"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/653 E., 2022/2658 K.
DAVA TARİHİ : 05.09.2018
HÜKÜM/KARAR : Red/Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/291 E., 2019/327 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kadastro öncesi zilyetliğe dayanarak davacının ...İli Merkez İlçesi, ... köyü 143 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.06.2019 tarihli ve 2018/291 Esas, 2019/327 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağına göre mera olarak tespitinin yapıldığı, kadastro tutanağının askıya çıkarıldığı, askı ilan süresi içerisinde kadastro mahkemesine dava açılmadığından 08.02.1990 tarihinde kesinleştiği 10 yıllık gerekçesiyle hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olaya bakıldığında; çekişmeli ... Köyü 143 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ilk kadastro tesbitinin ... Köyü 113 ada 15 parsel olarak mera vasfıyla tesbit edildiği, 08.01.1990 ilâ 07/02/1990 tarihleri arasında ilan edilerek itirazsız kesinleştiği, ... Köyü çalışma alanının 1988 yılında belirlendiği, belirlenen çalışma alanına ... Köyü Tüzel Kişiliğince itiraz edildiği, kadastro müdürlüğünce 05.08.1988 tarihli ve 1988/4 sayılı karar ile ... Kadastro Birliği tarafından çevrilen sınırın aynen kabulüne, sınır hattı üzerindeki gayrimenkullerin ... Köyü hudutları içinde kalmasına karar verildiği, kadastro müdürlüğü kararının ... Köyü Tüzel Kişiliğine 24.08.1988 tarihinde tebliğ edildiği, süresinde itiraz olunmadığından çalışma alanı sınırının kesinleştiği ve dava konusu taşınmazın ... Köyü çalışma alanında kaldığı, çalışma alanı kesinleşen dava konusu taşınmaza ilişkin düzenlenen kadastro tutanağı, askı cetveli ve pafta örneğinin 3402 sayılı Kanun'un 11 inci maddesine göre müdüriyette ve ayrıca taşınmazın çalışma alanı olan ... Köyü Muhtarının çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettirildiği, 3402 sayıl Kanun'un 11 inci maddesinde 4 üncü maddenin aksine komşu köyde ilan yapılacağının düzenlenmediği, sadece çalışma yerinde ilan edileceği düzenlendiğine göre 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin ilan edilen tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren başladığı, çalışma alanı içinde kalan taşınmaza ilişkin düzenlenen askı cetvelinin ... Köyü'nde ilan edilmemesi halinin hak düşürücü sürenin davacılar yönünden uygulanmamasına gerekçe oluşturmadığı, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi ile yapılan sınır değişikliği sonucunda mülki taksimata göre bağlı bulunduğu ... Köyü tapu kütüklerine aktarılma işleminin de davacılara yeni bir hak düşürücü süre tanınmasına imkan vermediği, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka, kamu düzenine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü ve 14 üncü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun; 371 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Kadastro tespitinde ...ili, Merkez ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 113 ada 15 parsel sayılı 4.966.966,12 m² yüz ölçümlü taşınmaz mera vasfı ile tespit edilmiş, 08.01.1990-07.02.1990 tarihleri arasında askı ilanına çıkarılmış ve itiraz edilmediğinden tespit 08.02.1990 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra Kadastro Müdürlüğünce 2015 yılında ... Köyü ile ... Köyü çalışma alanında 3402 sayılı Kanun'un 41 inci madde gereği sınırın yanlış geçirildiği ve ... Köyü 113 ada 15 parselin ... Köyü sınırında kaldığının tespit edilmesi üzerine düzeltme tescil bildirimi ile ... Köyü 113 ada 15 parsel terkin edilerek, aynı vasıf ve yüzölçümü ile ... Köyü 143 ada 1 parsel numarası ile 12/06/2015 tarihinde ... Köyü tapu siciline aktarılmış; dava ise 05.09.2018 tarihinde açılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 89,95 TL temyiz harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
- MUHALEFET ŞERHİ -
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonucunda davacının davasını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen 10 yıllık süre içerisinde açmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiştir. Davacı taraf başka gerekçelerle birlikte ... Köyünde yapılan ilan üzerine kadastronun kesinleştirilmesinin hukuka uygun olmadığını davalarının süresinde olduğunu belirterek temyiz talebinde bulunmuştur.
