıların davacının bu durumunu bilerek danışıklı olarak hareket ettikleri gözetilerek, yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1470 E., 2022/1592 K.

DAVACI(KISITLI) : ...

VASİ : ... vekili Avukat ...

DAVALILAR : ... vekili Avukat ..., ... , ...

DAVA TARİHİ : ...

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/379 E., 2021/304 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, terditli bedel istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tapu iptali ve tescil isteğinin reddi ile bedel isteğinin davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili ile davalı ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Kısıtlı davacı ... vekili; 1932 doğumlu olan davacının aklen malul olduğunu, davalı ...'un davacıyı kandırarak 14.02.2018 tarihli vekaletnameyi aldığını, vekil Aykut'un davacının 227 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payının tamamını kardeşi olan diğer davalı ...'a satış yoluyla temlik ettiğini, Aytaç'ın da taşınmazı daha önceden tanıdığı olan öteki davalı ...'e 102.000,00 TL bedelle devrettiğini, davacının Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/267 Esas sayılı dosyasında görülen vesayet davası neticesinde kısıtlandığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, mümkün olmaması halinde dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarı ile güncel değerinin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalılar Aykut ve Aytaç; dava konusu taşınmazın daha önce payını sattıkları bir taşınmaz olduğunu, bir arkadaşlarının bu taşınmazın satıldığını bildirmesi üzerine maliki olan davacı ile irtibata geçtiklerini, onunla görüşmelerinde akıl zayıflığı görmediklerini, 150.000,00 TL'ye anlaştıklarını 1.000,00 TL de kapora verdiklerini, vasinin de bu durumdan haberinin olduğunu, 9.000,00 TL ilave ödeme de yaptıklarını, davacı hakkında sağlık raporu alındığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

2.Davalı ...; dava dışı eşinin emlakçılık işi yaptığını, taşınmazın diğer paylarını da kendilerinin aldığını, taşınmaz bedelinin ödendiğini, iyiniyetli kazanımının korunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı ...'in taşınmazı tapu kütüğündeki sicile güvenerek davalı ...'tan iyiniyetli olarak satın alan üçüncü kişi konumunda olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1023 üncü maddesi kapsamında bu kazanımının korunması gerektiği ve diğer davalı ...'ın da taşınmaz için ödeme yaptığını kanıtladığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine; davacının vekaletnamenin düzenlenme tarihinde ve satış tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığı, temlik işleminin vekaletnameye istinaden gerçekleştirildiği gerekçesiyle taşınmazın dava tarihindeki bilirkişilerce tespit edilen değerinin davalı ...'tan tazmini ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili; davacının ehliyetinin bulunmadığının sabit olduğunu, son malik davalı ...'in davacının durumunu bildiğini, bu nedenle kazanımının korunamayacağını, taşınmazdaki pay satışlarındaki bedellerin davalıların danışıklı hareket ettiklerini gösterdiğini, davalı ...'in dava dışı eşi ...'ın kendisini iyiniyetli üçüncü kişi konumuna sokmak için bu işlemlerin yapıldığını, davalının ve eşinin davacının yakın komşusu olduklarını, hatta müşterek dava dışı malik Hasan Pekşen'in de davalı ...'in babası olduğunu belirtip İlk Derece Mahkemesin kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı ... vekili; nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, ayrıca hükmün 5 nolu bendinin de hatalı olduğunu belirterek bu yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

3.Davalı ...; hakkındaki davada ret kararı verildiği halde vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek bu yönden istinaf isteğinde bulunmuştur.

4.Davalı ... vekili; davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığını, davacıya satış bedelinin ödendiğini, kendisinin vekil olarak üzerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, tanıkların davacının akıl sağlığının yerinde olduğuna dair beyanda bulunduklarını, Adli Tıp Kurumu raporunun yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla

