Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1305 E. 2024/2105 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında davacıya ait taşınmazın bir kısmının hatalı olarak davalı adına tespit edilen parsele dahil edilmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının zilyetlik yoluyla tapu edinme şartlarını sağlayıp sağlamadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmaz üzerindeki 20 yılı aşkın süredir devam eden, aralıksız ve fasılasız zilyetliğinin Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarını sağladığı değerlendirilerek yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/208 E., 2021/76 K.

HÜKÜM : Davanın kabulü

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.12.2017 tarih, 2015/11472 Esas, 2017/8398 Karar sayılı kararı ile karar bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalılar ... ve ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Ardahan ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 109 ada 26 parsel sayılı taşınmazın adına tespit edildiğini ancak taşınmazın bir kısmının hatalı olarak kadastro tespit çalışmaları sırasında dava konusu 109 ada 17 parsel sayılı taşınmaza dahil edildiğini, anılan taşınmazın davalı ... adına tespit edildiğini, 109 ada 26 parsel sayılı taşınmazın ve dava konusu yerin dedesinden intikal ettiğini, taşınmazın eski tapu kaydı kapsamında kalan yerlerinin aralarında paylaşıldığını ve taşınmazların bu paylaşıma göre kullanıldığını, dava konusu 109 ada 17 parsel içerisinde kalan yere samanlık inşa ettiğini ve yaklaşık 40 yıldır bu samanlığı kullandığını, kendisinden önce bu yeri babası ve dedesinin kullandığını ileri sürerek 109 ada 17 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile 109 ada 26 parsel ile birleştirilerek adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, 01.04.2011 tarihli dilekçe ile davacı vekili dava konusu yerin ayrı bir parsel numarası ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. DAVALI

Davalılar ... ile ..., 11.09.2008 ve 29.09.2009 tarihli dilekçeleri ile davayı kabul etmişlerdir.

Davalı ...’e vekaleten ... dava konusu taşınmazın ...’in tapulu taşınmazı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalılar ... ve ... vekili; dava konusu taşınmaza ilişkin Hanak Kadastro Mahkemesinin 14.07.2008 tarih 2008/45 Esas, 2008/121 Karar sayılı kararı ile davacının davasının reddine karar verildiğini, eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın 636 nolu tapu kaydı kapsamında kaldığını belirterek davanın reddini istemiş, 06.04.2011 tarihli dilekçe ile davacının talebini değiştirmesine muvafakatleri olmadığını bildirmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 13.02.2013 tarih, 2008/215 Esas, 2013/21 Karar sayılı kararı ile; iddianın kanıtlandığı, Hanak Kadastro Mahkemesinin 2010/3 Esas sayılı kararının kesinleşmediği, anılan dosyanın bekletici mesele yapılamayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 04.12.2017 tarih, 2015/11472 Esas, 2017/8398 Karar sayılı kararı ile; davalılar ... ve ...’in isim ve adreslerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesine aykırı şekilde gerekçeli karar başlığında gösterilmediği gerekçesi ile karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; tanık ve mahalli bilirkişi beyanından dava konusu yerin daha önce ... tarafından kullanıldığı, onun ölümüyle oğlu ... tarafından zilliyetlik yoluyla kullanımına devam edildiği, keşif tarihi itibariyle yaklaşık 10 yıldır da eklemeli olarak davacı ... tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, TMK’nın 996 ncı madddesi uyarınca davacının taşınmazı eklemeli olarak aralıksız, fasılasız 20 yılı aşkın süredir zilyetliğinde bulundurduğu, TMK'nın 713/1 inci ve 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne, 12.12.2012 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 29,04 m² 'lik kısmın ve (B) harfi ile gösterilen 61,83 m²'lik kısmın tapu kaydının iptali ile aynı adada yeni parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına arsa vasfında tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalılar ..., ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının İstanbul’a giderken köy içerisinde bulunan evlerini sattığını, yaz mevsiminde köye gelmek için mirasbıranları ...'e ait olan taşınmazın bir bölümüne yazlık bir ev inşa ettiğini, bu yerin 109 ada 26 parsel olduğunu, davacının zilyetlik süresinin 10 yıl olduğunu, zilyetlik süresinin tamamlanmadığını, davacının maliki olduğu 109 ada 26 parsel yönünden Ardahan Kadastro Mahkemesinin 2016/12 Esas sayılı dosyasında kadastro tespitine itiraz davası açıldığını, anılan taşınmazın kök mirasbırakan ...'e ait taşınmaz içerisinde yer aldığını, mirasbırakan ...'in dava konusu taşınmaza ilişkin Hanak 09.11.1938 tarihli tapu kaydı bulunduğunu, bu tapu kaydına göre davacıya ait 26 parselin mirasbırakan ...'in eski tapu kaydı dahilinde kaldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiş, davalılardan ... 20.02.2024 havale tarihli dilekçesi ile temyiz talebinden vazgeçtiğini bildirmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13 üncü, 14 üncü ve 15 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in 1968 yılında öldüğü, geride 2011 yılında ölen kızı Tuygun, oğlu Binali, 2018 yılında ölen kızı Karanfil ve 1977 yılında ölen oğlu ...’in mirasçı olarak kaldığı, aşamada mirasçıların davaya dahil edildiği, davacının Tuygun’un oğlu, kararı temyiz eden ... ve ...’in ...’in oğulları olduğu anlaşılmakta olup davalılardan ... 20.02.2024 havale tarihli dilekçesi ile temyiz talebinden vazgeçtiğini bildirmiştir.

