"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1133 E., 2022/1853 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Samandağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/37 E., 2021/76 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; mirasbırakanları ...adına kayıtlı bulunan 9,15,17,15,14,26,16,25,12,4, 59 ada 1 ve 62 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar olmak üzere toplam 12 adet taşınmazın, Köy İhtiyar Heyeti ve muhtarın da işbirliği ile sahte belgelerle satışının yapıldığını, taşınmazların büyük kısmının öncelikle ... isimli kişiye satıldığını, daha sonra bu kişiden davalılara devirlerin yapıldığını, ilgililer hakkında ceza davasının derdest olduğunu, yapılan işlemler dolayısıyla uğradıkları zararların tazmini için Samandağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/18 Esas sayılı dosyası ile Hazine aleyhine tazminat davası açtıklarını, anılan Mahkemece son kayıt maliklerine karşı tapu iptali ve tescil davası açılması için kendilerine süre verildiğini, bu nedenle eldeki davanın açıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakanları ...adına veya miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1.Davalı ...; zamanaşımı süresinin geçtiğini, iddiaların doğru olmadığını, tapu kayıtlarına güvenerek taşınmazları satın aldığını ve bedellerini ödediğini, iyi niyetli malik olup kazanımının korunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ...; dava konusu 12 ve 16 parsel sayılı taşınmazları emlakçı aracılığı ile satın aldığını ve asıl satıcıyla hiçbir şekilde muhatap olmadığını, iyi niyetli olup yolsuz tescili bilebilecek konumda olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
3.Davalı ...; 1991 yılından beri yurt dışında çalıştığını, yurt dışında çalışması sonucu birikimlerini memleketinde değerlendirmek istediğini ve dava konusu 59 ada 11 parsel sayılı taşınmazı ... isimli şahıstan tapu kayıtlarına güvenerek ve inanarak iyi niyetle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
4. Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Samandağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.02.2021 tarihli, 2015/37 Esas, 2021/76 Karar sayılı kararı ile; davacıların mirasbırakanı ... adına kayıtlı taşınmazların ...'a yapılan temliklerinin sahte evrak ile yapıldığının Hatay 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/397 Esas ve Samandağ Aslilye Ceza Mahkemesinin 2013/370 Esas sayılı dosyaları ile sabit olduğu, ancak son kayıt maliki davalıların yolsuz tescili bilmedikleri ve kötü niyetli olduklarının davacı tarafça ispat edilemediği, eldeki davanın Samandağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/18 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama gereği açıldığından davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların mirasbırakanı ...’ın sahibi olduğu taşınmazların hak sahibi olmayan ... tarafından sahte evraklarla üçüncü kişilere satışının yapıldığını, davacılarca oluşan zararlarının tazmini için Samandağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/18 Esas sayılı dosyası ile Hazine aleyhine tazminat davası açıldığını, anılan bu davada Mahkemece son kayıt maliklerine karşı tapu iptali ve tescil davacı açılması için davacılara süre verildiğini, bu nedenle davacılarca eldeki davanın açıldığını, ... adlı kişinin kendisini kayıt maliki ...olarak göstererek sahte belgeler ile davacıların mirasbırakanlarına ait taşınmazların devrini sağladığını, yapılan ilk devrin yolsuz nitelikte olduğunu, bu nedenle son kayıt maliklerinin iyi niyetli olmasının bir önemi olmadığını, Mahkemece maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığını, çünkü eldeki davanın, Hazine aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sırasında dava şartı olarak açılmasının zorunlu tutulması nedeniyle açıldığını, bu nedenle tüm davalılar arasında dava arkadaşlığı bulunduğunu ve davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 12.12.2022 tarihli ve 2022/1133 Esas 2022/1853 Karar sayılı kararıyla; davacılar tarafından dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak yolsuz tescil ve evrakta sahtecilik yapılması nedeniyle Hazine aleyhine tazminat davası açıldığı, yargılamasının Samandağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/18 Esas sayılı dosyasında devam ettiği, 2014/18 Esas sayılı dosyada verilen süre üzerine eldeki yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının açıldığı, Mahkemece yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekili davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu iddiasıyla tek maktu vekalet ücreti verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de davalıların zorunlu dava arkadaşı olmadıkları, her bir parsel maliki/malikleri yönünden ayrı ayrı yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil davası açılabileceğinden kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine ayrı ayrı maktu vekalet ücreti verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı ... vekili katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesinde nispi vekalet ücreti verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de Mahkemece yapılan yargılamaya ve değerlendirmeye göre maktu vekalet ücreti verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, kural olarak yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında taşınmazın değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir ise de davacıların işbu davayı Samandağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/18 Esas sayılı dosyasından verilen yetki ve kesin süre nedeniyle zorunlu olarak açmak zorunda kaldıklarından Mahkemenin değerlendirmesinde olduğu gibi maktu vekalet ücreti verilmesinde usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekili ve davalı ... vekilinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek vekalet ücreti yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil (sahtecilik) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640, 701, 705, 1023 ve 1024. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Hemen belirtilmelidir ki, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin davalı ... vekiline 28.12.2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, adı geçenin yasal iki haftalık süre geçtikten sonra hükmü 13.01.2023 tarihinde katılma yoluyla temyiz ettiği anlaşılmaktadır.
