Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1156 E. 2023/1635 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan taşınmazın zilyetlik iddiasıyla davacı adına tescili talebine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlar hakkında genel mahkemelerin görevinin sona erdiği ve davanın kadastro mahkemesine devredilmesi gerektiği, bu nedenle mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekirken işin esasına girip hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen kararın Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma sonrasında yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki nedeniyle mevkii ve sınırları dava dilekçesinde yazılı kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine cevap dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın kamunun menfaatine bırakılmış, umumun faydalanmasına açık yerlerden olduğu, bu nedenle kişiler adına tescilinin mümkün olmadığı, bir an için taşınmazın zilyetlikle özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde iktisabının mümkün olduğu kabul edilse dahi davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının da oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 30/12/2011 tarihli ve 2099/299 E., 2011/577 K sayılı kararıyla; (B) harfi ile işaretli 1.688,71 metrekarelik yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, (A) ile gösterilen bölüm yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMA SONRASI YARGILAMA SÜRECİ

A. 1. Bozma Kararı

8. Hukuk Dairesinin 18.02.2013 tarihli ve 2013/881 E., 2013/1693 K. sayılı kararıyla “... tespit dışı bırakılma tarihinden sonra dava tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait stereoskopik ... fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift ... fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği bilinmelidir. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan ... fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; davacıya delillerini bildirmek için süre ve imkan tanımak, mahallinde yeniden keşif icrasıyla HMK'nın 243 ve 244.maddeleri gereğince çağrılacak yerel bilirkişi ve tanıkların HMK'nın 259/2 ve 290/2. maddeleri gereğince mahallinde dinlenilmeleri, imar-ihyanın hangi tarihte başladığı, ne şekilde sürdürüldüğü ve tamamlandığı hususlarının ayrıntılı şekilde sorularak açıklığa kavuşturulması; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotogrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş ... fotoğraflarının merciinden getirtilip yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman kullanılmaya başlandığının saptanması, imar ve ihyanın ne zaman tamamlandığı konusunda gerekçeli karşılaştırmalı ve denetime açık rapor istenmesi Kadastro Müdürlüğüne fen bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ve kroki de eklenmek suretiyle tespit dışı bırakılma sebebi ve tarihinin sorulması,” gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Bozma Uyularak Verilen Mahkeme Kararı

Mahkemenin 13.11.2014 tarihli ve 2013/252 Esas, 2014/478 Karar sayılı kararıyla; Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinde öngörülen edinme koşullarının davacı taraf yararına oluştuğu kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, 10.11.2014 tarihli fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen 1.688,71 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

C. 2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi’nin 24.01.2019 tarihli ve 2016/5503 Esas ve 2019/219 Karar sayılı kararıyla, “6360 sayılı yasa uyarınca taraf teşkilinin sağlanması ve TMK'nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi ve menfaati olanlara itiraz ... tanınması” gerektiği gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 18.06.2020 tarihli ve 2019/154 Esas, 2020/135 Karar sayılı kararıyla; Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinde öngörülen edinme koşullarının davacı taraf yararına oluştuğu kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, 10.11.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 1.688,71 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde özetle, çekişmeli taşınmaz bölümünün devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ve davacı lehine iktisap koşullarının oluşmadığını, davanın reddedilen bölümü yönünden Hazine lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir

C.Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinin ilgili kısımları şöyledir, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinin iilgili kısımları şöyledir “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 27. maddesinin ilgili kısımları şöyledir “Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar mahkemesine resen devrolunur. Ayrıca müracaata kalmış davaların yenilenmesi halinde de yukarıdaki hüküm uygulanır.” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sırasında, genel mahkemelerde mülkiyete ilişkin davaya konu olan taşınmazlar 3402 sayılı Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca malik haneleri açık olarak tespit edildikten sonra tutanak ve ekleri kadastro mahkemesine gönderilir. Haklarında, tespit gününden önce genel mahkemede mülkiyete ilişkin dava bulunan taşınmazların kadastro tespitleri sırasında malik hanelerinin doldurulması, hukukça değer taşımamaktadır. Bu tür taşınmazlar hakkında genel mahkemelerin görevi, 3402 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca, taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı tanzim edildiği tarihte sona erer ve davanın kadastro mahkemesine aktarılması gerekir. Kadastro mahkemelerince, aktarılan davalarda, re'sen araştırma ilkeleri çerçevesinde yargılama yapılarak gerçek hak sahibi yararına tescile ilişkin karar verilmesi zorunludur.

2. Somut olayda Mahkemece, teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; tescil harici kalan taşınmazların 3402 sayılı Kanun'un geçici 8. madde uyarınca mülkiyetinin belirlenmesine ilişkin kadastro çalışması yapılmış olup, çekişmeli taşınmazlar hakkında tutanak düzenlenmiştir. Kadastro Mahkemesinin görev ve yetkisi, her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günden başlayıp taşınmaza ait tutanağın hukukça kabul edilen usule uygun olarak kesinleştiği güne kadar devam eder ve görev yargılamanın her safhasında re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Yargılama devam ederken, 05.08.2013 tarihinde çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği ve taşınmazın 2287 ada 5 parsel numarası ile tespitinin yapıldığı ve “davalı” olarak bırakıldığı anlaşılmaktadır.

3. Hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlar yönünden Kadastro Mahkemesi görevli olup, Mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın Kadastro Mahkemesine aktarılması gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.