Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1344 E. 2023/1940 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapusuz taşınmazların zilyetliğe dayalı tescili davasında, davacının zilyetlik koşullarını sağlayıp sağlamadığı ve taşınmazların niteliği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitler ve hava fotoğrafları birlikte değerlendirildiğinde, davacının taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin 20 yıl boyunca malik sıfatıyla, kesintisiz ve davasız olmadığı, ayrıca taşınmazın bir bölümünün göl ve çimenlik vasfında olduğu gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tescil isteminin kısmen kabulüne ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili istemiyle açılan ve yargılama sırasında taşınmazların idari yoldan Hazine adına tescil edilmesi üzerine tapu iptali ve tescil istemine dönüşen davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile müdahil davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.02.2018 tarihli ve 2015/19173 Esas, 2018/1092 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; kararın davacı vekili, davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde; hudutları dava dilekçesinde belirtilen ve özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olan taşınmaz bölümlerinin kendisine ait olduğunu, taşınmazlarda babası ile birlikte nizasız ve fasılasız şekilde 40 yılı aşkın süredir zilyetliğinin bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmaz bölümlerinin adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, taşınmazlarda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yöntemince araştırma ve inceleme yapılması ve davanın reddi ile taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazlarda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yöntemince araştırma ve inceleme yapılması ve davanın reddi ile taşınmazların vekil eden belediye adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

3. Dahili davalı ... Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerini özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu, bir an için aksi kabul edilse dahi, taşınmazlarda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, davanın reddi ile taşınmazların vekil eden belediye adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

III. MÜDAHALE

... vekili müdahale dilekçesinde; dava konusu taşınmaz bölümlerinin müvekkilinin tapulu taşınmazları olduğunu, taşınmazlarda davacının hiçbir zaman zilyetliğinin bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmaz bölümlerinin müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

IV. MAHKEME KARARI

Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.03.2015 tarihli ve 2008/114 Esas, 2015/369 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları, celp ve tetkik edilen cevabi yazılar ve tüm dosya kapsamına göre, 1988 yılına ilişkin ... fotoğraflarında, dava konusu taşınmaz bölümlerinin sürülü olmadığı, taşınmazlar üzerinde herhangi bir imar-ihya çalışması yapılmadığı, dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davalı Hazine vekilinin tescil talebi de göz önünde bulundurulmak suretiyle, davanın reddine, teknik bilirkişinin 05.05.2014 havale tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 5.469,94 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 1.800,10 metrekarelik taşınmaz bölümlerinin Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ile müdahil davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.02.2018 tarihli ve 2015/19173 Esas, 2018/1092 Karar sayılı kararıyla; “asli müdahil ... vekili hükmü katılma yoluyla temyiz etmiştir. Halen yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 2494 sayılı Yasa'nın 26. maddesi ile değişik 433/2. maddesi gereğince katılma yoluyla temyiz süresi 10 gündür. Hükmü temyiz eden tarafa kararın tebliğ edildiği davacı ... vekilinin temyiz dilekçesi asli müdahil ... vekili Av. ...'ye 17.09.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup temyiz dilekçesinin tebliğ tarihi 17.09.2015 tarihi ile temyiz tarihi olan 02.10.2015 tarihi arasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 433/2. maddesinde öngörülen temyiz süresinin geçtiği belirlenmiştir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.06.1990 tarih 1989/3 Esas ve 1990/4 Karar sayılı kararı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 433/2. maddesi gereğince asli müdahil ... vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine,

Davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece 1988 tarihli 387-388 resim nolu ... fotoğraflarının stereoskopik değerlendirmesi sonucunda dava konusu taşınmazların sürülü olmadıkları ve taşınmazlar üzerinde herhangi bir imar-ihya çalışmasının olmadığı, hali hazırda işlemeli tarıma elverişli olsa dahi imar ve ihyasının tamamlandığı tarihten itibaren dava tarihine kadar Kadastro Kanunu 14., 17. ve 4721 sayılı Kanun'un 713/1. maddesinde belirtilen imar-ihya ve 20 yıllık zilyetlik süresi koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen zirai bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazların 20-25 yıldır işlemeli tarım yapılarak kullanılan tarım arazisi olduğunun tespit edildiği; yine 02.12.2014 tarihli fen bilirkişileri ... ... ve ... ... tarafından birlikte düzenlenen raporda 1988 tarihli ve 387 - 388 no.lu ... fotografları üzerinde yapılan stereoskopik incelemede çekişmeli taşınmazların sürülü olmadığı ve taşınmazlar üzerinde imar-ihya çalışması bulunmadığı belirtildiği halde; bu raporu düzenleyen bilirkişilerden ... ...'nin müstakilen düzenlemiş olduğu 27.03.2015 tarihli ek raporda ise bu kez de aynı ... fotoğraflarında davaya konu yerin sınırlarının belirgin olduğu, bu nedenle o tarihlerde çayır veya çimenlik olarak kullanıldığı belirtilmiş olup raporlar arasında çelişki doğduğu halde bu çelişki giderilmeden ve hangi nedenle önceki tarihli teknik bilirkişi raporuna üstünlük tanındığı dahi tartışılmadan hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.

O halde, sağlıklı sonuca ulaşabilmek için, taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik ... fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı, bundan sonra jeolog bilirkişi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift ... fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu ve ... fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla önceki raporu da irdeler şekilde, taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı, zilyetliğin kimden kime ne zaman geçtiği ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı hususları ve de komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı olup olmadığı özellikle belirtilmeli, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/4. ve 5. maddeleri gereğince yasal ilanlar yapılarak itiraz süresi beklenmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 21.11.2019 tarihli ve 2018/573 Esas, 2019/677 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca araştırma ve inceleme yapıldığı, yargılama sırasında, bozma kararı öncesi Mahkemece hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün, 673 parsel numarasıyla idari yoldan Hazine adına tescil edildiği, dosya arasında bulunan 1975, 1988 ve 2001 yıllarına ait ... fotoğraflarına göre, söz konusu taşınmazın sürülü olmadığı, keza ziraat mühendisi bilirkişi raporlarının içeriğinin de bu tespiti desteklediği, söz konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı; bozma kararı öncesi Mahkemece hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönüyle ise, dosya arasında bulunan 1975, 1988 ve 2001 yıllarına ait ... fotoğraflarına göre, (A) bölümü içerisindeki (a1) harfi ile gösterilen bölümün istikrarlı şekilde dava dışı 1087 parsel ile birlikte sürüldüğü ve bu parselin davacıya veya babasına ait olmadığı, yine aynı ... fotoğraflarına göre (A) bölümü içerisindeki (a2) harfi ile gösterilen bölümün, davacının babası Halef'e ait 1085 parsel ile bütün olarak kullanıldığının anlaşıldığı, (a1) ve (a2) harfi ile gösterilen bölümlerin dışında kalan bölümün ise ... fotoğraflarında su yatağı ve çayır olarak göründüğü, 2001 yılında bu bölümdeki su kurumuş olmasına rağmen halen yerinin belli olduğu ve bu bölümde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, harita mühendisi ... tarafından düzenlenen 21.05.2019 tarihli rapor ve krokisinde (a2) harfi ile gösterilen 978,51 metrekarelik bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili, davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosya kapsamına göre müvekkilinin davasını kanıtladığını, dava konusu taşınmazlarda müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu, ... fotoğrafları ve ziraat mühendisi bilirkişi raporlarının da bu hususu desteklediğini, Mahkemece davanın tümüyle kabulüne karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, taşınmazlarda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, Mahkemece davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazlarda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, Mahkemece davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; tapusuz taşınmazın tescili istemiyle açılmış ancak yargılama sırasında taşınmazların idari yoldan Hazine adına tescil edilmesi üzerine tapu iptali ve tescil istemine dönüşmüştür.

2. İlgili Hukuk

a) 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

b) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

c) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Bozma kararı öncesi Mahkemece hükme esas alınan 05.05.2014 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönüyle; 1978 yılında Van ili, Edremit ilçesi, Kurubaş köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmaz bölümü “göl ve çimenlik” vasfında olmakla tescil harici bırakılmış; yargılama sırasında taşınmaz 1677 parsel numarasıyla, 6.994,18 metrekare yüz ölçümlü olarak, ham toprak vasfıyla Hazine adına tescil edilmiştir.

