Logo

1. Hukuk Dairesi2023/140 E. 2023/776 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının dava konusu taşınmazı uzun yıllar ihtilafsız kullanmasının paylaşım sayılıp sayılmayacağı ve davacının tapu iptali ve tescil davası açmak için gerekli dava ehliyetine sahip olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmazın kendisine intikal şeklini ve hangi hukuksal sebebe dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunduğunu ispatlayamaması, dava ehliyetinin tespit edilmemesi ve yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinin yetersiz olması nedeniyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Borçka Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 19/07/2016 tarih ve 2015/294 Esas, 2016/294 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30/05/2022 tarih , 2021/4593 Esas, 2022/4283 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresi içerisinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; 204 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti sırasında 1/2 payının kendi adına 1/2 payının ise davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, çekişmeli taşınmazın 40-50 yılı aşkın bir zamandır nizasız olarak kendisi tarafından kullanıldığını, 1970'li yıllarda yine kendisi tarafından taşınmaz üzerine çay ekildiğini, dava tarihinde dahi çay bahçesindeki çayların kendisi tarafından toplandığını ileri sürerek davalının payının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/07/2016 tarihli ve 2015/294 E., 2016/249 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaza davacı ve babası tarafından zilyet edildiği, bu zilyetliğin nizasız olarak devam edip çay ekmek suretiyle 50 yılı aşkın süredir sürdürüldüğü, davalının bu yerde herhangi bir zilyetliğinin olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 204 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B.Onama Kararı

Karar,Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30/05/2022 tarih , 2021/4593 Esas, 2022/4283 Karar sayılı kararıyla onanmıştır.

V. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar:

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin onama ilamına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.

B. Karar Düzeltme Nedenleri

Davalı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle, Mahkemenin eksik inceleme neticesinde karar verdiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadastro tespiti davacı adına yapılmış olduğu halde davalı tarafından Komisyona yapılan itiraz neticesinde 1/2 paylarla davalı ve davacı adına tespit ve tescilinin yapıldığını, aradan geçen 6 yıllık süre zarfında davacının bir itirazının olmadığını, tarafsızlığında şüphe oluşan kişilerin mahalli bilirkişi olarak dinlendiklerini, yenide keşif yapılması gerektiğini, davacının yalnızca arazinin kullanımına ... gösterdiğini, mülkiyeti devretmediğini, mirasçılar arasında zaman aşımının işlemeyeceğini ileri sürerek onama kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanununun;

14. Maddesinin ilgili kısımları şöyledir;

" Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.

17. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;

"Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun;

6. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;

"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

640. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;

“Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan ... temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler."

713. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;

"Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6100 sayılı HMK'nın ;

190.maddesinin ilgili kısımları şöyledir;

"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

3. Değerlendirme

1.Kadastro sonucunda Artvin ili Borçka ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan 204 ada 8 parsel sayılı 811,02 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit edilmiş, ... tarafından komisyona yapılan itiraz neticesinde 1/2 Payı ... adına 1/2 Payı ise ... adına tespitine karar verilmiş söz konusu karar kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir.

2.Her ne kadar dava konusu taşınmaz açısından dava konusu taşınmazda davacı ve bayiilerinin elli yılı aşkın zilyetliklerinin bulunduğu, bazı tanıklar dava konusu taşınmazın davacının dedesinden kaldığını beyan etmiş ise de uzun süreli kullanımın taksime karine kabul edileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan keşif ve alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama süresince beyanlarda davacının dava konusu taşınmazı nizasız fasılasız 40-50 yıldan fazla bir süredir tek başına kullandığı iddia edilmiş, keşif mahallinde dinlenen bir kısım tanıklar taşınmazların davacı ile davalının dedesinden kaldığına yönelik beyanda bulunmuş, dava konusu taşınmazın davacıya ne şekilde intikal ettiği, davacının hangi hukuksal nedene dayalı olarak (taksim, bağış, satış vs.) kendi adına tapu iptali ve tescil isteminde bulunduğunu açıklanmadığı gibi, bunun sonucu olarak da, davacının dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.

3.Mahkemece öncelikle, davacının tek başına dava açma hususunda aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla, çekişmeli taşınmazın kendisine ne şekilde kaldığı, hangi hukuksal nedene dayanarak (taksim, bağış, satış vs.) adına müstakilen tescil talebinde bulunduğu davacıdan sorularak açıklattırılmalı; davacıya bu yöndeki iddiasını ispat açısından imkan tanınmalı; taşınmazın bulunduğu yerde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasındaki çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

4. Hal böyle olunca; Mahkemece verilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken bu husus göz ardı edilerek onandığı anlaşılmakla, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30/05/2022 tarihli ve 2021/4593 Esas, 2022/4283 Karar sayılı onama ilamının ortadan kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle,

Davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 30/05/2022 tarihli ve 2021/4593 Esas, 2022/4283 Karar sayılı onama ilamının ortadan kaldırılmasına, Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.2016 tarihli, 2015/294 E., 2016/249 K. sayılı kararının BOZULMASINA,

Karar düzeltme ve temyiz peşin harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davalıya iadesine,

13/02/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, çok uzun süreli kullanımın paylaşıma karine teşkil edeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Dairece bu karar onanmış, karar düzeltme isteği üzerine onama kararından dönülerek bozma kararı verilmiştir.

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık, davacının somut taşınmazı uzun yıllar ihtilafsız kullanımının paylaşım sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Dinlenen tüm tanıklar taşınmazın davacı ve babası tarafından 40-50 yıldır kullanıldığını, davalı tarafından ihtilaf çıkarılmadığını, ancak dedelerinden kalan taşınmazın paylaşılıp paylaşılmadığını bilmediklerini beyan etmişlerdir.

40-50 yıldır davacı tarafından kullanılan taşınmazın evveliyatında paylaşım olup olmadığının tanıklarca bilinmemesi kabul edilebilir bir durumdur. Davalının ise bu kadar uzun süre hakkını aramaması, hiçbir müdahalede bulunmaması, davacının bir kısım taşınmazlar için açtığı davadan feragat etmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, fındık bahçesi niteliğindeki taşınmazın davacı tarafından 40-50 yıl kulanılmasına müdahale edilmemiş, ses çıkarılmamış olması, paylaşma nedeniyle davacının somut taşınmazı kullanıyor olması hayatın olağan akışına daha uygun düşecektir.

Açıklanan bu nedenlerle karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü ile hükmün bozulması yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.