Somut olaya gelince; Ardahan ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 109 ada 17 parsel sayılı yığma ev ve arsası vasıflı 1877 m2 yüz ölçümlü taşınmazın senetsizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile 1968 yılında ölen ancak mirasçıları tespit edilemeyen ... adına tespit edildiği, tespite davacı ... tarafından itiraz edilmesi üzerine komisyonun 11.01.2008 tarihli kararı ile tespitin doğru olduğu ancak krokide (A) harfi ile işaretli ahırın davacıya ait olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verildiği, dava açıldığından tutanağın kesinleşmediği, eldeki dosyada davalı ...’in, 109 ada 17 parsel üzerinde davacı ...’in hakkı olmadığını belirterek komisyon kararına itiraz ettiği, aşamada tespitine itiraz ettiği taşınmazların 109 ada 26 ve 109 ada 16 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu açıkladığı, Hanak Kadastaro Mahkemesinin 2008/58 Esas, 2008/198 Karar sayılı kararında eldeki davaya konu 109 ada 17 parselin dava konusu edilmediği belirtildiğinden 109 ada 17 parselin komisyonun belirttiği şekilde mirasbırakan ... adına tesciline, diğer iki taşınmaz yönünden ise açılmış usulüne uygun bir dava bulunmadığından davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 15.10.2009 tarih, 2009/1084 Esas, 2009/4384 Karar sayılı kararı ile 109 ada 16 ve 26 parsel sayılı taşınmazlar yönünden bozulduğu, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Hanak Kadastro Mahkemesinin 22.01.2013 tarih, 2010/3 Esas ve 2013/24 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü, kısmen reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 31.05.2016 tarih, 2015/8065 Esas ve 2016/6172 Karar sayılı kararı ile bozulduğu, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Ardahan Kadastro Mahkemesinin 20.09.2019 tarih, 2016/12 Esas, 2019/4 Karar sayılı kararı ile davacı ...’in dava dilekçesinde bildirdiği yer üzerinde hakkı olmadığının anlaşıldığı, aynı zamanda ... mirasçıları tarafından sunulan dilekçede de 109 ada 16 ve 109 ada 26 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bir hakları bulunmadığını, söz konusu taşınmazların geçmişten beri davalılar tarafından kullanıldığının belirtildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 31.03.2022 tarih, 2021/3378 Esas, 2022/3153 Karar sayılı kararı ile onandığı ve 28.11.2022 tarih, 2022/4695 Esas ve 2022/9464 Karar sayılı karar ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi ile hükmün 28.11.2022 tarihinde kesinleştiği; böylece 109 ada 26 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile ve üzerine 1972 yılında ev yaptığından bahisle davacı adına yapılan tespitinin kesinleştiği, dava konusu 107 ada 17 parselin de tespit gibi tesciline karar verildiğinden 07.03.2011 tarihinde mirasbırakan ... adına tescil edildiği, ancak A harfi ile gösterilen ahıra ilişkin tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmadığı anlaşılmaktadır.

2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalılardan ... 20.02.2024 havale tarihli dilekçesi ile temyiz talebinden feragat ettiğinden, davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin davalı ... yönünden feragat nedeniyle REDDİNE,

2. Davalılar vekilinin davalı ... yönünden ileri sürdüğü yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’ten alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-2 nci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.