Bozma kararı öncesi Mahkemece hükme esas alınan 05.05.2014 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönüyle; 1976 yılında Van ili, Edremit ilçesi, Bakacık köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmaz bölümü 766 sayılı Yasa’nın 2. maddesi uyarınca tescil harici bırakılmış; yargılama sırasında taşınmaz 673 parsel numarasıyla, 1.911,96 metrekare yüz ölçümlü olarak, ham toprak vasfıyla Hazine adına tescil edilmiştir.

2. Dava konusu 673 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; temyizen incelenen kararın önceki bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Dava konusu 1677 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece, harita mühendisi ... tarafından düzenlenen 21.05.2019 tarihli rapor ve krokisinde (a2) harfi ile gösterilen 978,51 metrekarelik taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, taşınmazın kalan kısmında ise oluşmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Dava konusu taşınmazın bulunduğ yer, 1978 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında “göl ve çimenlik” vasfıyla tescil harici bırakılmıştır. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak eldeki davayı açmıştır. Mahallinde 04.11.2013 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ..., dava konusu taşınmaz bölümünün davacıya babasından kaldığını, bu yerin üzerinde bulunan Yılan Bulağı’ndan çok az su geldiğini, taşınmazın bu sudan sulandığını ancak şimdi fazla su akmadığını, taşınmazın 20-25 yıldan fazla süredir eklemeli şekilde davacı tarafından kullanıldığını; davacı tanığı ... Arap ise, dava konusu taşınmazın 40 yılı aşkın süredir eklemeli şekilde davacı tarafından kullanıldığını, taşınmazın üst tarafında Yılan Bulağı bulunduğunu ancak buradan çok az su aktığını, bu suyun tarla sulamaya yetmediğini beyan etmiştir. Bozma sonrası mahallinde 18.04.2019 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ... Arap, dava konusu taşınmaz bölümünün evvelinde üzerindeki sular sebebiyle kullanılamayan bir yer iken davacının, babasının taşınmazına da yakın olması sebebiyle taşınmazı taşlarından temizleyip, yukarıdan gelen suları da kurutarak tarım yapılabilir hale getirip, 30 yılı aşkın süre boyunca kullandığını; davacı tanığı ... ise, dava konusu taşınmazın evvelinde, güney yamacında bulunan ve aşağı doğru ... sular sebebiyle kendi kendine çayırlık haline gelen yerlerden olduğunu, davacının taşınmazdaki suyu 1979 yılında kesip üzerini kuruttuğunu ve taşınmazı bu şekilde tarım arazisi haline getirdiğini, o zamandan beri de taşınmazı kullandığını beyan etmiştir.

Keşif sonrası düzenlenen 08.01.2014 tarihli ve 05.05.2014 havale tarihli teknik bilirkişi raporlarında, davacının dava ve talebine konu yerin, (A) harfi ile gösterilen yer olduğu belirtilmiştir. Söz konusu raporlar ile bozma sonrası jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ... tarafından düzenlenen ve temyize konu kararda hükme esas alınan 21.05.2019 tarihli rapor ve krokisi bir arada incelendiğinde; 21.05.2019 tarihli rapora ekli krokide (a2) harfi ile gösterilen ve Mahkemece davacı adına tesciline karar verilen taşınmaz bölümünün, 08.01.2014 tarihli ve 05.05.2014 havale tarihli teknik bilirkişi raporlarında (A) harfi ile gösterilen dava konusu yerin dışında, “gölet” olarak gösterilen alanda kaldığı, başka bir ifadeyle 21.05.2019 tarihli rapora ekli krokide (a2) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün, bozma öncesi yapılan yargılama sırasında davacı tarafından dava konusu yer olarak gösterilmediği, davacı tarafından dosya arasında bulunan teknik bilirkişi raporlarına da bir itirazda bulunulmadığı anlaşılmıştır.

