Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1293 E. 2023/4259 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapusuz taşınmazın hibe yoluyla devrinde zilyetliğin devrinin gerçekleşip gerçekleşmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Hibe yoluyla tapusuz taşınmaz devrinde zilyetliğin devrinin şart olduğu, somut olayda ise tanık ve bilirkişi beyanları ile davacıların zilyetliği devraldıklarının ispatlanamadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/561 E., 2022/810 K.

DAVA TARİHİ : 17.07.2017

KARAR : Kabul - Direnme

İLK DERECE MAHKEMESİ : Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/67 E., 2018/31 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; tapusuz taşınmazlar menkul hükmünde olduğundan mülkiyet devrinin zilyetliğin nakli ile mümkün olacağı, murisin ölene dek taşınmazda zilyetliğinin devam ettiği, zilyetliğin davacılara geçmediği, ayrıca senette mutabık kalınmış herhangi bir ivaz tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu taşınmazın öncesinde davalıların murisi ...'a ait iken 2005 yılında düzenlenen senet ile altın bedeli olarak davacılara hibe ettiği, ...nın zilyetliğinin davacılara izafeten sürdürüldüğünün belirlendiği, tapusuz taşınmazlarda mülkiyetin devrinin zilyetliğin teslimi ile gerçekleşeceği (TMK'nın 763.md), zilyetliğin, devralan tarafından bizzat sürdürülebileceği gibi, kira vb. şekilde, üçüncü kişiler eliyle de olabileceği, ayrıca davalı ...'ın dosya arasına sunduğu dilekçesinde taşınmazın davacılara hibe edildiğini, davacıların iddiasının doğru olduğunu açıklamış olması karşısında mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uymayan gerekçelerle reddine karar verilmiş olmasının doğru görülmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf isteklerinin kabulü ile usul ve

yasaya uygun bulunmayan kararın kaldırılmasına ve davanın kabulü ile Nevşehir İli, Derinkuyu İlçesi, ... Köyü, Özler Mevkiinde bulunan 132 ada 23 parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar ... Kurt ile ... adlarına 1/2'şer paylı olarak tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairece duruşmalı olarak yapılan incelemede;