2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Samandağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.07.2002 tarihli 2002/267 Esas, 2002/320 Karar sayılı veraset ilamıyla mirasbırakan ... oğlu ...’in 26.05.1970 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak kızı ..., 1971 yılında ölen oğlu ....ten olma torunları .... ve ...., 1981 yılında ölen oğlu ...’nın eşi .... ile ...’dan olma torunları ....,..., ve ... ile 1996 yılında ölen ...’dan olma torunu ....’nın eşi .... ile ....’nın çocukları....,...,.... ve ...., 1966 yılında ölen kızı ...’dan olma torunları ..., ..., .... ve ....’ın mirasçı olarak kaldıkları, UYAP sistemi üzerinden alınan nüfus kayıt örneklerine göre mirasbırakanın oğlu ....’ten olma torunu ....’in de 2016 yılında ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi .... ile çocukları .... ve ....’nin kaldığı, mirasbırakanın kızı ...’nin 2005 yılında ölümü ile geriye mirasçı olarak çocukları ...,...,...,...,..,...,n kaldığı;
Dava konusu 61 ada 16, 59 ada 11, 37 ada 14 ve 15, 12 ada 9, 82 ada 15, 17 ve 25, 64 ada 1 ve 4, 25 ada 26 parsel sayılı taşınmazların ... oğlu ... (mirasbırakan) adına kayıtlı iken 25.07.2008 tarih ve 4049 yevmiye nolu tashih işlemi ile ... oğlu ... (mirasbırakanın oğlu ...’dan olma torunu) adına tescil edildiği;
Dava konusu 61 ada 12 parsel sayılı taşınmazın ... oğlu ... (mirasbırakan) adına kayıtlı iken 03.08.2011 tarih ve 5008 yevmiye nolu tashih işlemi ile ... oğlu ... (mirasbırakanın oğlu ...’dan olma torunu) adına tescil edildiği;
...’in de;
Dava konusu 61 ada 16 parsel sayılı taşınmazı vekili ...eliyle 24.03.2011 tarihinde ...’a devrettiği, ...’nın da 17.06.2011 tarihinde satış yoluyla davalı ...’ye devrettiği;
Dava konusu 61 ada 12 parsel sayılı taşınmazı 03.08.2011 tarihli 5008 yevmiye nolu işlemle satış suretiyle davalı ...’ye devrettiği;
Dava konusu 59 ada 11 parsel sayılı taşınmazı 24.02.2011 tarihinde ...’a devrettiği, ...'nın da 08.03.2011 tarihinde ...’a,....’ın 14.04.2011 tarihinde tekrar ...’a, ...’nın 18.05.2011 tarihinde ... ....’ya, ...’ın 16.08.2011 tarihinde tekrar ...’a, ...’nın 30.12.2011 tarihinde ...’a, .....’nın 11.01.2012 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği,
Dava konusu 37 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazları 12.05.2011 tarihinde davalı ...’e satış yoluyla devrettiği;
Dava konusu 12 ada 9 parsel sayılı taşınmazı 26.06.2012 tarihinde satış suretiyle davalı ...’a devrettiği;
Dava konusu 82 ada 15, 17 ve 25 parsel sayılı taşınmazları 22.02.2011 tarihinde satış suretiyle davalı ... ....’a devrettiği, Sabit’in de 82 ada 25 parsel sayılı taşınmazı 04.08.2011 tarihinde satış suretiyle davalı ...’a devrettiği;
Dava konusu 62 ada 1 ve 4 parsel sayılı taşınmazları vekili ...eliyle 03.08.2011 tarihinde ...’a devrettiği, Sinan’ın da taşınmazı vekili ...eliyle 20.01.2012 tarihinde satış yoluyla davalı ...’a devrettiği;
Dava konusu 25 ada 26 parsel sayılı taşınmazı 11.02.2011 tarihinde .....’a devrettiği, ....’ın da taşınmazı 10.06.2011 tarihinde satış suretiyle davalı ...’ye devrettiği;
