"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2826 E., 2022/1631 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul/Kısmen Kabul-Kısmen Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/360 E., 2018/416 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.09.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davalılar ... vd. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; mirasbırakan babası ...’un maliki olduğu 417, 455, 1719, 5 ada 21 ve 23, 362 ada 1, 390 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 444 ada 1, 412 ada 5 (yeni 15693 ada 2), 261 ada 1, 310 ada 1, 352 ada 2, 434 ada 1, 437 ada 8, 352 ada 5, 825, 5 ada 49 ve 56, 451, 425, 427, 963, 996 parsel sayılı taşınmazlarını muvazaalı olarak yakını olan dava dışı ...’ye satış suretiyle devrettiğini, Dede’nin de mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olarak mirasbırakanın oğlu davalı ...’e, ...’in de daha sonra bir kısım taşınmazı diğer davalılar ... ve ...’ye devrettiğini ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiş; aşamadaki beyanlarında ise mirasbırakanın ortağı olduğu şirketin iflas aşamasına gelmesi sebebiyle murisin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazlarını yakını olan dava dışı ...’ye devrettiğini, devrin gerçek olmadığını beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar; satışların gerçek olduğunu, muvazaanın söz konusu olmadığını, bir kısım dava konusu taşınmazın ise mirasbırakanla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar; davalılar vekili aşamadaki beyanlarında ise mirasbırakanın ortağı olduğu şirketin aşırı borçlanması nedeniyle alacaklılardan mal kaçırıldığını, davacının da şirket ortaklarından olup mal kaçırma eylemine ortak olduğunu, dürüstlük kuralına aykırı davrandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2018 tarihli ve 2013/360 Esas, 2018/416 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 417, 455, 1719, 5 ada 21 ve 23, 390 ada 1, 444 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 362 ada 1 ve 15693 ada 2 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan tarafından alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla akrabası olan dava dışı ...’ye devredildiği, adı geçen tarafından davalılar ..., ... ve ...’ye yapılan temliklerin de muvazaalı olduğu gerekçesiyle anılan taşınmazlar yönünden davanın kabulüne; diğer taşınmazlar yönünden ise mirasbırakanla bir ilgisinin bulunmadığı ve davalıların kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22.04.2019 tarihli ve 2019/46 Esas, 2019/451 Karar sayılı kararıyla; davada muris muvazaasının değil, taraf muvazaasının söz konusu olduğu ve iddianın ancak yazılı delille ispatlanabileceği, davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 27.05.2021 tarihli 2019/3309 Esas, 2021/2878 Karar sayılı kararıyla “... Somut olayda, davalılar vekilinin 28.06.2017 tarihli beyan dilekçesi, ekinde sunduğu belgeler ve duruşmalardaki beyanları nazara alındığında, dava konusu 417, 455, 1719, 5 ada 21 ve 23, 390 ada 1, 444 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 362 ada 1 ve 15693 ada 2 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan ... tarafından alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla inançlı işlem ile dava dışı ilk el ...’ye devredildiği ve bu husus davalılar tarafından kabul edildiğine göre, inançlı işlemin varlığının ayrıca yazılı delille ispatı istenemez. Esasen, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da bu inançlı ilişkinin davacının ve davalıların kabulünde olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, kayıt maliki olan davalılar ..., ... ve ...’nin ise mirasçı olarak durumu bilen kişi konumunda olduklarında tereddüt bulunmadığından TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanmaları mümkün değildir. Hal böyle olunca, dava konusu 417, 455, 1719, 5 ada 21 ve 23, 390 ada 1, 444 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 362 ada 1 ve 15693 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B.Bölge Adliye Mahkemesince İlk Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 11.10.2021 tarihli ve 2021/1428 Esas, 2021/1279 Karar sayılı kararıyla; Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2018 tarih ve 2013/360 Esas, 2018/416 Karar sayılı kararına yönelik davalılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
C.İkinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 30.05.2022 tarihli 2021/10484 Esas, 2022/4322 Karar sayılı kararıyla “...Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3. maddesi gereğince bozma kararına uyulduğuna göre bundan sonra yapılacak iş bozmaya ve HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibarettir. Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2018 tarihli ve 2013/360 Esas, 2018/416 Karar sayılı kararının Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22.04.2019 tarihli ve 2019/46 Esas, 2019/451 Karar sayılı kararı ile kaldırıldığı gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere istinaf isteminin reddi şeklinde hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturduğu gibi, dava konusu 417 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakandan davalı ...’ye temliken geçen bir pay olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesinin bu yöndeki tespiti de doğru değildir. Hal böyle olunca, HMK'nın 297. maddesine uygun biçimde yeni bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır" gerekçesi ile karar bozulmuştur.