Dava konusu taşınmazın kuzeyinde bulunan 1086 parsel sayılı taşınmazın tespitine esas, Van Sulh Hukuk Mahkemesinin 1958/162 Esas, 1959/37 Karar sayılı tescil ilamının 3. bendinde belirtilen taşınmazın, dava konusu taşınmaz yönünü, “göl, gölün su yolu ve çimenlik” okuduğu, yine taşınmazın güneyinde bulunan 1085 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören, Temmuz 1964 tarih, 13 sıra numaralı tapu kaydının, dava konusu taşınmaz yönünü, “köy çimenliği” okuduğu anlaşılmaktadır.

Mahkemece dosya arasına aldırılan 1975, 1988 ve 2001 yıllarına ait ... fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye inceleme yaptırılmıştır. Bilirkişinin 21.05.2019 tarihli raporunda dava konusu taşınmaz bölümünün tamamı (A) harfi ile gösterilmiş; taşınmazın doğusundan çıkan suyun yeri ... fotoğrafları üzerine ... renkle işaretlenmiş; yapılan incelemeye göre, 1975 yılında taşınmaz üzerinde bulunan su sebebiyle, taşınmazın “çayırlık ve suyun geçtiği güzergah” vasfında olduğu; 1988 yılında (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün, (a1) harfi gösterilen bölümünün, dava dışı 1087 parsel sayılı taşınmazla bir bütün olarak kullanıldığı, (a2) harfi gösterilen bölümünün, dava dışı 1085 ve 1086 parsel sayılı taşınmazlarla bir bütün olarak kullanıldığı, (A) harfi ile gösterilen dava konusu taşınmazın (a1) ve (a2) harfleri ile gösterilen bölümleri dışındaki, geriye kalan bölümünün ise “çayırlık ve suyun geçtiği güzergah” vasfında olduğu; 2001 yılında ise, (a1) ve (a2) harfleri ile gösterilen yerlerdeki kullanımın 1988 yılındaki kullanım durumuyla aynı şekilde olduğu, taşınmazın geriye kalan bölümünün ise, taşınmazın doğusundan çıkan suyun önceki yıllara göre azalması sebebiyle çayırlık vasfında görülmediği ancak suyun geçtiği güzergahın taşınmaz üzerinde belirli olduğu belirtilmiş ve taşınmazın üzerinde suyun geçtiği güzergaha ilişkin tespitler rapora ekli ... fotoğrafları üzerinde de gözlemlenmiştir.

Mahkemece hükme esas alınan jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin 21.05.2019 tarihli raporuna ekli krokide (a2) harfi ile gösterilen yerin, bozma öncesi yapılan yargılamada davacı tarafından dava konusu yer olarak gösterilmediği, mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, komşu taşınmazlara uygulanan kayıt ve belgeler ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin 21.05.2019 tarihli raporuna ekli 1975, 1988 ve 2001 yıllarına ilişkin ... fotoğraflarında, dava konusu taşınmazın doğusundan çıkan suyun, taşınmaz boyunca akıp, (a2) harfi ile gösterilen yerden de geçip, taşınmazın batısında bulunan yoldan sonra gelen, Bakacık köyü çalışma alanında bulunan dava dışı 411 parsel sayılı taşınmaza doğru aktığı, (a1) harfi ile gösterilen yerin ise, dava dışı 1087 parsel sayılı taşınmazla bir bütün olarak kullanıldığı göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu 1677 parsel sayılı taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, Mahkemece Hazine aleyhine açılan davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucunda yazılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, yargılama sırasında dava konu taşınmazın idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilmiş olması sebebiyle, eldeki dava tapu iptali ve tescil davasına dönüşmüş olmakla, Hazine dışındaki davalılar yönünden taraf sıfatı ortadan kalktığı halde, Mahkemece Hazine dışındaki davalılar yönüyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmemiş olması da isabetsizdir.

Açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine; davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin, dava konusu 673 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın, HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 438. maddesi uyarınca ONANMASINA,

2. Davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekilinin, dava konusu 1677 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının açıklanan sebeplerle kabulü ile 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı 135,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden dahili davalı ... Başkanlığına iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.