"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/237 E., 2022/607 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali-tescil ve bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.09.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacı ... mirasçısı ... geldi, davetiye tebliğine rağmen davalılar vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vasisi; kısıtlı ablası ...’nın Almanya’da yaşadığını ve uzun süredir kısa yakın bellek ve depresif bozukluk tanısı ile tedavi gördüğünü, bu durumu bilen ve kısıtlının hastalığından yararlanan davalı ...’ın kısıtlıdan hile ile aldığı vekaletnameyi kullanarak kısıtlının maliki olduğu 3531 ada 1 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümü el ve iş birliği içerisinde olduğu eşi olan diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, kısıtlının vekaletname tarihinde ehliyetsiz olduğunu, ayrıca okuma-yazma da bilmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile kısıtlı adına tescilini, olmadığı takdirde bedelin tahsilini istemiş, yargılama sırasında kısıtlı ...’in ölümü üzerine tek mirasçısı ... davayı sürdürmüştür.
II. CEVAP
Davalılar; davacının vekaletname ve satış tarihlerinde ehliyetli olduğunu ve iradesi doğrultusunda işlemlerin gerçekleştirildiğini, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldıklarını, satış bedeli olan 13.000 Euroyu banka kanalıyla davacıya gönderdiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.02.2018 tarihli ve 2009/405 E. 2018/99 K. sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumundan alınan rapor ile vekaletnamenin düzenlendiği tarih ve akit tarihinde kısıtlı ... ...’nın ehliyetli olduğu, hile iddiasının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 08.10.2018 tarihli ve 2018/1085 Esas, 2018/1399 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince dava ile ilgili tüm delillerin toplandığı, mahallinde keşif yapıldığı, bilirkişi raporu alındığı, ehliyetsizlik iddiasıyla ilgili Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alındığı, tanık beyanlarının tespit edildiği ve tüm deliller değerlendirilmek suretiyle davanın reddine karar verildiği, verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 11.02.2021 tarihli 2018/5064 E. 2021/754 K. sayılı kararıyla “...Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 3531 ada 1 parseldeki 2 no’lu bağımsız bölüm kısıtlı davacı ... adına kayıtlı iken, ...’in Berlin Başkonsolosluğunun 19.03.2004 tarih ve 1855 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil kıldığı davalı ... tarafından 07.04.2004 tarihinde diğer davalı ...’ya satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 17.06.2016 tarihli raporu ile kısıtlı ...’in vekaletname tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu saptanarak ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddine. Davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince, maddi vakıayı bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yaparak olaya en uygun düşen kanun maddesini bulup uygulamak hakime aittir. Somut olayda, her ne kadar mahkemece, davanın hile hukuksal nedenine dayalı olarak açıldığı belirtilerek bu yönde araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle sonuca gidilmişse de, vekaletin hile ile alındığı iddiasının, vekalet görevinin kötüye kulanıldığı iddiasını da içerdiği kuşkusuzdur. Ne var ki, davada dayanılan bu hukuki sebep yönünden hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır...Hal böyle olunca, tarafların bildirdiği delillerin toplanarak, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni yönünden araştırma ve inceleme yapılması ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. " gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının Berlin Konsolosluğunun 19.03.2004 tarih ve 1855 numaralı düzenleme şeklindeki vekaletnamesi ile davalı ...'yı "İzmir ili, Çeşme ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde kain tapunun 3531 ada 23NIV pafta, 1 parsel numaralarında kayıtlı, 4062 m2'lik 16-288 arsa paylı, B Blok, 2 bağımsız bölüm nolu dubleks niteliğindeki gayrimenkulümü, gayrimenkuldeki hissemi, Hazim Oğlu, 1956 doğumlu, ...'ya (13.000,-E) onüçbineuroya satmaya (...)" şeklinde yetkilendirdiği, vekil edenin iradesinin dava konusu taşınmazın davalı ...'ya 13.000,00-Euro bedel ile satılmasına yönelik olduğu, vekaletnamede taşınmazın satılacağı kişinin ve satış bedelinin belirtildiği, bu haliyle vekaletin kapsamının vekil eden tarafından açıkça sözleşmede gösterildiği, davalı vekilin, iş bu vekaletnameyle