Dava konusu olayla ilgili olarak davacıların katılan, mirasbırakana ait taşınmazları tashih işlemi ile adına tescil ettiren ve akabinde üçüncü kişilere satış yoluyla devreden ...’in sanık olarak yer aldığı Hatay 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/397 Esas-2015/350 Karar sayılı dosyasında, resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçundan yapılan yargılama neticesinde sanık ...’in mahkumiyetine karar verildiği, söz konusu kararın 01.06.2020 tarihinde kesinleştiği; yine davacıların katılan, dava konusu taşınmazları satış yoluyla temlik alan davalıların ise sanık olarak yer aldığı Samandağı Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/370 Esas, 2015/593 Karar sayılı dosyasında, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan yapılan yargılama sonucunda sanıkların beraatine karar verildiği, söz konusu kararın 02.05.2018 tarihinde kesinleştiği, davacılarca, yapılan işlemler dolayısıyla uğradıkları zararların tazmini için Samandağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/18 Esas sayılı dosyası ile TMK’nın 1007. maddesi gereğince Hazine aleyhine tazminat davası açıldığı, anılan davada Mahkemece verilen süre üzerine eldeki yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının açıldığı sabittir.
3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 640. maddesinin birinci fıkrası “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.” hükmünü, 701. maddesi “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.” hükmünü düzenlemektedir.
Mülkiyet hakkına ilişkin olarak terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası gibi davalar dışında ehliyetsizlik, irade fesadı, yolsuz tescil gibi nedenlere dayalı olarak terekeye nazaran üçüncü kişi konumunda bulunan kişilere karşı terekeyi temsilen bütün mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Somut olayda; davacılar dava dilekçeleri ve ön inceleme duruşmasında dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan ... adına veya miras payları oranında adlarına tescilini istedikleri, davalıların terekeye nazaran üçüncü kişi konumunda olduğundan yolsuz tescil iddiasıyla pay oranında açılan davanın dinlenilme olanağı bulunmasa da davacıların ilk talebinin mirasbırakan ... adına tescil olduğu, başka bir deyişle terekeye iade istemli olarak eldeki davanın açıldığı, ancak davacılar dışında mirasbırakanın dava dışı ..., ... ...,...,...,..ve ... isimli mirasçılarının da olduğu, ...’in karar tarihinden sonra 06.02.2023 tarihinde öldüğü, mirasçılık belgesi ve UYAP sistemi üzerinden alınan nüfus kayıt örneklerinden anlaşılmakta olup, tüm mirasçıların davada yer almamaları karşısında terekenin davada temsil edildiğini söyleyebilme olanağı bulunmadığı görülmektedir.
4.Açıklanan nedenlerle, davadaki isteğin terekeye iadeye yönelik olduğu, mirasbırakan ...’in ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tâbi olduğu, yasal mirasçılar arasında çıkar çatışması bulunduğu hususu da gözetilerek miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
5. Diğer taraftan; hukukumuzda diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alışverişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ileride kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlama düşüncesiyle alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988.ve 989. maddelerinin ve tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden, iktisapta bulunan kişinin iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten, bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyi niyetli gözükeni değil gerçekten iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı'' ilkeleri 8.11.1991 tarih 1990/4 esas 1991/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.
