Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1539 E. 2024/4714 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaası nedeniyle açılan davada, davacılardan bir kısmı ile davalılar arasında yapılan sulh sözleşmelerinin davayı etkileyip etkilemediği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalılar ile davacıların bir kısmı arasında yapılan iki ayrı sulh sözleşmesinin içeriği ve bu sözleşmelerdeki edimlerin yerine getirilip getirilmediği hususu değerlendirilerek, sulh sözleşmelerinde imzası bulunan davacılar yönünden davanın reddine, imzası bulunmayan davacı yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2009 E., 2022/1833 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2012/764 E., 2021/555 K.

Taraflar arasındaki muris muvazaası hukuki nedenine dayalı bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri (davalı ... hariç) tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri (davalı ... hariç) tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.09.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davalılar ... v.d. vekili Av.... ile davalılar ... v.d. vekili Av.... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davacılar vekili ve davalı ... gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçelerinde; kök mirasbırakan ... ...’un taşınmazlarını mal kaçırma amacıyla oğullarına temlik ettiğini, yapılan temliklerin muvazaalı olduğunun mirasçılardan ...’nin açtığı davalarla tespit edildiğini, temlike konu taşınmazların birçok kez imar görerek çok fazla sayıda parsele bölündüğünü, oluşan taşınmazlardan dava konusu 6471 ada 5 ve 7656 ada 6 parsel sayılı taşınmazların da kök mirasbırakanın oğlu olan davalıların mirasbırakanı ... adına tescil edildiğini, ...’ın da taşınmazları üçüncü kişiye devrettiğini ileri sürerek payları oranında bedelin tahsiline karar verilmesini istemişler, aşamada davacılardan ...’ın ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... cevap dilekçelerinde; Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 Esas sayılı davasında 18.03.1988 tarihli ''keşif tutanağı -sulh anlaşması'' ile 308 parsel sayılı taşınmazın ...’a ait 1/5 payının kendilerine verilmesi karşılığında davacılarla anlaşıldığını, ayrıca 241 parsel sayılı taşınmazı da davacıların babasına devredildiğini, dava konusu taşınmazın kök 83 numaralı tapudan revizyon görerek oluşan taşınmazların mirasbırakandan değil başkalarından satın alındığını bu nedenle davacıların hak iddia edemeyeceklerini, mirasçılardan ...’nin açtığı davaların eldeki davaya emsal olmasının mümkün olmadığını, davacıların anlaşma ile tüm haklarından feragat ettiklerini, mirasçı ...’nin açtığı davalarda davacıların bir kısmının tanık olarak dinlenildiğini ve sulh yoluyla anlaşıp diğer davalardan feragat ettiklerini beyan ettiklerini, 308 parselin 1/5 payının imar planında kamu alanlarına ayrılan bölümlerinden davacılara verilmesi gereken payların unutulması üzerine davacılarla "karşılıklı anlaşma" başlıklı bir belge düzenlendiğini ve edimin ifası için de davacılara ihtarname gönderildiğini, sulhun geçerli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, aşamada davalılardan ...’un ölümü ile mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Antalya 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.07.2021 tarihli, 2012/764 Esas, 2021/555 Karar sayılı kararı ile; kök mirasbırakan ...’nın oğullarına yaptığı temliklerin muvazaalı olduğunun kesinleşen mahkeme kararları ile sabit olduğu ancak davacılardan ... dışındakiler tarafından imzalanan sulh sözleşmelerindeki edimlerin yerine getirilip getirilmediğinin irdelenmesi gerektiği, taraflar arasındaki sulh anlaşmasının koşullarının yerine getirilmediği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri (davalı ... hariç) istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili isitinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, aynı konuda aynı sebeple aynı davacılar tarafından açılan davalarda verilen kararlar için Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin üç adet kararı ile sonradan verilen kararların çelişkili olduğunu, bozma kararında 18.03.1988 tarihli “keşif tutanağı- sulh zabtı” ve tarihsiz “karşılıklı anlaşma” başlıklı belgelerin sulh akdi niteliğinde olduğunun belirlendiğini, her iki anlaşma şartlarının birlikte incelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini, davacılar