Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1256 E. 2024/3687 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin dolup dolmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davalıların bir kısmının kabul beyanlarının elbirliği mülkiyetindeki taşınmazın tamamı üzerindeki davanın sonucuna etkili olamayacağı gözetilerek, mahkemenin hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/1027 E., 2018/554 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.05.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, davetiyeye rağmen davalılar gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu 513 ada, 4 ve 5 sayılı parsellerin aslında müvekkilinin mirasbırakanı ...'in olduğunu, parsellerin içinde evinin de olduğunu, dava konusu parseller Çekezköy'den kadastro geçerken davalıların mirasbırakanı evvelleri olan İsmail ve ... adına tespit gördüğünü ve kesinleştiğini, yanlışlığın hak düşümü süresi içinde farkına varan müvekkilinin kadastro parseline dava açmak istemiş ise de, davalılar taşınmazların müvekkilinin olduğunu, öndeki 512 ada 6 ve 7 sayılı parsellerle birlikte baba adı ve soyadı tashihleri davalarını "biz vekalet verelim aç, sen yürüt, masrafları sen yap, tapuları kullanılır hale getir, sonra senin hakkını veririz" dediklerini, tapuların düzeltilmesi için davalılardan bir kısmının vekalet verdiğini, masrafları müvekkilinin yaptığını, müvekkilinin eşi ... 10 seneyi geçkin bir zamandan beri İstanbul'daki işini bırakıp gelip gittiğini ve tapuları düzelttiklerini, bu defa da bazı mirasçıları bulamadıklarını, adreslerini de bilmedikleri için dava konusu taşınmazları müvekkiline devredemediklerini, "izaleyi Şuyu davası aç, satılırsa size ait parayı iade ederiz" dediklerini, bu sefer hem dava konusu parsellere hem de 512 ada 6 ve 7 sayılı parsellerin tamamına izaleyi şuyu davası açıldığını, masrafların yine müvekkili tarafından yapıldığını, davanın karara çıktığını ancak müvekkili dışlamaya başladıklarını, bu güne kadar tapu iptali ve tescil davası açma hakları verileceği belirtilerek oyaladıkları için sürenin kaçırıldığını, müvekkilinin zamanında açacağı dava, davalılar tarafından hakkı verileceğinden bahisle tapu iptali ve tescil davası açtırılmadığından, haklarını koruma altına almak için dava sonuna kadar geçerli olmak üzere dava konusu taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve adı geçen parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili Yusuf kızı ... adına tapuya tescillerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... verdikleri dilekçeler ile davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. Dosyanın selde kısmen zayi olması nedeniyle adı geçen davalıların davayı kabul ettiklerine dair kimlik tespiti bulunan dilekçe suretlerinin UYAP çıktıları dosyamız arasına alınmıştır.

2.Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili Av. ... 18.02.2014 tarihli duruşmadaki beyanı ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddini talep ettiklerini, aynı zamanda bir kısım müvekkillerinin davayı kabul beyanlarının karşı tarafın aldatması neticesi olduğunu, bu beyanlarında dikkate alınmamasını talep ederek davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 18.02.2014 tarihli ve 2010/357 Esas, 2014/108 Karar sayılı kararıyla; davaya konu ... Mahallesi 513 ada 4 ve 5 parsellerin evveliyatının 51 ada 17 parselden geldiği ve kadastro tespitinin 2/3 hisse ... oğlu İsmail ve 1/3 hisse ... Kızı ... adına 19.08.1980 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 üncü maddesi uyarınca kadastro tespiti kesinleştikten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki sebeplere dayanılarak dava açılmayacağı, dava dilekçesindeki iddiaların ise kadastrodan önceki sebeplere yönelik olduğu ve dava tarihi itibariyle 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 üncü maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin dolduğu, bu durumun davacı tarafın da kabulünde olduğu gözetilerek davayı kabul eden davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilerek geri kalan davalılar yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay(Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 07.09.2015 tarihli ve 2014/20167 E., ve 2015/9831 K. Sayılı kararıyla; "Mahkemece, bir kısım davalılar yönünden kabul nedeniyle davanın kabulüne, diğer bir kısım davalılar yönünden ise hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesine göre; "bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.'' Zamanın geçmesiyle bir hak ortadan kalkıyorsa buna hak düşürücü süre (sükut-u hak süresi) denir. Yasada öngörülen 10 yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu tartışmasızdır. Bu süreler kamu düzenine ilişkin olup zamanaşımı def’inden farklı olarak hâkimin, dava şartı olan hak düşürücü süreyi kendiliğinden dikkate alması zorunludur. Somut olayda taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 19.08.1980 tarihi ile davanın açıldığı 25.06.2010 tarihi arasında hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu kuşkusuzdır. Hal böyle olunca; Mahkemece, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olan davanın reddine karar vermek gerekirken, dayanılan hakkın ileri sürülmesi hakkı ortadan kalktıktan sonra davalıların kabul beyanlarına itibar edilerek bir kısım paylar yönünden esasa ilişkin hüküm kurulması isabetsiz" olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; çekişmeli taşınmazın davacı ...'ın babasından intikalen geldiğini, kadastro sırasında davalılar adına tespit edildiğini farkettiğinde davalıların dava açmasına engel olduğunu, taşınmazı devredeceklerini söyleyerek oyaladıklarını, davalıların açıkça kötüniyetli davranarak taşınmazda arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, bir kısım davalıların kabulü de göz önünde bulundurularak davanın esasına girilmesi gerekirken, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu öne sürerek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medenin Kanunu'nun 702 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.03.1996 tarihli ve 1995/20-1086 Esas, 1996/174 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3 üncü maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Kadastro sonucu Çerkezköy ilçesi ... Mahallesi 51 ada17 parsel 1927 metrekare bahçeli kerpiç ev vasfıyla T. Evvel 325 tarih 136 nolu tapu kaydı ile ... oğlu ... ile 1/3 payının ... Kızı ... adlarına tespit ve komisyon kararıyla 19.08.1980 tarihinde tescil edilmiştir. İmar uygulaması sonucunda 513 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar oluşmuştur. Çekişmeli taşınmazlar verasette iştirak halinde mirasçıları adına tapuya tescil edilmiştir. Her ne kadar, dosya kapsamında bir kısım davalıların kabul beyanları var ise de çekişmeli taşınmazlarda elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu ve bu durumda mirasçıların ortak karar alması gerektiği, böylece bir kısım davalının kabulünün davanın sonucuna bir etkisi olmadığı anlaşılmıştır.

3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 368,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Temyiz edilen taraf duruşmaya katılmadığından vekalet ücreti tarifesine yer olmadığına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.