Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1197 E. 2023/6933 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki hak düşürücü sürenin geçmiş olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1306 E., 2022/1385 K.

DAVA TARİHİ : 20.04.2021

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/137 E., 2022/117 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali- tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; dava konusu ... ili, ...ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 101 ada 380 parsel sayılı taşınmazın orman vasfı dışına çıkarılan Hazine'ye ait 2/B arazisi olduğunu, taşınmazın orman arazisi vasfında, üzerinde fındık dikili ve ortadan eşit ikiye bölünüp ayrılmış olarak miras yoluyla 1970 yılında kardeş olan davacıların mirasbırakanı ... ve davalının mirasbırakanı...'ın zilyetliğine geçtiğini, davacıların mirasbırakanının 2004 yılında, kardeşinin ise 2012 yılında vefat ettiğini, davalının, davacıların mirasbırakanının kardeşinin oğlu olduğunu ve taşınmazı zilyetlik şerhi nedeniyle satın aldığını, oysa taşınmazın diğer yarısıyla eşit olan 9.231,85 metrekarelik kısmının 1970 yılından 2000 yılına kadar davacıların mirasbırakanı ..., 2000 yılından itibaren kadastro tutanaklarının tutulduğu tarih de dahil olmak üzere bugüne kadar kesintisiz olarak davacıların zilyetliğinde bulunduğunu, halen de zilyetliklerinin devam ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile 9.231,085 metrekarelik kısmının davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davanın zamanaşımına ve hak düşürücü süreye uğradığını,davalının yıllarca taşınmazın ecrimisil bedelini Devlete ödediğini, dava konusu taşınmazın davalının mirasbırakanı...'ın kullanımına bırakılan bir taşınmaz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.06.2022 tarihli ve 2021/137 Esas, 2022/117 Karar sayılı kararıyla; davanın kadastro öncesi kazanmayı sağlayan nedenlere dayalı olarak Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde belirtilen hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu tapu iptal ve tescil taleplerinin 28.06.2007 tarihinde kesinleşen kadastro tespit tutanağından önceki sebebe değil, kadastro tespit tutanağının kesinleşmesinden sonraki bir tarih olan 2013-2017 tarihleri arasındaki vakıa ve işlemlere dayanmakta olduğunu, dava konusu taşınmazın 2007 yılında kadastro tespitine dayalı olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, daha sonra 30.09.2014 tarih ve 6834 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren 'vakıf taşınmazlarının doğrudan satış ve kiralanmasına ilişkin usul ve esaslar ı uyarınca, taşınmazın zilyedi olanlara kiralama yanında doğrudan satın alma hakkı tanındığını, bu kapsamda yapılacak düzenlemeden haberi olan davalı ... ve dönemin muhtarı ...’nın işbirliği yaparak muhtarın gerçeğe aykırı olarak tanzim ettiği evrakla taşınmazın tümünü kendi kullanımında gibi gösterdiğini, gerçekte ise öncesinde ve o tarihlerde de, yani 2013-2014 yıllarında taşınmazın yarısının davacılar tarafından kullanılmakta olduğunu, bu şekil ve tarihlerdeki kullanma durumunun dosya kapsamındaki davacı-davalı tanıklarının beyanları ve bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, davalının 25 yıldır yurt dışında yaşadığını ne taşınmazın tümünde ne de babasının kullandığı bölümde zilyetliği ve ya başkaca bir hakı bulunmadığını, davacıların mirasbırakanı ...'ın vefat ettiği 2004 yılına kadar taşınmazın kendisine ayrılan bölümünü kesintisiz kullandığı gibi onun vefatından sonra da davacıların günümüze kadar kesintisiz kullandıklarını, ayrıca daha taşınmazda kadastro tespiti yapılıp taşınmazın Evkaf İdaresi adına tapu tescili yapılmadan önce taşınmazın ...'ın kullanımında olduğunun tutanak altına alındığını, davalı tarafın usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen süresi içinde davaya karşı cevap vermediğini, daha sonra kanuni süresi geçtikten sonra cevap dilekçesi sunmuş olduğunu, bu durumun dosya kapsamındaki tebligata ilişkin evrak ve diğer belgelerin incelenmesinden anlaşıldığını, Mahkemenin kararının bu yönden de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.11.2022 tarihli ve 2022/1306 Esas, 2022/1385 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 09.08.2007 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 20.04.2021 tarihinde açıldığı, İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde;istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3 üncü maddesi

3. Değerlendirme

1.Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 101 ada 380 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin kesinleşme tarihinin 09.08.2007 olduğu, davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesi 3 üncü fıkrasında düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 20.04.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR :

Açıklanan sebeple;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA;

Aşağıda yazılı bakiye 89,95 TL temyiz harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.