tarafından açılan hiç bir davanın Yargıtay denetiminden geçerek kesin hüküm halini almadığını, Mahkemece dosyadaki belgeler ile Yargıtay emsal kararları incelenmeksizin, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin hatalı ilamı emsal alınarak karar verildiğini, davacıların toplam miras payının 12/112 olduğunu, her mirasçı yönünden sulhe uyulup uyulmadığının ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğu yönündeki itirazlarının dikkate alınmadığını, mahkeme kararında ve bilirkişi raporunda belirtilen ve davacıların payına isabet eden eksik kısmın taşınmazların imar işlemlerini yapan şirkete ücret olarak verilen yere tekabül ettiğini, bu kısım hesap edildiğinde davacılara konut alanlarında eksik verilen bir yer olmadığını, 11.02.2011 tarihinden sonra oluşan yeni durum nedeniyle üç davacının imzası bulunan ikinci tarihsiz karşılıklı anlaşma başlıklı belgenin imzalandığını, davacıların devredilmek istenen, unutulan yerleri devralmaya gelmemeleri nedeniyle tapu devrinin yapılamadığını, Mahkemece kamuya ayrılan yerlerin tapu kayıtlarının getirtilerek bu yerlerin tapularının halen devri taahhüt edenler üzerinde durduğunun belirlenmesi ve ifa olanağının bulunduğunun tespit edilmesi yönündeki taleplerinin dikkate alınmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalılar ..., ... ve ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararda, tarihsiz “karşılıklı anlaşma” başlıklı belgeden bahsedilmediğini, davalıların davanın açılmasında kusur ve ihmalleri bulunmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmalarının doğru olmadığını, taraflar arasındaki sulh anlaşmasının şartlarının yerine getirilip getirilmediğinin tespitinde hataya düşüldüğünü, taraflar arasında aynı hukuki nedene dayalı benzer davalarda Dairece, 18.03.1988 tarihli “keşif tutanağı- sulh zabtı” ve tarihsiz “karşılıklı anlaşma” başlıklı belgelerin sulh akdi niteliğinde olduğunun" belirlendiğini, her iki anlaşma şartlarının birlikte incelenerek şartların yerine getirip getirilmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini, bu belgeler karşısında davacıların tazminat talep etme haklarının bulunmadığını, tarafların sulh olması halinde muvazaa iddiasında bulunamayacaklarını, davacıların muvazaalı olduğunu bildirdikleri işlemleri yapan kişinin davacıların mirasbırakanı ... oğlu ... ... olduğunu, bu nedenle mirasçılarının muvazaa iddiasında bulunamayacaklarını,davanın reddine karar verilemesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06.12.2022 tarihli ve 2021/2009 E., 2022/1833 K. sayılı kararıyla; temliklerin muvazaalı olduğunun diğer mirasçının açtığı davalarla sabit olduğu, taraflar arasındaki 18.03.1988 tarihli sulh sözleşmesine uyulmadığı, ikinci sözleşme ile tüm imar parsellerini kapsayan ilk sulh sözleşmesindeki devir yükümlülüğünün yerine getirilmediği, geçen zaman zarfında devir yapılmasına engel bir durumun mevcut olmadığı, ikinci yapılan anlaşmada ... ... mirasçılarından ...'nin yer almadığı, yine sözleşmede taraf olan mirasçılardan ...'nin de kamusal alanda kalan 7637 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki payını 2012 yılında devrettiği, bu nedenle anlaşmanın uygulanma olanağının da ortadan kalktığı, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunun denetime elverişli bulunduğu, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri (davalı ... hariç) temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, aynı konuda aynı mirasçı gruplarına ilişkin mahkemesince yakın tarihlerde verilen kararlar arasında çelişki bulunduğunu, benzer dosyada Dairenin 29.03.2022 tarihli, 2021/7731 E, 2022/2564 Karar sayılı kararı ile taraflar arasında düzenlenen 18.03.1988 tarihli “ keşif tutanağı-Sulh zaptı” başlıklı belge ve tarihsiz “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belgeler gereğince ... dışındaki davacılar ..., ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği, ancak anılan belgelerde imzası bulunmayan davacı ... yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulduğunu, daha sonra da Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak ... dışındaki davacılar yönünden davanın reddine karar verildiğini, eldeki davada ise davalıların istinaf başvurularının esastan reddedildiğini, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında çelişki oluştuğunu, Mahkemece taraflar arasında "karşılıklı anlaşma" başlıklı düzenlenen belgenin hatalı değerlendirildiğini ve yanlış karar verildiğini, emsal gösterilen ... davalarında bu davalardan farklı olarak ikinci bir anlaşma olmadığının dikkate alınmadığını, ...'