"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/798 E., 2022/723 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ..., , ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, maliki olduğu 176 ada 7 parseldeki 4 numaralı bağımsız bölümün Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/744 Esas, 2015/214 Karar sayılı 14.03.2015 tarihli kesinleşen ilamı neticesinde davalılar adına hükmen tescil edildiğini, taşınmazı dava dışı ...’dan iyi niyetli olarak satın aldığını, kayıtlarda anılan davada taşınmazın ihtilaf konusu olduğuna dair şerh bulunmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiş, 02.12.2015 tarihli dilekçesi ile ...’nın mirasçılarının davaya dahilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davalı ... ölü olduğundan aleyhine dava açılamayacağını, davanın yalnız akdin tarafı olan Yılmaz'a yöneltilebileceğini, davacının iktisabının korunamayacağını belirterek davanın usulden ve esastan reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 04.05.2016 tarihli ve 2015/130 Esas, 2016/327 Karar sayılı kararıyla; davacının 4721 sayılı TMK'nin 1024 üncü maddesinden yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 17.03.2021 tarihli ve 2020/3025 Esas, 2021/1547 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın dava tarihideki değerinin keşfen saptanması, taraf olmadığı tescil ilamının davacıyı bağlamayacağı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozma Kararı Sonrası Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen karar ile; bozma kararı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ..., ..., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ..., ..., ..., ... temyiz dilekçelerinde özetle, harca esas değere itiraz ettiklerini, 30.000,00 TL'nin gerçek değerin çok altında olduğunu, bedelin tespiti ile harcın ikmalini talep ettiklerini, ...'nın öldüğünü, ölü kişilere karşı dava açılamayacağını, dava ve taleplerin zamanaşımına uğradığını, kendileri ile davacı arasında bir ilişki bulunmadığından davalıların dava da taraf sıfatı olmadığını, Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/744 Esas sayılı kararı ile dava konusu taşınmazlar hakkında karar verildiğini, kesin hüküm ve kesin delil söz konusu olduğunu, davacının kendilerine bedel ödemediğini, şahsi haklarını kendilerine karşı ileri sürmesinin mümkün olmadığını, davacının ancak para ödediği ... isimli kişiye karşı husumet tevcih edebileceğini, kendilerinin taraf sıfatı olmadığını, TMK'nın 1023 üncü maddesine dayanılamayacağını, müteahhitten arsa payı satın alan üçüncü kişilerin binanın tamamlanmaması halinde, müteahhitin inşaat sözleşmesinin feshi ihtimalinive buna dair riski bilerek arsa payı satın aldıklarını, iyiniyet iddiasında bulunamayacaklarını, kararda sair aleyhe olan tüm hususlara itiraz ettiklerini ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705 inci, 1023 ve 1024 üncü maddeleri
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden; çekişme konusu 176 ada 7 parsel sayılı taşınmazın (981,56 m2 – bahçeli beş katlı iki kargir apartman) geldisi olan 5544 parsel sayılı taşınmazın (1185 m2-arsa) üzerine inşa edilmekte olan E blok 4 nolu meskenin 40/2400 arsa payının tamamı ..., ..., ..., ... ve ...'e ait iken vekil ... tarafından 22.05.1995 tarihinde ...'e satış suretiyle temlik edildiği, ...'in de taşınmazı 18.02.2004 tarihinde ...e devrettiği, ...'in 17.05.2004 tarihinde taşınmazı ...'e temlik ettiği, ..'in 06.09.2007 tarihinde taşınmazı ...'e devrettiği, ...'nün de 19.02.2009 da taşınmazı ...'a temlik ettiği, ...'ün taşınmazı 11.05.2009 tarihinde ...'a devrettiği, ...'ın da taşınmazı 19.10.2009 tarihinde taşınmazı davacı ...'e temlik ettiği, 09.12.2014 tarihinde de Tapu Müdürlüğünce taşınmazın Mahkeme kararına istinaden ..., ..., ..., ... ve ...'e devredildiği, eldeki davanın davalıları tarafından dava dışı müteahhitler ile temelden daire satın alan dava dışı ...'in de aralarında bulunduğu üçüncü kişiler aleyhine, müteahhitlerin dava konusu taşınmaza ilişkin olarak yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki edimlerini yerine getirmedikleri bu nedenle sözleşmenin mahkeme kararı ile feshedildiği iddiası ile tapu iptali ve tescil davası açtıkları, açılan davada Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/744 Esas, 2005/214 Karar sayılı 14.03.2005 tarihli ilamıyla, davanın kabul edilerek dava dışı ... adına kayıtlı E blok 4 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacılar (eldeki davada davalılar) adına tesciline karar verildiği, hükmün derecattan geçerek 26.11.2009 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmaza 30.09.2005 tarihinde kesinleşmemiş mahkeme kararı olduğu yönünde, 13.01.2010 tarihinde ise kesinleşmiş mahkeme kararı olduğu yönünde şerh tesis edildiği, 30.09.2005 tarihinden sonra yapılan tüm temliklerde şerhin olduğu görülmüştür.
Hemen belirtilmelidir ki, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün meydana geleceği 09.05.1960 gün 21/9 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı gereğidir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlayabileceğimiz bu hal, usul hukukunun vazgeçilmez temellerinden birisi olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Ne var ki, usuli kazanılmış hak kuralının istisnalarından birisi de yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasıdır.
Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki, maddi hataya dayalı olan bir bozma kararına uyulmuş olunması halinde usuli kazanılmış hakka değer verilmesi mümkün değildir. Maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olması itibariyle kazanılmış hakkın bulunmadığından söz edilebilmesi için ancak Yargıtay Dairesinin vardığı sonuç, her türlü değer yargısının dışında, hiçbir suretle başka biçimde yorumlanamayacak, tartışmasız ve açık bir maddi hata olarak belirlenmelidir.
2. Somut olayda; Dairenin 17.03.2021 tarihli bozma kararında da belirtildiği gibi davacı ... yönünden taraf olmadığı bir mahkeme kararı bağlayıcılık teşkil etmeyecektir. Ancak, eldeki davanın davalılarının kesinleşen Mahkeme kararını eldeki dava yönünden savunma olarak getirdikleri, bu davanın kabul edilmesi halinde tekrar dava açmaları gerekeceği ve açılacak davada ilk el ... sonrasında yapılan temliklerdeki maliklerin iyiniyetli olup olmadıklarının sorgulanacağı hususu kuşkusuzdur.
3. Hal böyle olunca, yeni bir dava açılmasına sebebiyet verilmemesi adına dava konusu taşınmazda şerhler olduğu halde işlemler yapıldığı da gözetilerek ilk el Nezaket sonrasında yapılan temlikler yönünden iyiniyet hususunda araştırma ve değerlendirme yapılması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ..., ..., ..., ... vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.