D.Bölge Adliye Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 31.10.2022 tarihli ve 2022/2826 Esas, 2022/1631 Karar sayılı kararıyla; Yargıtay bozma ilamı ve dosya kapsamı itibariyle somut olayda, davalılar vekilinin 28.06.2017 tarihli beyan dilekçesi, ekinde sunduğu belgeler ve duruşmalardaki beyanları nazara alındığında, dava konusu 417 parsel, 455 parsel, 1719 parsel, 5 ada 21 ve 23 parsel, 390 ada 1 parsel, 444 ada 1 parsel, 391 ada 1 parsel, 392 ada 6 parsel, 362 ada 1 parsel ve 15693 ada 2 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan ... tarafından alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla inançlı işlem ile dava dışı ilk el ...’ye devredildiği ve bu husus davalılar tarafından da kabul edildiğine göre inançlı işlemin varlığının ayrıca yazılı delille ispatının istenemeyeceği, öte yandan kayıt maliki olan davalılar ..., ... ve ...’nin ise mirasçı olarak durumu bilen kişi konumunda olduklarında tereddüt bulunmadığından TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanmalarının mümkün olmadığı gerekçesiyle işbu parseller yönünden açılan davanın kabulüne, davaya konu edilen diğer taşınmazların ise mirasbırakanla bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle diğer parseller yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından tavzih talebinde bulunulması üzerine 05.01.2023 tarihli tavzih kararı ile; davacı vekilinin 01.01.2023 tarihli maddi hatanın düzeltilmesi talebinin kabulü ile hükmün 1.maddesi (g) bendi sonuna: (yeni 444 ada 5 parsel) eklenmesi suretiyle hükmün tavzihine, davacı vekilinin davanın kabulüne karar verilen taşınmazlar üzerine "davalıdır" şerhi konulması talebinin reddine, davalı ... vekilinin tavzih talebi yönünden; davalı vekili tavzih dilekçesi ile 455 parselden toplulaştırma sonrası 14605 ada 3 parsele giden hisse ile ilgili karar verilmesi ve düzeltilmesi talebinde bulunmuş ise de 455 parselle ilgili karar verildiğine ve parantez içinde yeni parsel numarası belirtildiğine göre infaz sırasında 455 parselden gelen hisse ile ilgili işlem yapılması gerektiğinin açık olduğu, davalının hissesi bulunan ve davanın reddine karar verilen 417 parselden 14605 ada 3 parsele giden hisse ile ilgili işlem yapılmasının hükme aykırı olacağı, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tavzih talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen asıl kararına ve tavzih kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; gerek Yargıtayın hukuka aykırı bozma kararı gerekçesinde gerekse İstinaf Mahkemesinin uyma kararının gerekçesinin özünde; dava konusu taşınmazların ... tarafından dava dışı ... isimli şahsa devrinin davalılar olarak taraflarınca kabul edildiği yönünde yanlış bir algı oluşturulduğunu, ancak böyle bir irade beyanının yargılama aşamasında hiçbir zaman söz konusu olmadığını, yine inançlı işlem iddiasının yargılamanın hiçbir aşmasında davacı tarafça iddia edilmediğini, dava konusunun muris muvazaası nedeni ile tapu iptali ve tescili davası olduğunu, alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile gerçekleştirilen işlemlerde inançlı işlemden bahsetmenin Yargıtayın yerleşmiş içtihatları da dikkate alındığında hukuken mümkün olmadığını, davalı müvekkillerinin babaları olan ...'ın 3.şahıslardan mal kaçırmak kastı ile gerçekleştirdiği işlemlere ne onayları ne de dahilleri olmasının söz konusu olmadığı gibi bu işlemin varlığını da yargılama sırasında bizzat davacının kendi beyanlarından öğrendiklerini, inançlı işlemi gerçekleştirdiği idida edilen ...'ın 1992 senesinde de vefat ettiğini, bu nedenle zamanaşımı itirazlarının da dikkate alınması gerektiğini,
Tavzih talebinin reddi kararına karşı ise 31.10.2022 tarihli gerekçeli kararın 1/b bendinde; “Adana ili .... ilçesi Misis Mahallesi 455 parsel sayılı taşınmazda davalı ... ... adına kayıtlı hissesinin davacının miras payı oranında 1/6 payın iptali ile davacı adına tesciline (Yeni 14605 ada, 3 parsel)" şeklinde verilen kararın bu haliyle uygulanmasında davalı müvekkili ...'nin hukuken mağduriyetine neden olacağını, zira 3083 sayılı Toplulaştırma Kanunu'na göre oluşan bu yeni tapu kaydında müvekkili ...'nin 9780/61310 payı ve 51530/61310 payının bulunduğunu, müvekkiline ait 51530/61310 payın eski 417 parselden gelen pay olup bu 417 parsel ile ilgili yapmış oldukları temyiz itirazı sonucu müvekkiline ait 417 parseldeki mülkiyet hakkının dava konusu olmaktan çıkarıldığını ve davacının müvekkili davalı ...'ye ait 417 parselle ilgili açmış olduğu davanın reddedildiğini, dolayısı ile toplulaştırma ile 417 parselden yeni 14605 ada 3 parsele gelen 51530/61310 payın hariç tutularak sadece 9780/61310 payın 1/6 'sı şeklinde geçerli kılınmakla kararda bu şekilde açıklayıcı düzeltilme yapılmasını aksi takdirde ileride müvekkilinin mağduriyetine yol açacağından, gerekirse bu konuda yeni tapu senedindeki pay oranlarının da ilgili Yüreğir Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilerek Mahkeme kararının bu noktada tavzih edilmesini 03.01.2022 tarihinde talep ettiklerini, İstinaf Mahkemesince bu haklı tavzih taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 125. ve 297. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’un Adana 4. Noterliğinin 21.05.1979 tarih ve 20189 yevmiye sayılı satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu 417, 455, 1719, 5 ada 21 ve 23, 390 ada 1, 444 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 362 ada 1 ve 412 ada 5 ( yeni 15693 ada 2) parsel sayılı taşınmazlarını akrabası olan dava dışı ...’ye satmayı vaad ve taahhüt ettiği, dava dışı ....’nin mirasbırakan ... aleyhine Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1979/840 Esas, 1980/208 Karar sayılı dosyası ile açtığı ferağa icbar davası sonucunda mirasbırakan ...’ın davayı kabulü nedeniyle davanın kabulüne karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleşerek taşınmazların 13.10.1981 tarihinde dava dışı ... adına hükmen tescil edildiği, daha sonra ... tarafından anılan taşınmazların 13.02.1986 tarihli akitle mirasbırakanın oğlu olan davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği, davalı ...’in de 417 parseli davalı ...’ye, 455 parsel sayılı taşınmazı da davalı ...’ye 24.09.1999 tarihli akitle satış suretiyle devrettiği, diğer dava konusu 261 ada 1, 310 ada 1, 352 ada 2, 434 ada 1, 437 ada 8, 352 ada 5, 5 ada 49 ve 56, 451, 425, 427, 963, 996 parsel sayılı taşınmazların ise mirasbırakanla bir ilgisinin bulunmadığı, mirasbırakan ...’un 07.01.1991 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak çocukları olan davacı ... ve davalılar ..., ... ve ... ile dava dışı oğulları ... ve ...’in kaldıkları anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki; hükmüne uyulan bozma ilamlarında belirtildiği şekilde işlem yapılarak çekişme konusu 417 ve 455 parseller dışındaki 1719, 5 ada 21 ve 23, 390 ada 1, 444 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 362 ada 1 ve 15693 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar yönünden (gittiği parseller de belirtilmek suretiyle) davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davalıların bu taşınmazlara ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Davalılar vekilinin dava konusu 417 ve 455 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; bahsi geçen parseller yönünden de bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle davalılar vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Ne var ki; önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere dava konusu 417 parselde davalı ...'ye muristen temliken geçen bir payın bulunmadığı hususunun gözetilmesi gerektiği, (muristen davalı ...'ye geçen payın dava konusu 455 parselden olduğu), dosya kapsamına getirtilen kayıt ve belgelerden ise 455 parselin gittisi olan 14605 ada 3 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı ayrı ayrı 51530/61310 ve 9780/61310 payların bulunduğu, Yüreğir Tapu Müdürlüğünden gönderilen 16.02.2023 tarihli cevabi yazıda 51530/61310 payın 417 parselden geldiğinin belirtildiği, Mahkemece her iki pay yönünden de kabul kararı verildiği, davalı ... vekilinin de yeni 14605 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 51530/61310 payın 417 parselden geldiğini, oysa bu parsel yönünden müvekkili yönünden kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek tavzih talebinde bulunduğu, Mahkemece davalı ... vekilinin tavzih talebinin reddedildiği anlaşılmakla; toplulaştırma işlemleri sonucu oluşan 14605 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki payların yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle hangi parselden geldiğinin belirlenmesi (eski 417 parselden gelen pay bulunup bulunmadığının tespit edilmesi) ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
5. Öte yandan; Dairece eksikliğin giderilmesi yolu ile getirtilen belgelerden davalı ... adına kayıtlı 417 parsel sayılı taşınmazın gittisi olan 14605 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki payların karar tarihinden sonra 27.05.2024 tarihinde satış yolu ile dava dışı Mustafa Bahçe isimli şahsa temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 125/1. maddesi "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." hükmünü içermektedir.
O halde, kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi zorunlu bulunan HMK’nın 125. maddesindeki yasal düzenleme gözetilerek davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılması, bu yöndeki usuli eksikliğin giderilmesi ve sonucuna göre işlem yapılarak ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Dava konusu 1719, 5 ada 21 ve 23, 390 ada 1, 444 ada 1, 391 ada 1, 392 ada 6, 362 ada 1 ve 15693 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, bu parseller yönünden ONANMASINA,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davacı vekili için 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına,
2. Davalılar vekilinin 417 ve 455 parsel sayılı taşınmazlar yönünden değinilen yönler itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve tavzih kararının bu parseller yönünden BOZULMASINA,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davalılar vekili için 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davalılara iadesine,
Dosyanın kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
28.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.