ın hiç bir anlaşmaya katılmadığını, bu nedenle anlaşmaya uyulup uyulmadığının her bir mirasçı için ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini, ancak Mahkemenin bu husustaki itirazlarını dikkate almadığını, 308 parsel sayılı taşınmazdaki ... ...’a düşen 1/5 payın davacılara verildiğini, ancak kamu alanlarının devrinin unutulduğunu, bu nedenle ... ... mirasçıları ile ikinci sözleşmenin yapıldığını, bu sözleşme ile davacıların açıkça haklarını aldıklarını ikrar ettiklerini, Mahkemece ikinci sulh anlaşmasının hiç değerlendirilmediğini ve sulh anlaşmaları içinde yer alan ayrıntıların gözden kaçırılarak hatalı karar verildiğini, ... dışındaki davacılara sözleşmede kararlaştırılan yerleri almaları için ihtarname çekildiğini, ancak almaya yanaşmadıklarını, buna rağmen eldeki davayı açmalarının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazlara ücret karşılığında özel imar yaptırıldığını, bu nedenle bu işlemleri yapan şirkete 17.407 m2 yer devredildiğini, mahkeme kararı ve bilirkişi raporlarında belirtilen ve davacıların payına isabet eden eksik kısmın haritacılara ücret olarak verilen bu kısma tekabül ettiğini, haritacılara ücret olarak devredilen yer mahsup edilerek bakiye kalan kısmın tapuda davacılara devredildiğini, bu devir sırasında ..., ... ve ...’in hem konut alanlarından almaları gereken kısımdan mahsubu gerekli olan haritacıların ücretlerine karşılık verilen yeri kendi hisselerinden düşmediklerini, hem de 6,25'er m2 ayrı ayrı ...’ın payından kendilerine fazla yer aldıklarını, ... dışındaki davacılar yönünden kamu alanlarına ayrılan yerler hariç sulhe uyulduğunu, ... dışındaki davacıların emsal gösterilen ... davalarında dinlendiklerini ve bütün miras paylarına karşılık anlaşma yaptıklarını bildirdiklerini, ...'nin davaları bittikten sonra karşılıklı anlaşma başlıklı belgeyi imzaladıklarını, bu durumu davacılar vekilinin de kabul ettiğini, uyulmadığı iddia edilen sözleşmedeki borcun bir para borcu olmadığını tek taraflı olarak ifasının mümkün olmadığını, tapuya davacılar gelmediği sürece devrin yapılamayacağını, davacıların da ihtarnameye rağmen devre yanaşmadıklarını, taşınmazlar için bir çok masraf yapıldığını, bu giderlerin mirasbırakanın ölüm tarihi olan 1983 yılındaki karşılıklarının ne kadar olduğunun hesap edilerek bu bedellerin davacı ...’ın miras payından mahsup edilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalılar ..., ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında görülen benzer davalarda Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davacılar ..., ... ve ... mirasçıları yönünden davanın reddine karar verildiğini, benzer davalarda Yargıtayca, taraflar arasında düzenlenen 18.03.1988 tarihli “ keşif zaptı-sulh zaptı” ve tarihsiz “ karşılıklı anlaşma” başlıklı belgelerin sulh akdi niteliğinde olduğunun ve anlaşma şartlarının yerine getirildiğinin, bu nedenle anılan belgelerde imzası bulunan davacılar ..., ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiğini, mirasçılardan ... tarafından açılan davaların eldeki davada emsal alınamayacağını, ... tarafından açılan davalardan sonra, “keşif tutanağı-sulh anlaşması” belgesinde belirtilen 308 parselin 1/5 payından imar planında konut alanı olarak ayrılan yerlerin davacılara verilmiş olmasına rağmen kamu alanlarının verilmesi unutulduğundan, “ karşılıklı anlaşma” başlıklı belge düzenlenerek kamu alanlarının ... ... mirasçılarına verilmesinin kararlaştırıldığını, bu yerlerin davacılarca devir alınmaması üzerine kamu alanlarına ayrılan yerlerin teslim alınması için davacılara ihtarname çekilerek davacıların temerrüde düşürüldüğünü, 29.01.1960 tarih 83 nolu kök tapu kaydı ile davacıların babası ... ... ile kök mirasbırakan ... ... tarafından birlikte temlik yapıldığını, bu nedenle davacıların muvazaa iddiasında bulunmalarının iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazlarda 83 nolu kök tapu kaydından gelen yerlerin muvazaa kapsamında değerlendirilemeyeceğini, taraflar arasında yapılan anlaşmalar gereği davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca hüküm altına alınan bedelin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı bedel isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.

