Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1180 E. 2023/3917 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu mera olarak tespit edilen taşınmazın bir kısmının davacı tarafından eklemeli zilyetlikle kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın, kadastrodan önceki haklara dayalı tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olması ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, ... ili, ... ilçesi, ... köyü 1819 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında mera olarak tespitinin yapıldığını, ancak parsel içerisinde bulunan bir kısmın babası ve kendisi tarafından eklemeli zilyetlikle 45 yılı aşkın süredir kullanıldığını, yapılan paylaşım sonucunda taşınmazın kendisine kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile taşınmazın bir kısmının adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/02/2016 tarihli ve 2009/571 E. 2016/82 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile, çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişiler ...ve... tarafından hazırlanan rapor ve eki haritada (A) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerine ilişkin davanın reddine, aynı rapor ve eki haritada (B) harfi ile gösterilen 16.042,86 metrekare ve (C) harfi ile gösterilen 25.846,76.metrekare yüzölçümündeki bölümlerine ilişkin davanın kabulü ile bu bölümlerin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.04.2021 tarihli ve 2021/2781 Esas 2021/4153 Karar sayılı kararıyla: “...yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan keşif sonrası dosyaya ibraz edilen ...ve ... tarafından hazırlanan tarihsiz bilirkişi raporunda, ... Köyü kadastro çalışmalarının 1979 yılında yapıldığı ve kesinleştiği belirtilmiş ve yine ...tarafından düzenlenen 22.01.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda ise, çekişmeli (A), (B), (C) ve (D) harfleriyle gösterilen bölümlerin mera olan 1819 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı bildirilmiştir. Dairemizin geri çevirme kararı sonrası dosya içerisine getirtilen ... Tapu Müdürlüğü’nün 25.3.2021 tarihli yazısından, 1819 parsel sayılı taşınmaz hakkında 23.01.1979 tarihinde kadastro tutanağının düzenlendiği ve tutanağın kesinleşerek 23.03.1979 tarihinde kamu orta malları sicil defterine kaydedildiği anlaşılmaktadır. Davacı ... dava dilekçesinde, irsen intikal, bağış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmış olup, bu haliyle davanın, kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde, bu nitelikteki davaların kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre içinde açılabileceği hususu düzenlenmiştir. Kanunda öngörülen bu süre, hak düşürücü nitelikte olduğundan, yargılamanın her aşamasında hakim tarafından re'sen dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin içerisinde bulunduğu 1819 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 23.03.1979 tarihi ile davanın açıldığı 15.10.2009 tarihi arasında yasada öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek işin esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazı nizasız ve fasılasız olarak 25-30 yıldır kullanmakta olup aynı zamanda taşınmazı ekip biçtiğini, bilirkişi raporlarında da taşınmazın ekilip biçildiğinin, üzerinde birçok meyve ağacının bulunduğunun tespit edildiğini, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın konusu TMK'nın 713. madde ikinci fıkraya dayalı tapu iptal- tescil davası olduğunu, mahkemece kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptal tescil davası gibi yorumlanıp hak düşürücü süreden reddedilmesinin hatalı olduğunu, davanın kadastro sonrası zilyetliğe dayalı dava olduğunu, dava konusu taşınmaz Kamu Orta Mallarına 2001 yılında kaydedilmiş olsa da davacı bakımından zilyetlik şartlarının 2001 yılından önce dolduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, tanık beyanlarıyla zilyetlik şartlarının oluştuğunun ispatlandığını, öncelikle tapu iptal-tescile aksi kanaatte olunursa taşınmazın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesi şöyledir: “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL

bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

04.07.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.