Öte yandan; vakıa ve karinelerden, halin icaplarından kendisinden beklenen özeni sarfetmemiş olması itibariyle kanunen iyi niyet iddiasında bulunamayacağı belirlenmiş olan kimsenin TMK’nın 1023. maddesinden yararlanamayacağında bir tereddüt bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince; Mahkemece, davacıların mirasbırakanı ... adına kayıtlı taşınmazların ...'e yapılan tescillerinin sahte evrak ile yapıldığının Hatay 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/397 Esas ve Samandağ Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/370 Esas sayılı dosyaları ile sabit olduğu gözetilerek ... adına yapılan tescilin yolsuz nitelikte olduğu ve geçerli olmadığının benimsenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ne var ki, son kayıt maliki davalıların çekişme konusu taşınmazları ediniminde iyi niyetli olup olmadıkları hususunda yeterince araştırma ve değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya içeriği ve toplanan deliller bir arada değerlendirildiğinde:
Dava konusu 61 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 03.08.2011 tarihli 5008 yevmiye nolu işlemle kayıt maliki ... oğlu ...’in adının ... oğlu ... olarak tashih edildiği ve aynı işlemle ... tarafından taşınmazın davalı ...’ye devredildiği;
Dava konusu 37 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların son kayıt maliki ...’ün, Samandağ Asliye Ceza Mahkemesindeki savunmasında taşınmazları yaklaşık 50-60 yıldır kullandığını, bu parselleri ... ve onun babası ...’den aldığını ancak resmi işlemlerini 12.05.2011 tarihinde yaptığını, 1969 doğumlu ...’in kendisine vekaletname işlemlerini halledip arsanın resmi işlemlerini gerçekleştireceğini söylediğini, daha sonra işlemleri halledip tapu devrini yaptıklarını, sadece işlem masrafı verdiğini, taşınmazı eski tarihte aldığı için arsa parası vermediğini beyan ettiği, ...’in de savunmasında ...’ü tanıdığını, bu kişiye iki adet tapuya satış göstererek hibe ettiğini belirttiği;
Dava konusu 62 ada 1 ve 4 parsel sayılı taşınmazların 25.07.2008 tarih 4049 yevmiye nolu tashih işlemi ile ... adına tescil edildiği, ...’in de vekili ...eliyle 03.08.2011 tarihinde ...’a devrettiği, ...’ın da vekili ...eliyle 20.01.2012 tarihinde son kayıt maliki ...’a devrettiği, ...’in vekili olarak işlem yapan...’ın son kayıt maliki ...’ın eski eşi olduğu, ...’ın ise ...’ın oğlu olduğu;
Dava konusu 82 ada 15 ve 17 parsel sayılı taşınmazların son kayıt maliki davalı ...’nın Samandağ Asliye Ceza Mahkemesindeki savunmasında ...’i taşınmazları almadan önce tanıdığını, üç adet taşınmazı toplamda ...’den 30.000,00 TL'ye satın aldığını beyan ettiği;
Dava konusu 12 ada 9 parsel sayılı taşınmazı ...’den satın alan davalı ...’ın Samandağ Asliye Ceza Mahkemesindeki savunmasında, babası ve dayısının yaklaşık 50-60 yıldır 105 ada ile ...’ye satılan 12 ve 16 parselleri kullandıklarını, dayısının ...’e haber göndererek parselleri resmi kayıtta üzerimize geçirelim diye söylemesi üzerine ...’in kardeşlerinden imza aldıktan sonra işlemleri yapacağını söylediğini, daha sonra ...’in işlemleri hallettiğini söyleyince devir işlemini yaptıklarını, ...’e herhangi bir para vermediğini, sadece tapu harcı olan 500,00 TL'yi bankaya yatırdığını, daha sonra ...’nin 12 ve 16 nolu parsellerde ölçüm yaptırdığını görünce tapuya giderek uzun süreden beri kullandıkları arsaları üzerlerine geçiremediklerini, ...’nin nasıl devraldığını soruşturduklarını, bunun üzerine Tapu memurlarının yapılan usulsüzlüğü fark ettiklerini beyan ettiği; anlaşılmaktadır.
Mahkemece davacılar tarafından Hazine aleyhine açılan Samandağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/18 Esas sayılı dosyasında dava tarihi itibariyle taşınmazların değerleri belirlendiği gerekçesiyle eldeki davada keşif yapılmamış, taşınmazların temlik tarihlerindeki değerleri ve kimin zilyedinde olduğu belirlenmemiş, eksik inceleme sonucu karar verilmiştir.
Hâl böyle olunca; öncelikle usul yönünden miras şirketine (mirasbırakan ... terekesine) TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, davanın esası yönünden ise son kayıt maliki davalıların iktisablarında iyi niyetli olup olmadıkları bakımından keşif yapılarak taşınmazların temlik tarihlerindeki değerlerinin ve taşınmazlarda kimlerin zilyet olduklarının belirlenmesi, davalıların taşınmazlar için ödediklerini beyan ettikleri bedellerin değerlendirilmesi, Samandağ Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/370 Esas, 2015/593 Karar sayılı dosyasındaki beyanların göz önüne alınması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek son kayıt maliki davalıların durumu bilen veya bilmesi gereken konumunda olup olmadıkları, TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacakları hususunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca davalı ...’nin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'ye iadesine,
Davacılar vekilinin değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.