2. 4721sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden; kök mirasbırakan ...’nın 26.03.1954 tarihli 119 ve 120 sıra numaralı tapularla ve 29.01.1960 tarihli 83 numaralı tapu ile davalıların mirasbıranı olan oğlu ...'a pay temliki yaptığı, davacıların 25.02.1983 tarihinde ölen ... ...’un mirasçıları oldukları, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 Esas, 1988/96 Karar sayılı dosyasında 18.03.1988 tarihli “Keşif tutanağı-Sulh zaptı” başlıklı belge düzenlendiği, ayrıca kök muris ... mirasçılarından ... ... mirasçıları ile davacılar ..., ... ve ... arasında tarihsiz “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge düzenlendiği, 308 parsel sayılı taşınmazın imar parsellerinden biri olan 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ... ... adına kayıtlı iken 22.12.2000 tarihinde davacılardan ..., ... ve ...’a 1256/4768’er paylarının, davacı ...’a da 1000/4768 payının temlik edildiği, ... ... mirasçıları tarafından 28.05.2012 tarihinde 308 parsel sayılı taşınmazın imarı sonucu oluşan parsellerden kamuya ayrılan kısımdaki paylarını almaları için davacılara ihtarname keşide edildiği, 119, 120 ve 83 numaralı tapuların birçok parsele revizyon gördüğü ve sonrasında revizyon parsellerinin de imar uygulamalarına tabi tutulduğu, dava konusu 6471 ada 5 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması ile kök tapuların revizyonu sonucu oluşan 275 parsel sayılı taşınmazdan gelen paylardan oluştuğu ve imar uygulaması ile davalıların mirasbırakanı ... ... adına kayıtlı iken 12.04.1990 tarih 3297 yevmiye nolu hükmen tescil işlemi ile tekrar ... Kabulut adına tescil edildiği, ...'ın da taşınmazı 16.04.1990 tarihinde dava dışı Hamit Bölük’e satış suretiyle devrettiği, dava konusu 7656 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ise imar uygulaması ile kök tapuların revizyonu sonucu oluşan 303, 306, 308, 309, 3273, 310, 274 ve 262 parsel sayılı taşınmazlardan gelen paylardan oluştuğu, 12.07.2000 tarihinde davalıların mirasbırakanı ... adına imar nedeniyle tescil edildiği, ...’ın da taşınmazı 22.12.2000 tarihinde 1/10’ar paylarla davalı çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’e devrettiği, bu kişilerin de taşınmazdaki paylarını 24.06.2002 tarihinde dava dışı ...’na temlik ettikleri anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 Esas, 1988/96 Karar sayılı dosyasında 18.03.1988 tarihli “Keşif tutanağı-Sulh zaptı” başlıklı belge düzenlendiği, ayrıca kök muris ... mirasçılarından ... ... mirasçıları ile bir kısım davacılar arasında tarihsiz “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge düzenlendiği, bu belgede de anılan keşif tutanağına atıfta bulunularak bu anlaşma uyarınca bir bedel alınmadan 308 parsel sayılı taşınmazın imara giden hisselerinin tapuda satış gösterilmek suretiyle ... mirasçılarına verildiği, ancak kamuya ayrılan yerlerin ... mirasçılarına devrinin unutulduğu ve bu yerlerin verilmesinin karşılıklı kararlaştırıldığı, anılan bu belgede davacılardan ... dışındakilerin imzalarının bulunduğu, 308 parsel sayılı taşınmazın imar parsellerinden biri olan 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmaz da ... adına kayıtlı iken 22.12.2000 tarihinde ... mirasçılarına temlik edildiği, anlaşmalarda imzaları bulunan davacılar ..., ... ve ...’ın 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 1256/4768’er paylarını alarak kamuya ayrılan alan dışındaki yerlerden anlaşma gereğince almaları gereken yerleri aldıkları, ayrıca ... mirasçılarının “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge uyarınca edimlerini ifa etmek için davacılara ihtarname keşide ettikleri, sözleşmede imzası bulunan davacıların ... mirasçılarından kamuya ayrılan alanlardan almaları gereken kısmı da anılan anlaşma uyarınca alabilecekleri gözetildiğinde davacılar ..., ... ve ... (mirasçıları) yönünden davanın reddine karar verilmemesi doğru değildir.

3. Hâl böyle olunca, “Keşif tutanağı- Sulh zaptı” ve “Karşılıklı Anlaşma”da imzası bulunmayan davacı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmakla birlikte, “Keşif tutanağı- Sulh zaptı” uyarınca yapılan “Karşılıklı Anlaşma” dikkate alınarak davacılar ..., ... ve ... (mirasçıları) yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

Davalıların, davacı ... yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

Davalıların, davacılar ..., ... ve ... mirasçıları yönünden değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davalılar vekilleri için 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilen davacılar ..., ... ve ... mirasçılarından alınmasına,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.