BAM’ın;
"...Somut olaya bakıldığında; çekişmeli ... Köyü 143 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ilk kadastro tesbitinin ... Köyü 113 ada 15 parsel olarak mera vasfıyla tesbit edildiği, 08.01.1990 ilâ 07/02/1990 tarihleri arasında ilan edilerek itirazsız kesinleştiği, ... Köyü çalışma alanının 1988 yılında belirlendiği, belirlenen çalışma alanına ... Köyü Tüzel Kişiliğince itiraz edildiği, kadastro müdürlüğünce 05.08.1988 tarihli ve 1988/4 sayılı karar ile ... Kadastro Birliği tarafından çevrilen sınırın aynen kabulüne, sınır hattı üzerindeki gayrimenkullerin ... Köyü hudutları içinde kalmasına karar verildiği, kadastro müdürlüğü kararının ... Köyü Tüzel Kişiliğine 24.08.1988 tarihinde tebliğ edildiği, süresinde itiraz olunmadığından çalışma alanı sınırının kesinleştiği ve dava konusu taşınmazın ... Köyü çalışma alanında kaldığı, çalışma alanı kesinleşen dava konusu taşınmaza ilişkin düzenlenen kadastro tutanağı, askı cetveli ve pafta örneğinin 3402 sayılı Kanun'un 11 inci maddesine göre müdüriyette ve ayrıca taşınmazın çalışma alanı olan ... Köyü Muhtarının çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettirildiği, 3402 sayıl Kanun'un 11 inci maddesinde 4 üncü maddenin aksine komşu köyde ilan yapılacağının düzenlenmediği, sadece çalışma yerinde ilan edileceği düzenlendiğine göre 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin ilan edilen tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren başladığı, çalışma alanı içinde kalan taşınmaza ilişkin düzenlenen askı cetvelinin ... Köyü'nde ilan edilmemesi halinin hak düşürücü sürenin davacılar yönünden uygulanmamasına gerekçe oluşturmadığı, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi ile yapılan sınır değişikliği sonucunda mülki taksimata göre bağlı bulunduğu ... Köyü tapu kütüklerine aktarılma işleminin de davacılara yeni bir hak düşürücü süre tanınmasına imkan vermediği, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka, kamu düzenine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle" verdiği karar Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da benimsenerek onama kararı verilmiştir.
Sayın Çoğunlukça aramızda oluşan uyuşmazlık, taşınmazın bulunduğu köyün idari sınırları dışındaki bir çalışma alanına alınması durumunda yapılan tespitin taşınmazın bulunduğu köyde de ayrıca ilan edilmesinin gerekip gerekmediği ve buradan hareketle davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır. Kanaatimce aşağıda belirtilen nedenlerle davacı yönünden hak düşürücü süre dolmamış olup davanın esasının incelenmesi gerekir.
Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. “Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkının tanınması hak arama özgürlüğünün ön koşulunu oluşturur” (AYM, E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 21). Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28/4/2023 tarihli ve E. 2021/5, K. 2023/2 sayılı kararında da açıkça ifade edildiği üzere “Davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye mahkemeye erişim imkanının tanınması gerekir (YİBBGK, s. 23-24).
Belirtmek gerekir ki Anayasa’da güvence altına alınan hakların geniş bunlara getirilen sınırlamaların dar yorumlanması en önemli yorum ilkelerindendir. Diğer taraftan usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması gerekir(YİBBGK, E. 2021/5, K. 2023/2, 28/4/2023, s. 25).
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesinin birinci fıkrasında "Kadastro müdürü, kadastro tutanaklarına göre yapılan tespitlere dayanarak, askı cetvellerini düzenler; bu cetvelleri ve pafta örneklerini, müdüriyette ve ayrıca muhtarın çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettirir; itirazı olanların ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceklerini belirtir..." hükmüne yer verilmiştir. Kadastro İlanları Hakkında Yönetmelik'in 7. maddesinin birinci fırkasında da "Kadastro müdürü, sınırlandırma ve tespit sonucu düzenlenen kadastro tutanaklarına dayanarak, mahalle veya köy esasına göre askı cetvellerini düzenler. Bu cetvelleri ve pafta örneklerini, müdüriyette, taşınmaz malların bulunduğu köy veya mahalle muhtarının çalışma yerinde ve ayrıca, belediye teşkilatı varsa sadece ilan cetvelinin bir örneğini belediye başkanının göstereceği yere aynı günde astırarak 30 gün süre ile ilan ettirir..."
denilmiştir. Yönetmelik hükmüyle birlikte yorumlandığında kadastro tespitine ilişkin tutanakların taşınmazın bulunduğu köy muhtarının çalışma yerinde de ilan edileceği anlaşılmaktadır.
