"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2197 E., 2022/1650 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alanya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/23 E., 2021/237 K.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davada İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf isteğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının maliki olduğu 328 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün davalı ... ile aralarında adi yazılı olarak yapılan inanç sözleşmesi gereği davalıya devri ile birlikte kredi alması ve kredinin ortak kullanılması, daha sonra ise taşınmazın davacıya iade edilerek tescil edilmesi amacı ile 22.03.2018 tarihinde devredildiğini, devir tarihinden itibaren 9 aylık süreç içerisinde davalının inanç sözleşmesi gereği edimi olan kredi alma konusunda herhangi bir işlem yapmadığını, kredi kurumuna başvurmadan ve kredi işlemi yapmadan kötüniyetli olarak taşınmazı ...'e temlik ettiğini, ...'ün de 31.05.2018 tarihinde taşınmazı diğer davalı ...’ya devrettiğini, davacının şikayeti üzerine davalı ...’ya karşı hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili; davalının inanç sözleşmesinin tarafı olmadığını, inanç sözleşmesi olduğu iddia edilen senet fotokopisi üzerinde davacının imzasının bulunmadığını, davacı tarafın hem muvazaa iddiasını ileri sürdüğünü hem de senedin aksini iddia ettiğini, resmi senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin ancak belge ile ispat edilmesinin zorunlu olduğunu belirterek davanın davalı ... yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; dava konusu taşınmazın malikinin davalı ... olduğunu, davalı ...'nın taşınmaz üzerinde herhangi bir hakkının bulunmadığını, davacının taraflarına dava açması için taşınmaz üzerinde aynı bir hakkının bulunması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazın kısa sürelerle tapuda el değiştirmesine rağmen hiçbir zaman satın alan davalıların zilyetliğine geçmediği, dükkan vasıflı taşınmazın anahtarının halen davacıda olduğu, taşınmazı ikinci el olarak satın alan davalı ...’nun da özellikle emlakçılık işiyle iştigal ettiği, taşınmazı satın aldığı davalı ...'yı senelerdir tanıdığını ceza dosyası kapsamında ifade etmesine ve bu haliyle taşınmaz üzerinde yapılan devirlerle ilgili kolayca bilgi edinebilme imkanı olmasına rağmen dava konusu dükkanı satın almadan önce dükkanı işleten kişiyi öğrenmeden satın aldığı savunmasının genel hayat tecrübelerine aykırı olduğu gibi resmî akde göre 60.000,00TL bedelin ödendiğine dair bir belge de sunulmadığı gözetildiğinde, davalıların işbirliği içerisinde hareket ettikleri ve taşınmazı en son satın alan davalı ...’nun da iktisabının iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın soyut ve gerekçesiz olduğunu, davalının davacı tarafından sunulan sözleşmenin tarafı olmadığını, davacının ön inceleme duruşmasından sonra süre geçtikten sonra inanç sözleşmesini sunduğunu, davalı ...’nin soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki beyanlarının davalı ... aleyhine değerlendirilemeyeceğini, diğer davalılar yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmediğini, tanıkların davalı ... ile Hilmi arasındaki hukuki bir ilişki olduğuna dair beyanda bulunmadıklarını, kaldı ki davalının taşınmazı davalı ...’dan satın aldığını, davacı tanığı ...’in de davalı ... ile ...’nın birbirlerini tanımadıklarını ifade ettiğini, davalının iyiniyetli olduğunu, akite gösterilen değer ile gerçek değer arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağını, dava konusu taşınmazın üzerinde devri tarihinde haciz bulunduğunun göz ardı edildiğini, iddianın tanıkla kanıtlanamayacağını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davada ilk el Hilmi bakımından inançlı işlem hukuki nedenine, izleyen temlikler bakımından davalı ... ile el ve iş birliği içerisinde muvazaalı temlikler yapıldığı, davacıyı zararlandırma kastıyla hareket edildiği iddiasına dayanıldığı, bu tür bir iddianın kanıtlanması durumunda kayıt malikinin Türk Medeni Kanunu'nun 1023 üncü maddesi koruyuculuğundan faydalanamayacağı, sözleşme ile öngörülen ifa süresi içerisinde sırf sözleşmeyi imkansız kılmak amacıyla muvazaalı olarak yapılan temliklerin yasal koruma altında tutulamayacağı ve iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26 ncı 27 nci ve 97 nci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023 ve 1024 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, maliki olduğu 328 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu dükkan vasıflı bağımsız bölümü 22.03.2018 tarihinde ... Şirketine satış suretiyle devrettiği, dava dışı şirketin vekili olarak davalı ...’nın taşınmazı vekaleten 23.03.2018 tarihinde davalı ... ’e, ... ’ün de 31.05.2018 tarihinde davalı ...’ya temlik ettiği, dava konusu taşınmazın tapu kaydına 06.03.2017 tarihinde dava dışı kooperatif lehine ipotek ve 14.11.2017 tarihinde haciz şerhi tesis edildiği, davacı ile davalı ... arasında düzenlenen “sözleşmedir” başlıklı belgeye göre davacının dava konusu taşınmazı kredi temin etmesi amacıyla davalı ...’ye devrettiğinin, kredi talebi onaylandıktan sonra taşınmazın davacıya iade edileceğinin, bu süreçte taşınmazın davacı dışında bir kişiye satılamayacağının, kredinin taraflar arasında eşit şekilde paylaşılacağının ve borcun da aynı şekilde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, Alanya 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/588 Esas, 2021/82 Karar sayılı dosyasında katılan sıfatı ile yargılamaya dahil olan davacı ... ve dava dışı eşi ...’un davalı ...’dan şikayetçi olduğu, ceza yargılaması sırasında tanık olarak dinlenen davalı ... ’ün dava konusu taşınmazı 150.000 TL bedelle satın aldığını, davacı ve davalı ... arasındaki sözleşmeyi bilmediğini, satın aldıktan sonra tekrar dükkana bakmak için gittiğinde davacının eşini gördüğünü ve ...’un kendisine taşınmazın geçici olarak davalı ...’ye temlik edildiğini belirttiğini, davalı ...’nun davalı ... ’ü aralarındaki ticari ilişki nedeniyle tanıdığını, davalı ...’nın dava konusu taşınmazı satacağını belirtince 240.000 TL satış bedelini ödeyerek taşınmazı devraldığını belirttiği, davalı ...’nin kredi temin edeceğini belirterek dava konusu taşınmazın devredilmesini sağladığı ve kredi başvurusunda bulunmayıp taşınmazı davalı ...’ya devrettiği gerekçesi ile davalı ...’nin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın 08.06.2021 tarihinde istinaf edilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca inançlı işleme dayalı iddianın şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerektiği, eldeki davada inançlı işlem iddiasının “sözleşmedir” başlıklı imzası inkar edilmeyen adi yazılı belge ile kanıtlandığı, devralan davalı ...’nun iyiniyetinden söz edilemeyeceği, diğer bir deyişle Türk Medeni Kanunu'nun 1023 ncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilerek karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davalı ... vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 17.930,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’dan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.