"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2669 E., 2022/2046 K.
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/155 E., 2020/315 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava ve cevaba cevap dilekçelerinde; İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesince düzenlenen 24.01.2017 tarihli ve 2017/62 Esas, 2017/205 Karar sayılı mirasçılık belgesi uyarınca davalı ile birlikte, 05.01.2017 tarihinde ölen dayıları Muammer Boyar'ın 1/2'şer paylı mirasçısı olduklarını, 16.07.1992 tarihinde mirasbırakanın İstanbul ili, Beşiktaş ilçesi, Dikilitaş mahallesi, 435 ada 4 nolu parseldeki taşınmazını mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya bedelsiz temlik ettiğini, davalının taşınmazdaki 120/120 paydan 40/120 payı ipka edip, bakiye 80/120 payı 24.06.1999 tarihli satış işlemiyle tapuda 3. kişilere devrettiğini, taşınmazın miras payına düşen kısmı ile miras payına düşen satış bedelini tazminat olarak talep ettiğini, mirasbırakanın zengin bir kişi olup taşınmazı satmaya ihtiyacının ve başka taşınmazının olmadığını, ölene kadar aynı taşınmazda intifa hakkı tesis edilerek yaşadığını, mirasbırakanın yeğeni olan davalının taşınmazı alacak ekonomik durumunun olmadığını, satış bedeli ile rayiç bedel arasında fahiş farkın olduğunu, mirasbırakanın son zamanlarında bakımsız kaldığını, hatta komşular ve polis memurları tarafından hastaneye kaldırılması sonrasında öldüğünü, herhangi bir işte çalışmayan davalının cevap dilekçesinde belirttiği aynı tarihlerde Üsküdar'da başka bir taşınmaz daha almasının mümkün olmadığını, satış sonucunda mirasbırakanın malvarlığında artış olmadığını, davalının devraldığı taşınmazın 80/120 payını sözlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden 3. kişilere devretmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, muvazaalı temlik işleminden önce mirasbırakanın tüm malvarlığını davalıya bırakması ve temlik sonrasında bu vasiyetnameden rücu etmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek 435 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki davalıya ait 40/120 payın iptali ve miras payı oranında adına tescili ile davalı tarafından üçüncü kişilere devredilen 80/120 payın satış bedelinden miras payına düşen bedelin ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap ve ikinci cevap dileklerinde; davacının 16.07.1992 tarihli ve 2657 yevmiye sayılı satış senedi ile 5.000.000 Türk lirası bedel karşılığında mirasbırakanın dava konusu taşınmazının yalnızca çıplak mülkiyetini temlik aldığını, taşınmaz üzerinde mirasbırakan lehine intifa hakkı tesis edildiğini, davacı ve eşinin dava konusu taşınmazı alacak ekonomik durumlarının mevcut olduğunu, davacının aynı tarihlerde Üsküdar'da bulunan bir daireyi de satın alıp sonradan 3. kişilere sattığını, dava konusu taşınmaz tapuda bahçeli ahşap ev vasfında ve mirasbırakan hayatta iken yıkılarak yine mirasbırakanın bulduğu yüklenici tarafından bir ters, bir normal dubleks ve 2 normal kattan oluşan yeni bina inşa edildiğini, taşınmaz vasfının kat irtifaklı arsaya dönüştürüldüğünü, inşaatın bitmesi üzerine kat irtifakı terkin edilerek taşınmazın arsa vasfına dönüştürüldüğünü, yükleniciye taahhüt edilen 80/120 paylı bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere satışının mirasbırakan ve davacı üzerinden yapıldığını, satışlar sonrasında mirasbırakana 40/120 payı üzerinde tekrar intifa hakkı tesis edildiğini, davacı ve mirasbırakanın 80/120 payın satışından gelen meblağı yükleniciye verdiklerini, mirasbırakanın tüm malvarlığını davalıya bıraktığı Beşiktaş 4. Noterliğince düzenlenen 22.01.1992 tarihli ve 3599 yevmiye sayılı vasiyetnameden davalının haberdar olmadığını, temlik sonrasında 2004 yılında mirasbırakanın vasiyetnameye gerek kalmadığını söyleyerek Beşiktaş 5. Noterliğince düzenlenen 08.09.2004 tarihli işlem ile önceki vasiyetnameden rücu ettiğinin öğrenildiğini, satış işleminin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.07.2020 tarihli ve 2017/155 Esas, 2020/315 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın minnet borcuyla taşınmazı davalıya devrettiği ve muvazaa olgusunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.11.2021 tarihli ve 2020/1329 Esas, 2021/1642 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakana ait tek taşınmazın davalıya devrinde makul ve haklı sebep bulunmadığı, muris muvazaası koşullarının sabit olduğu, mirasbırakan ve davalı ile dava dışı yüklenici arasında inşaat sözleşmesine ilişkin adi yazılı delil dahi bulunmadığı, devredilen payların yükleniciye verilmesi gereken paylar olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 nci maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesinin 10.07.2020 tarihli ve 2017/155 Esas, 2020/315 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davalıya ait pay yönünden davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescil, davalı tarafından devredilen paylar yönünden ise arsa değeri üzerinden davacının miras payı oranında tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 29.11.2021 tarihli ve 2020/1329 Esas, 2021/1642 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 21.06.2022 tarihli ve 2022/4995 Esas, 2022/5041 Karar sayılı kararı ile; davacının 16.07.1992 tarihli temlikin muvazaalı olduğu iddiasını ispat amacıyla 1983 ve 1988 doğumlu tanık beyanlarına dayandığı, Bölge Adliye Mahkemesince bu tarihlerde doğan tanıkların 1992 yılında gerçekleşen temlike ilişkin beyanlarına itibar edildiği, davada ispat yükünün davacıda olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddeleri uyarınca davanın ispatlanamadığı, davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin 29.11.2021 tarihli ve 2020/1329 Esas, 2021/1642 Karar sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.12.2022 tarihli ve 2022/2669 Esas, 2022/2046 Karar sayılı kararı ile; bozma ilâmına uyularak, 16.07.1992 tarihli dava konusu temlike ilişkin beyanda bulunan tanıkların 1982 ilâ 1988 yılları arasında doğmaları sebebiyle beyanlarının görgüye dayanmadığı, davacının muvazaa olgusunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Daire tarafından yalnızca tanık beyanlarının değerlendirildiğini, dosyanın eksik inceleme sonucu redle sonuçlandığını, murisin amacının mal kaçırmak olduğunu, mirasbırakanın malvarlığını davalıya bıraktığı vasiyetnamenin tanziminden sonra yaptığı dava konusu satış işleminin muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın yalnızca dava konusu taşınmaza sahip olduğunu, satmaya ihtiyacı olmadığını, bilirkişi raporuyla devir tarihinde taşınmaz değerinin 1.300.000.000 Türk lirası olup çıplak mülkiyetinin 800.000 Türk lirası tespit edildiğini, devir tarihinde 3 aylık asgari ücret karşılığı yapılan satışın muvazaalı olduğunu, devirden sonra mirasbırakanın intifa hakkıyla ölene kadar taşınmazda oturduğunu, davalının satın alacak ekonomik gücünün bulunmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesinin 21.12.2022 tarihli ve 2022/2669 Esas, 2022/2046 Karar sayılı kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı ve 706 ncı maddeleri,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci maddesi,
2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesi.
2. 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
...