24.01.2022 tarihli ve 2021/3675 Esas, 2022/556 Karar sayılı bozma kararında da belirtildiği üzere dosya kapsamından; davacılar ... ve ..., çekişmeli taşınmazın kendilerine tespit maliki ... tarafından sağlığında muhtar senedi ile altın bedeli olarak bırakıldığı iddiasıyla dava açmışlardır. Dosya içeriğinden, taşınmazın öncesinin mirasbırakan ...’a ait olduğu sabittir. Burada tartışılması gereken husus, mirasbırakanın davacılara yaptığı bağış ile zilyetliğin davacılara geçip geçmediği konusunda toplanmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesince, çekişme konusu taşınmazın davalıların murisi ...'a ait iken, taşınmazın murisin sağlığında, 2005 yılında düzenlenen senet ile altın bedeli olarak davacılara hibe edildiği, Cuma'nın zilyetliğinin davacılara izafeten sürdürüldüğünün belirlendiği, tapusuz taşınmazlarda mülkiyetin devrinin zilyetliğin teslimi ile gerçekleşeceği (TMK'nın 763.md), zilyetliğin, devralan tarafından bizzat sürdürülebileceği gibi, kira vb. şekilde, üçüncü kişiler eliyle de olabileceği, ayrıca davalı ...'ın dosya arasına sunduğu dilekçesinde taşınmazın davacılara hibe edildiğini, davacıların iddiasının doğru olduğunu açıklamış olması gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm verilmiş ise de bağış, tek taraflı bir işlem olup, geçerli olması için zilyetliğin devri de zorunludur. Tapusuz taşınmazlarda mülkiyet, zilyetliğin devri ile intikal eder. Dosya kapsamında; dinlenen mahalli bilirkişilerden Mevlüt Çayıraltı’nın dava konusu taşınmazın ...'a ait olduğunu bildiği, davacılara senetle verdiğine dair bilgisinin bulunmadığı; Recep Çakıllı’nın taşınmazı daha önceden beş altı kez muristen kiralayıp ektiği, murisin ölümünden sonra bir kez davalı ...'dan kiralayıp ektiği, senetten bilgisi bulunmadığı; davacı tanıklarından Osman Çataldere’nin, dava konusu taşınmazın ...'a ait iken onun bağış senedi ile davacılara verdiğini, düzenlenen senet altında şahit olarak imzası bulunduğunu, davacıların dava konusu yeri ektiklerini bilmediğini, kendisinin sadece davacılara hibe edildiğini bildiğini, hibe senedinin düzenlendiği zamanlarda davalılardan Cuma'nın ektiğini, ancak sonrasında kimin kullandığına ilişkin bilgisinin bulunmadığını, dava konusu taşınmazı davalı ...'nın ekmesinin sebebinin ise, hatırladığı kadarıyla davacı ...'in davalı ...'ya maddi durumları kötü olması nedeniyle kullanması için bırakması olabileceğini; İsmail Çiftçibaşı’nın bildiği kadarıyla bu yerin ...'a ait olduğunu, 2004 yılında muhtar seçildiğini, 2005 yılında düzenlenen hibe senedinin huzurunda yapıldığını, altın bedeli olarak hem torunu hem de gelinine verdiğini bildiğini, muris İlhan'dan sonra taşınmazı kimin kullandığını bilemediğini, İlhan'ın ölümü ile de dava konusu yeri davalı ...'nın kullandığını, ancak aralarında herhangi bir anlaşma olup olmadığını, ne amaçla kullandığını bilmediğini, Yaşar Altuntaş’ın muris İlhan'ın hibe senedi ile dava konusu yeri gelini ve torununa verdiğini, senette imzasının bulunduğunu, bağışlama işlemine şahitlik ettiğini, hibeden sonra davalı ...'nın kullanmaya devam ettiğini, aralarındaki ilişkiyi bilmediğini, davacıların herhangi bir ekim dikim işi yapmadıklarını, hep davalı ...'nın kullandığını, ancak aralarındaki anlaşmayı bilmediğini, davacı ...'nin iki üç yıl, Mücahit'in ise beş yıl önce Özlüce'den ayrıldıklarını bildirdiği, davalı tanığı Halil Marsarnıç’ın 34 yaşında olduğunu, bitişikteki 25 parselin üzerindeki sulama kuyusu ile birlikte kendisine ait olduğunu, kuyuyu 1994 yılında yaptırdığını, o günden beri dava konusu taşınmazı kiralayarak ektiğini, 2008 yılına kadar dava konusu taşınmazı ...'tan kiralayıp ektiğini, ölümü ile de davalı ...'dan kiralamaya devam ettiğini, babasının yanında çalışarak burayı ektiğini, babası öldükten sonra ise kendisinin devam ettiğini açıkladığı anlaşılmıştır. Dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların dava konusu taşınmazın davacılara teslim edildiği hususunda bilgilerinin olmadığı, dinlenen mahalli bilirkişilerden sadece Osman Çataldere’nin hatırladığı kadarıyla davacı ...'in davalı ...'ya maddi durumları kötü olması nedeniyle çekişmeli taşınmazı kullanması için bırakmış olabileceğine dair beyanının olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde dayandığı davalı ...’ın kabul beyanı ise çekişmeli taşınmazda tapu kayıt maliki ... mirasçısı olan davalıların iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olması karşısında hukuki sonuç doğurmayacaktır. Hâl böyle olunca; davacıların zilyetliği devraldığı ve tespit tarihine kadar taşınmaz üzerinde çekişmesiz ve aralıksız kazanıma yeter sürede zilyet olduğu ispatlanamadığından Bölge Adliye Mahkemesince delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Daire kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeple;

Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,

12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.