Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1304 E. 2023/2978 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili isteminde hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanağının kesinleşme tarihinden itibaren on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca yapılan sınır değişikliğinin yeni bir hak düşürücü süre başlatmaması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/654 E., 2022/2662 K.

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Hakkari Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/295 E., 2019/324 K.

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 100 yılı aşkın zamandır eklemeli zilyetlik yolu ile zilyet ettiği taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sırasında 143 ada 1 parsel numarasıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, hudutlarını belirttiği taşınmaz bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda mera vasfıyla orta malı olarak tespit edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın Hakkari Merkez ilçesine bağlı Çaltıkoru ve ... köyleri arasındaki çalışma alanı içerisinde kaldığı ve bu sebeple 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41.maddesi gereği tersimat hatasının tesis tarihinden sonra düzeltildiği anlaşılmakta ise de, tersimat hatasının düzeltilmesine ilişkin işlemin yeni bir kadastro çalışması olmayıp, taşınmazın sınırlarının değiştirilmeksizin bir başka köy sınırı içinde kaldığına dair tespit ve düzeltmeden ibaret olduğu, dolayısıyla hak düşürücü sürenin başlangıcı yönünden değişikliğe yol açmayacağı, kadastro tutanağının kesinleşmesinin üzerinden 10 yılı aşkın bir zaman geçtiği göz önünde bulundurulduğunda hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın mera olduğuna dair herhangi bir delilin bulunmadığını, bu hususta Tarım İl Müdürlüğünün "Mera Tahsis Komisyonunun bu yerin mera olduğuna ilişkin bir kararının olmadığı" yönünde verdiği cevap ile Kadastro Müdürlüğünün mahallinde yapmış olduğu tespit ve tutanakların da taşınmazın mera olmadığını gösterdiğini, 1990 yılında kadastro paftasının zemine hatalı uygulanması nedeniyle batı sınırının doğu sınırı olarak göründüğünü, hak sahibi olan mülk sahiplerinin köylerinin sınırlarının doğru yazıldığına itibar etmelerinden dolayı itirazda bulunmadıklarını, 2011 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu hatanın düzeltildiğini, ancak tek parsel olarak mera vasfıyla tespit ve tescil edilmesinin doğru olmadığını, taşınmaz üzerinde farklı kişilere ait ayrı taşınmazların bulunduğunu, kadastral çalışma alanının belirlenmesine ilişkin askı ilanları, komşu köyler ile müşterek tutulan tutanakların alınmadığını, sürenin köy sınırının düzeltildiği tarih itibarı ile başlaması gerektiğini ileri sürerek, hükmün kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çekişmeli Çaltıkoru köyü 143 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ilk kadastro tespitinin ... köyü 113 ada 15 parsel sayısında mera vasfıyla tesbit edildiği, 08.01.1990 ilâ 07.02.1990 tarihleri arasında ilan edilerek itirazsız kesinleştiği, ... köyü çalışma alanının 1988 yılında belirlendiği, belirlenen çalışma alanına Çaltıkoru köyü tüzel kişiliğince itiraz edildiği, Kadastro Müdürlüğünce 05.08.1988 tarihli ve 1988/4 sayılı karar ile ... Kadastro Birliği tarafından çevrilen sınırın aynen kabulüne, sınır hattı üzerindeki gayrimenkullerin ... köyü hudutları içinde kalmasına karar verildiği, kadastro müdürünün kararının Çaltıkoru köyü tüzel kişiliğine 24.08.1988 tarihinde tebliğ edildiği, süresinde itiraz olunmadığından çalışma alanı sınırının kesinleştiği ve dava konusu taşınmazın ... köyü çalışma alanında kaldığı, çalışma alanı kesinleşen dava konusu taşınmaza ilişkin düzenlenen kadastro tutanağı, askı cetveli ve pafta örneğinin 3402 sayılı Kanun'un 11. maddesine göre müdüriyette ve ayrıca taşınmazın çalışma yeri olan ... köyü muhtarının çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettirildiği, 3402 sayılı Kanun'un 11. maddesinde 4. maddesinin aksine komşu köyde ilan yapılacağının düzenlenmediği, sadece çalışma yerinde ilan edileceği düzenlendiğine göre 3402 sayılı Kanun'un 12/3 maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin de ilan edilen tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı, çalışma alanı içinde kalan taşınmaza ilişkin düzenlenen askı cetvelinin Çaltıkoru köyünde ilan edilmemesi halinin hak düşürücü sürenin davacılar yönünden uygulanmamasına gerekçe oluşturmayacağı, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un 41. maddesi ile yapılan sınır değişikliği sonucunda mülki taksimata göre bağlı bulunduğu Çaltıkoru köyü tapu kütüklerine aktarılma işleminin de davacılara yeni bir hak düşürücü süre tanınmasına imkan vermeyeceği, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka, kamu düzenine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun;

12/3. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;

“Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Kadastro sonucunda Hakkari ili, Merkez ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 113 ada 15 parsel sayılı 4.966.966,12 m² yüz ölçümlü taşınmaz mera vasfı ile kamu orta malı olarak sınırlandırılmış, itiraz edilmeksizin 08.02.1990 tarihinde kesinleşerek sicile kaydedilmiştir. Bilahare Kadastro Müdürlüğünce 2015 yılında Çaltıkoru köyü ile ... köyü çalışma alanında 3402 sayılı Kanun'un 41 madde gereği sınırın yanlış geçirildiği ve ... köyü 113 ada 15 parselin Çaltıkoru köyü sınırında kaldığının tespit edilmesi üzerine düzeltme tescil bildirimi ile ... köyü 113 ada 15 parsel terkin edilerek, aynı vasıf ve yüz ölçümü ile Çaltıkoru köyü 143 ada 1 parsel numarası ile 12.06.2015 tarihinde Çaltıkoru köyü tapu siciline aktarılmıştır. Dava 08.09.2018 tarihinde açılmıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.