Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1680 E. 2024/2425 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında kızı üzerine yaptığı taşınmaz temliki işleminin muris muvazaası içerip içermediği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, miras bırakanın terekesindeki diğer malların değerinin tespit edilmemesi ve davanın ıslahlı haline göre tanıkların dinlenmemesi gibi eksik inceleme sebebiyle, temlik edilen taşınmaz ile miras bırakanın diğer mallarının değerinin kıyaslanarak makul sınırın aşılıp aşılmadığının tespiti ve davanın yeni hukuki niteliğine göre tanıkların dinlenmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/726 E., 2023/206 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gerede Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/244 E., 2021/316 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı ile kardeş olduklarını, miras bırakan babaları ...'un 16.04.2016 tarihinde vefat ettiğini, miras bırakanın ... ilçesi, ... Mahallede bulunan 200 ada 1 parsel sayılı taşınmazı tapuda ölünceye kadar bakma akdi ile davalı kızına temlik ettiğini, miras bırakanın tasarruf tarihi itibariyle ehliyetsiz olduğunu, aksi kabul edilse bile hile ve ikrahla bu devrin yapıldığını, ölünceye kadar bakma sözleşmesinden sonra aynı yıl içinde vasi tayini davasının açıldığını, miras bırakanın davalının yanında kaldığı süreçte davalının miras bırakanın mallarının yönetimi konusunda kötü niyetle hareket ettiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş; 24.11.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile miras bırakanın mal kaçırmak amacı içerisinde hareket ettiğinin açıkça ortada olduğunu beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; miras bırakanın kendi iradesi ile dava konusu taşınmazı ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiğini, devir tarihi itibari ile fiil ehliyetinin bulunduğunu, temlik dışı çok sayıda malının da olduğunu, ölünceye kadar bakım akdi gereği miras bırakan babası ile ilgilenip tedavilerini yaptırdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; miras bırakanın tek mal varlığının dava konusu taşınmaz olmadığı, miras bırakanın üzerinde bir çok taşınmazının olduğu ve makul sınırı aşacak şekilde taşınmaz devrinin olmadığı, davalının bakım borcu karşılığı taşınmazı aldığı, davacı kızına da tasarruf edebileceği mal varlığının kalmış olduğu hususları birlikte değerlendirildiği ve davacı yanca bu tasarrufun Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda ehliyetsizlikten kaynaklı muvazaa olduğunu ispatlayamadığı, dinlenen tanık beyanlarının bu bağlamda muvazaadan ziyade bakımın kimin tarafından yapıldığına yönelik olduğu tespitine yer vererek ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davanın ıslahının usul ve yasaya uygun olduğunu, süresinde kendileri tarafından ıslah yapıldığını, ıslah ile dava konusu değiştirildiğinden tanıkların muvazaa konusunda da dinlenmeleri gerektiğini, Adli Tıp Kurumu raporunun yetersiz olduğunu, miras bırakanın davalıyı her zaman davacıdan üstün tuttuğunu, müvekkilinin bir kızı bir de engelli oğlu bulunduğunu, davalının ise bir oğlu ve bir kızı bulunduğunu, davacının oğlu engelli olduğu için miras bırakanın ayrım yaptığını, miras bırakanın bu davanın konusu olmayan bir taşınmazını 1996 yılında davalının eşi ...'e tapuda satış yolu ile devrettiğini, müvekkili tarafından bu taşınmaz yönünden de Gerede Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/295 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, yine miras bırakanın Ankara'da bulunan bir diğer taşınmazının satışı hususunda davalının oğlu ...'e vekaletname verdiğini ve vekaletname yolu ile satışın üçüncü kişiye yapıldığını, bu taşınmaz için de Gerede Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/243 Esasında dava açıldığını, dolayısıyla açılan ve derdest olan diğer davalar değerlendirilmeden ve birleştirilmeden bu davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğunu, davaya konu taşınmazın oldukça değerli olduğunu, miras bırakanın 2013 yılı başından itibaren davalının yanında kalmaya başladığını, zaten devir öncesinde de davalı ve eşinin yaklaşık 20 yıldır bu taşınmazı kullandıklarını, miras bırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmaya ihtiyacı bulunmadığını, yapılan devrin mal kaçırmaya dönük olup muvazaalı olduğunu, miras bırakanın diğer taşınmazları ile ilgili bir değer tespiti yapılmadığını, muvazaanın varlığının ispatlandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177 nci maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği hususunun düzenlendiği, bu doğrultuda davacı tarafça açılan davanın usulünce tahkikat sona ermeden önce ıslah edildiği ve ıslahla davanın muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescile dönüştürüldüğü, miras bırakanın vefatı ile mirasçı olan dava dosyasının taraflarına intikal eden taşınmazların oldukça fazla sayıda olduğu dosya arasındaki intikale esas tapu kayıtlarından anlaşıldığı, davaya konu taşınmazın ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya devrinin de miras bırakanın davalının yanında yaşadığı dönemde yapıldığı, miras bırakanın kendi iradesi ile ölünceye kadar bakım akdini yaptığı, davacı kızından mal kaçırmasını gerektirir bir husumetinin bulunmadığı, bakım borçlusu davalının bakım alacaklısı miras bırakana karşı vefatına kadar olan dönemde edimini yerine getirdiği, davacı tarafça muris muvazaası ve mal kaçırma olgusunun ispatlanamadığı belirlenerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar etmiş ve ıslah ile dava konusu değiştirildiğinden tanıkların muvazaa konusunda da dinlenilmeleri gerektiğini, Adli Tıp Kurumu raporunun yetersiz olduğunu, diğer dava dosyalarının incelenmemesi nedeniyle yanlış karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ehliyetsizlik ve irade fesadı hallerinden hile ve ikrah hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, ıslahla muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,

Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesi,

Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve 611 nci maddeleri,

Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesi,

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177 nci maddesinin ikinci fıkrası,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nunn 190 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme

1925 doğumlu miras bırakan ...'un 16.05.2016 tarihinde ölümü ile geriye mirasçıları davacı kızı ... ve davalı kızı ...’in kaldığı, miras bırakanın ... ilçesi, ... Mahalle 200 ada 1 parselde kayıtlı 21.02 metrekare yüz ölçümlü ahşap dükkan ve yazıhane vasıflı taşınmazını 17.03.2014 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı kızına tapuda devrettiği anlaşılmıştır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611 nci maddesine göre; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 511 inci maddesi). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.

Ayrıca, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK madde 19, BK madde 18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez, akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde mirasbırakanın yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

Bu açıklamalar ışığında; Mahkemece, temlike konu taşınmazın değeri belirlenmişse de miras bırakanın terekesinde kalan diğer taşınmazların değeri tespit edilmemiş; yine davacı vekilinin 24.11.2020 tarihinde davasını ıslah ederek muris muvazaasına dönüştürdüğü gözetilmeksizin, tanıklar muris muvaazasına dayalı dinlenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.

Hâl böyle olunca; mahallinde gayrimenkul değerlendirme uzmanı eşliğinde keşif yapılarak temlik edilen taşınmaz ile miras bırakanın geride kalan taşınmazları kıyaslanarak makul oranın aşılıp aşılmadığı belirlenmeli, davanın hukuki niteliğinin değiştiği gözetilerek tanıklar muris muvaazasına dayalı olarak dinlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.