"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/3 E., 2021/558 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul - Kısmen Ret
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.09.2019 tarihli, 2016/6185 Esas, 2019/5727 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; hudutları dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz bölümünün müvekkili tarafından 30-35 yıl önce imar-ihya edilerek dava tarihine kadar zilyet edildiğini, taşınmazın halihazırda muz bahçesi olduğunu ileri sürerek müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; nizalı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ve imar-ihya edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Bozma sonrası davaya dahil edilen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; husumetin vekil edene yöneltilemeyeceğini, davanın esası yönüyle ise taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Davalı Kestel Belediye Başkanlığı ile bozma sonrası davaya dahil edilen ... tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.04.2013 tarihli ve 2008/382 Esas, 2013/154 Karar sayılı kararıyla; nizalı taşınmaz bölümünün evvelinde davacının murisi ...’a ait olup onun tarafından imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiği ve arpa, buğday ekilmek suretiyle zilyet edildiği, murisin terekesinin taksimiyle taşınmazın davacıya düştüğü, dosya arasında bulunan bilirkişi raporlarından davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişi Ümit Gül tarafından hazırlanan 07.11.2012 tarihli rapor ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 4.552,25 metrekarelik taşınmaz bölümünün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Bozma Kararı
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.09.2019 tarihli, 2016/6185 Esas, 2019/5727 Karar sayılı kararıyla; dosya içerisinde, dava konusu taşınmazın konumunu birbirinden farklı şekilde gösteren üç farklı fen bilirkişi raporu bulunduğu halde Mahkemece üç kişilik kadastro mühendisi bilirkişi kurulundan bu farklılığın sebebini açıklayan ve dava konusu taşınmazın yerini gösteren rapor alınması gerektiğinin düşünülmediği, tek fen bilirkişi tarafından hazırlanan son rapora itibar edilerek hüküm kurulduğu, ayrıca bu rapora göre, dava konusu taşınmazın batı sınırında dere bulunduğu halde, taşınmazın dere etkisinde bulunup bulunmadığı konusunda jeolog bilirkişisinden rapor alınmaksızın karar verildiği belirtilerek davacıya ... ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığını davaya dahil etmek üzere süre ve imkan tanınması, mahallinde yeniden keşif icrasıyla açıklanan hususlarda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.12.2021 tarihli ve 2020/3 Esas, 2021/558 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma ve incelemeye göre, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün, sınırında bulunan derenin taşkın sularından etkilenebilecek nitelikte olduğu, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ise derenin taşkın sularından etkilenebilecek nitelikte olmadığı, taşınmazın 25-30 yıl önce imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiği ve taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi ... tarafından hazırlanan 13.09.2021 tarihli rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 4.552,75 metrekarelik bölümün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yöntemince hava fotoğrafı incelemesi yapılmadığını, taşınmazın imar- ihya edilmediğini, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, öte yandan taşınmaz dere yatağı vasfında olmakla özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. ve 17. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 1958 yılında Antalya ili, Alanya ilçesi, Kestel Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmaz bölümü taşlık ve çalılık vasfıyla tescil harici bırakılmıştır.
2. Mahkemece, nizalı taşınmaz bölümünde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, nizalı taşınmazın bulunduğu yerin imar planı kapsamında bulunup bulunmadığı araştırılmamış, taşınmazın sınırında bulunan taşınmazlara ait tesis kadastrosu tutanakları varsa dayanağı kayıtlarla birlikte getirtilmemiş, harita mühendisi bilirkişinin, dosya arasına aldırılan hava fotoğraflarına göre nizalı taşınmazın zemininin açık formda olduğuna ilişkin değerlendirmesiyle yetinilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, taşınmazın sınırında bulunan taşınmazlara ait tesis kadastrosu tutanakları varsa dayanağı kayıtlarla (tapu kaydı, vergi kaydı gibi) birlikte getirtilmeli, taşınmazların kadastro tespiti kesinleşmişse tedavüllü tapu kayıtları getirtilip dosya arasına alınmalı, nizalı taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı, kalıyorsa ilk defa hangi tarihte, hangi imar planı kapsamına alındığı ve imar planının onay tarihinin ne olduğu ... ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığından ayrı ayrı sorularak imar planı ve imar durumuyla ilgili tüm belgeler getirtilmeli, dava tarihi olan 2008 yılından geriye doğru (taşınmaz imar planı kapsamında kalıyor ve imar planının onaylandığı tarih dava tarihinden daha önce ise imar planının onaylandığı tarihten geriye doğru) 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş streoskopik hava fotoğrafları ile temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya arasına alınmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi, jeolog bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ile teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan nizalı taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kim tarafından ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise imar-ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, taşınmazın kim tarafından ne zaman teraslandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanlar arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının nizalı taşınmazın yönünü ne okuduğu belirlenmeli; Mahkeme hakiminin taşınmazın niteliğine ve fiziksel özelliklerine ilişkin ayrıntılı gözlemi tutanağa geçirilmeli; teknik bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, krokili rapor aldırılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı olacak şekilde nizalı taşınmazın niteliği, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve kullanım durumunun ne olduğunu belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeolog bilirkişiden, nizalı taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, evveliyatının çay veya dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye dosya arasında bulunan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak nizalı taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini, imar-ihyaya konu edilmişse ihyanın tamamlandığı tarihi açıklar şekilde rapor alınmalı; ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden belgesiz araştırması yapılmalı, nizalı taşınmaz bölümü imar planı kapsamında kalıyorsa imar planının onaylanma tarihinin dava tarihinden önce olması halinde onay tarihine kadar, aksi halde dava tarihine kadar 3402 sayılı Kanun'un 14. ve 17. maddelerindeki kazanma koşullarının davacı lehine oluşup oluşmadığı hususu üzerinde durulmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de Mahkemece nizalı taşınmaz bölümünün hangi vasıfla davacı adına tesciline karar verildiğinin hüküm yerinde belirtilmemiş olması ve bozma sonrası hükme esas alınan 13.09.2021 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün yüzölçümü rapora ekli koordinat değerlerine göre 4.552,25 metrekare olduğu halde (Bozma sonrası dosya arasına aldırılan diğer teknik bilirkişi raporlarında da (A) harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün yüzölçümünün 4.552,25 metrekare olduğu belirtilmiştir.) raporun açıklamalar kısmında 4.552,75 metrekare yazmakla hüküm yerinde taşınmazın yüzölçümünün 4.552,75 metrekare olarak belirtilmiş olması da isabetsiz olup kararın açıklanan sebeplerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.