; davacı ...'in satış işleminin gerçekleştiği 15.02.2018 tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığından satışın geçersiz olduğu, vekil olan davalı ... ile alıcı diğer davalı ...'ın kardeş oldukları, son kayıt maliki davalı ... ile davacının komşu olup birbirlerini tanıdıkları, davalı ...'in işlem tarihinde 86 yaşında olan davacının akıl sağlığını bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, vekaletname verildikten bir gün sonra satış yapılmasının, alıcının 5 gün sonra taşınmazı davacının komşusu ve taşınmazın paydaşına satmasının yapılan işlemlerin danışıklı olduğunu gösterdiği, davalıların davacıyı zararlandırmak amacıyla iş birliği içerisinde hareket ettikleri, son kayıt maliki davalı ...'in iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olmadığı, tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin doğru görülmediği gerekçesiyle davalıların istinaf başvurularının reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ile davalı ... ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı ... vekili; karar verilirken yalnız davacının beyanlarının dikkate alındığını, tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, tanık beyanları ile davacının köy muhtarı da dahil olmak üzere köy halkı tarafından bilinen bir akıl hastalığının olmadığının açıkça ortaya çıktığını, dosyaya gelen SGK ilaç dökümü, hastane kayıtları da incelendiğinde davacının kısıtlandığı tarihe kadar ne bir psikiyatri muayenesi ne de buna ilişkin bir ilaç kullanımının söz konusu olduğunu, dolayısıyla köylünün ve davalının bu durumu bilmesinin kesinlikle mümkün olmadığını, davacının satış tarihinde akıl sağlığının olmadığının eldeki dava ile öğrenildiğini, taşınmazın zorla alınması gibi bir durum olmayıp davacının kendi istediği için taşınmazını sattığını, taşınmazın değerinin alındığını, diğer davalı ...'a taşınmaz için 170.000,00 TL ödendiğini, davalı ...'in tek bir taşınmaz satımı dışında diğer davalılar ile bir samimiyetinin ve iletişiminin olmadığını, yapılan işlemin tamamen ticari hayata uygun olup amacın para kazanmak olduğunu, davalının ediniminin iyiniyetli olup TMK'nın 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanması gerektiğini belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalı ...; istinaf incelemesinde eksiklikler giderilmeden karar verildiğini, vekaletnamede ve satışta kullanılan 14.02.2018 tarihli sağlık kurulu raporunda davacının akli melekelerinin yerinde olduğunun belirtildiğini, davacıya ödenen satış bedeli ile keşfen saptanan değerin birbirine yakın olduğunu, hastane raporları arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, adli tıp raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, köy halkı tarafından da davacının akıl sağlığının yerinde olduğunun bilindiğini, vasinin satıştan ve satış aşamalarından haberdar olduğunu, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığını, davanın belirsiz alacak davası olduğuna ilişkin bir ibare de kullanılmadığını, dava devam ederken davanın türünün değiştirilmesinin mümkün olmadığını belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

3.Davalı ...; istinaf dilekçesindeki itirazlarının incelenmediğini, vekalet görevini sadakat ve özen göstererek yerine getirdiğini, satış ve satış bedeline ilişkin görüşmelerin davacının eşi ve kızı ile birlikte yapıldığını, satış bedelinin alıcı tarafından bizzat davacının banka hesabına yatırıldığını, buna ilişkin banka dekontlarının sunulduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ileri sürülmesine olanak bulunmadığını, tanık beyanlarında davacının akli melekelerinin yerinde olduğunun belirtildiğini, hükme esas alınan raporun eksik olduğunu, eksik inceleme ile hukuka aykırı karar verildiğini belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 9, 10, 13, 15 inci maddeleri, 409 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 1023 ve 1024 üncü maddeleri; 11.06.1941 tarihli, 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, 08.11.1991 tarihli, l990/4 Esas, l99l/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.04.1990 tarihli ve 1990/1–152 Esas, 1990/236 Karar sayılı kararında vurgulandığı gibi, davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine olanak verir niteliği bulunduğu sürece önem ve lüzum derecesine göre birden fazla hukuki sebep aynı davada inceleme ve araştırma konusu yapılabilir. Ne var ki; dayanılan nedenlerden birinin ehliyetsizlik olması halinde kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenme gereğinin ortadan kalkacağı hususları dikkate alındığında öncelikle bu neden üzerinde durulması gerektiği kuşkusuzdur.

3. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1932 doğumlu davacı ...'in Kartal 7. Noterliğinin 14.02.2018 tarihli vekaletnamesi ile davalı ...'ı vekil tayin ettiği, vekil Aykut'un davacının 227 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payının tamamını 15.02.2018 tarihinde davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiği, Aytaç'ın da 20.02.2018 tarihinde, taşınmazda paydaş olan davalı ...'a devrettiği, davacının 19.06.2018 tarihinde TMK'nın 405 inci maddesi gereğince vesayet altına alındığı, kızı dava dışı Melek'in vasi olarak atandığı, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu'nun 17.05.2021 tarihli raporu ile davacı ...'in satış tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı ... vekili ile davalı ... ve davalı ...'ın temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 2.849,28 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

...