verilen yetkiye dayanarak davacıya ait 3531 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümü 07.04.2004 tarih ve 1447 yevmiye numaralı resmi senet ile davalı ...'ya 21.000.000.000-ETL (yirmibirmilyar) bedel ile vekil edenin iradesine uygun olarak satış suretiyle temlik ettiği, 18.05.2011 havale tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın dava tarihi olan 30.09.2009 tarihindeki kıymetinin 130.000,00-TL olarak tespit edildiği, 17.06.2022 tarihli bilirkişi raporunda 07.04.2004 tarih ve 1447 yevmiye numaralı resmi senette satış bedeli olarak gösterilen 21.000.000.000-ETL'nin denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihi olan 30.09.2009 tarihine güncellenmiş değerinin 36.355,24-TL olduğunun tespit edildiği, her ne kadar satış bedeli ile rayiç bedel arasında fark bulunsa da; vekalet verenin iradesine uygun davranma borcu altında bulunan davalı vekilin, vekalet verenin rayiç bedelden düşük bedel ile satış yapılması iradesine uygun davranması karşısında aradaki farktan sorumlu tutulamayacağı ve aradaki farkın vekalet görevinin kötüye kullanıldığı hususunu ispata yeterli olmayacağı, TCMB verilerine göre 07.04.2004 tarihinde Euro para birimi kurunun 1.603.560,00-ETL olduğu, 13.000,00-EURO bedelin 20.846.280.000-ETL'ye tekabül ettiği, 07.04.2004 tarih ve 1447 yevmiye numaralı resmi senette satış bedelinin 21.000.000.000-ETL olduğu, satış bedelinin de vekil edenin iradesine uygun olduğu, davacı vekilinin 21.04.2011 tarihli 6. celsede "Tanık beyanlarına bir diyeceğimiz yoktur. 08.10.2010 tarihli duruşma tutanağında bazı hususlar tutanağa yanlış geçmiştir. Biz 13.000 Euro'yu almadığımızı iddia etmiyoruz. Bu para bize banka yolu ile gelmiştir. Davamız bu değildir. Davamız kısıtlının ehliyetsiz olması nedeni ile yapılan işlemin geçersizliğine dayanılarak dava açılmıştır. Bu husus belirtilen tarihli tutanağa yanlış olarak geçmiştir." şeklinde beyanda bulunularak satış bedelinin tahsil edildiğini kabul ve ikrar ettiği, bu haliyle davalı vekilin, vekalet edenin iradesine uygun surette hareket ettiği, satış bedelinin vekalet verene ödendiği, vekilin hesap verme yükümlülüğünü yerine getirdiğinin anlaşıldığı, davacı tarafın vekalet görevinin kötüye kullanıldığı hususunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece davalı tarafın iddia ve delillerinin dikkate alındığını, ancak kendileri tarafından sunulan delillerin dikkate alınmadığını, özellikle bu konuda bilimsel ve tarafsız bir bilirkişi raporu alınmadan bu konudaki taleplerinin reddedildiğini, yerel mahkemenin bozma gerekçesine göre hukuka uygun bir karar vermediğini, tüm dosya kapsamı itibari ile davalıların vekalet görevini kötüye kullandıkları aşikar olup haklı davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, tanık beyanları ile vekalet görevinin kötüye kullanıldığının sabit hale geldiğini, bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu, dosyaya sundukları tüm belgeler ile davacının ağır derecede psikiyatri hastası olduğunu ispatladıklarını, ATK'dan yeniden rapor alınmamasının doğru olmadığını, dosya kapsamında alınan 17.06.2016 tarihli ATK raporunun çelişkilerle dolu olduğunu, 15.07.2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminden sonra İstanbul Adli Tıp Kurumunda çalışan profesörlerden birinin hukuka aykırı rapor düzenlediği gerekçesiyle tutuklandığını, bu olaylardan sonra denetime elverişli bir raporun alınması için dosyanın Ankara Adli Tıp Kurumuna gönderilmesini talep ettikleri halde Yerel Mahkemece bu husus dikkate alınmadan karar verildiğini, Yerel Mahkemenin dahi gerekçesinde bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu belirtmesine rağmen davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 9, 10, 13, 15. maddeleri ve 409. maddesinin ikinci fıkrası;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504. ve 506. maddeleri;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içeriğinden; dava konusu 3531 ada 1 parseldeki 2 nolu bağımsız bölüm kısıtlı davacı ... adına kayıtlı iken, ...'in Berlin Başkonsolosluğunun 19.03.2004 tarih ve 1855 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği davalı ... tarafından 07.04.2004 tarihinde diğer davalı ...'e satış suretiyle devredildiği, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 17.06.2016 tarihli raporu ile kısıtlı ...'in vekaletname ve akit tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun saptandığı anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Temyiz edilen davalılar vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.