Öte yandan Kadastro Kanunu'na göre belirlenen kadastro çalışma alanı her zaman idari sınırlarla aynı olmayabilmekte, bu çerçevede tespiti yapılan bir taşınmaz bulunduğu köyün idari sınırları dışında başka bir köyün kadastro çalışma alanı içinde kalabilmektedir. Bu durumda kadastro tespitinin nerede ilan edileceği sorunu gündeme gelmekte ve genellikle kadastro çalışma alanının bulunduğu köyde ilanının yapılması ile yetinilmektedir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında ilanın kadastro çalışma alanında yapılması gerekmekle birlikte bunun yeterli olmadığı, ilanın aynı zamanda tarafların hak arama özgürlüklerini kullanabilmelerini teminen taşınmazın idari olarak bulunduğu köyde de yapılmasının gerekli olduğunun kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Somut olay bu ilkeler ışığında ele alındığında çekişmeli 143 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ... Köyünde yapılan tespitle 113 ada 15 parsel olarak mera vasfı ile sınırlandırıldığı, buna ilişkin tutanağın 08.01.1990 ile 07.02.1990 tarihleri arasında ... Köyünde ilan edilerek itirazsız kesinleştiği, ... Köyü çalışma alanının 1988 yılında belirlendiği, belirlenen çalışma alanına ... Köyü Tüzel Kişiliğince itiraz edildiği, fakat bu itirazın reddedildiği ve ... sınır hattı üzerindeki gayrimenkullerin ... Köyü hudutları içerisinde kalmasına karar verildiği, bu kararın ... Köyü Tüzel Kişiliğine tebliğ edildiği, süresinde itiraz edilmediğinden çalışma alanı sınırının kesinleştiği ve dava konusu taşınmazın ... Köyü çalışma alanında kaldığı, dava konusu taşınmaza ilişkin düzenlenen kadastro tutanağının 3402 sayılı Kanun'un 11. maddesine göre müdüriyette ve taşınmazın çalışma alanı olan ... Köyü muhtarının çalışma yerinde ilan edildiği ancak taşınmazın idari olarak dahil olduğu ... Köyünde ilan edilmediği daha sonra dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un 41. maddesi ile yapılan sınır değişikliği sonucunda ... Köyüne tekrar aktarıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre davacı tarafın mülkiyet iddiasında bulunduğu taşınmaza ilişkin kadastro tespitinin idari olarak dahil olduğu ... Köyünde hiç yapılmadığı görülmektedir. İlk Derece Mahkemesince ise ... Köyünde yapılan ilan esas alınarak tespitin 07.02.1990 tarihinde kesinleştiği dolayısıyla 10 yıllık sürenin geçmiş olduğu kabul edilmiştir.
Taşınmazın bulunduğu yerdeki köyde yapılmamasına rağmen sırf çalışma alanının bulunduğu köyde yapılan ilan ile yetinilmesinin yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere uygun olmadığı değerlendirilmektedir.
Öte yandan temel hak ve özgürlüklerin geniş, buna getirilen sınırlamaların dar yorumlanması gereğine ilişkin yorum ilkesi ile usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması yönündeki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun içtihadı (bkz. YİBBGK, E. 2021/5, K. 2023/2, 28/4/2023, s. 25) dikkate alındığında da burada davacının mahkemeye erişim hakkının bulunduğunu, buna getirilen süre sınırlamasının dar yorumlanarak davanın süresinde açıldığının kabul edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulüyle BAM kararının kaldırılarak İDM kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken hak düşürücü süre nedeniyle verilen ret kararanın onanması biçimindeki Sayın Çoğunluk kararına iştirak edemiyorum.