"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1395 E., 2022/2656 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Kabul - Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tortum Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/184 E., 2018/53 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Erzurum ili, Tortum ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 118 ada 16 parsel sayılı taşınmazın davalıların mirasbırakanı ... ... adına, 118 ada 17 parsel sayılı taşınmazın ise davacıların mirasbırakanı ... ... adına tespit ve tescil edildiğini ancak 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların evvelinde bir bütün olduğunu ve daha sonra yapılan taksim sonucu yarısının ...’e diğer yarısının da ...’e bırakılmasına rağmen kadastroda 17 parsel sayılı taşınmazın 367 m2 olarak tescil edilmesi gerekirken 142,01 m2 olarak eksik tescil edildiğini ileri sürerek 118 ada 16 parsel sayılı taşınmazın eksik kalan miktar kadar kısmının tapu kaydının iptali 118 ada 17 parsel sayılı taşınmaza eklenerek davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; tarafların ortak mirasbırakanı ... ... tarafından 1964 yılında 118 ada 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların davalıların mirasbırakanı ... ...’a verildiğini, zilyetliğin devir edildiğini, davalının miras bırakanı tarafından ev, ahır samanlık yapılarak kullanılmaya başlandığını, daha sonra ...’ın çocuklarından Faik ve Kazım’ın itirazı üzerine bu taşınmazın bir kısmının ev yapılması için oğlu ... ...’a verilmesinin ... tarafından ...’e söylendiğini, daha sonra ...’in mirasçılarının gelerek ev yerini istemeleri üzerine 03.02.2002 tarihli anlaşma senedi ile ev yerinin tespit edilip teslim belgesi düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahallinde yapılan keşifte davacı tanıklarının dava konusu taşınmazın ortadan ikiye bölündüğü, tam yarı yarıya paylaşıldığına ilişkin beyanları ile davalı tanığının dava konusu taşınmazın tam ikiye bölündüğüne ilişkin beyanlarının birbirleriyle ve davacının talebiyle uyumlu olduğu, TMK'nın 676. maddesine göre mirasçılar arasında yapılan taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ile ve yazılı şekilde olması gerektiği, davalının taksim sözleşmesinin yapıldığına ilişkin dosyaya sunduğu 03.02.2002 tarihli sözleşmede tüm mirasçıların katılımının sağlanmamış olduğu, bu sebeple geçerli bir taksimden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 118 ada 16 parsel sayılı taşınmazın 02.11.2017 tarihli fen bilirkişi raporu ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 224,991 m²'lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacılar adına kayıtlı 118 ada 17 parsel sayılı taşınmaza dahil edilerek davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ile davalılar ... ve ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili ile davalılar ... ve ... istinaf dilekçelerinde özetle; Yerel Mahkemenin taraflar arasında yazılı olarak yapılan yer ve teslim anlaşmasının yanlış değerlendirildiğini, ortak murisleri olan ... ...'un zilyetlik yolu ile tasarrufunda olduğu ve kadastro sırasında Tortum ilçesi ... Mahallesi 118 ada 16 ve 17 parsel numarasını alan taşınmazı 1964 yılında ... ...'a devrettiğini, ...'ın, babasının kendisine devrettiği bu yeri ev, ahır, merek ağıl, samanlık ve harman yeri olarak kullanmaya başladığını, daha sonra diğer çocuklarının babalarına itiraz ettiğini, ... ...'un bu taşınmazın bir kısmını o tarihlerde gurbette olan oğlu ...’e verdiğini ...’a bildirdiğini, bunun üzerine yer ve teslim anlaşması olan belgenin düzenlendiğini, köyde başlayan kadastro çalışmalarında ...’ın sağlığında devrettiği ve 2002 tarihli belgede de zeminde tespitin yapıldığı ve sözleşmede tanımlandığı gibi taşınmazın ayrı ayrı parsel numarası verilmek suretiyle davacıların murisi ... adına 118 ada 17 parsel ve davalıların murisi ... adına 118 ada 16 parsel no.su verilerek tespit edilmiş ve bu tespitlerin itiraz olmayınca kesinleşmiş olduğunu, davacıların, babaları adına tescil edilen 118 ada 17 parsel üzerinde ev ve diğer yapılar yaparak kullanmaya başladığını, dava dilekçesinde belirtildiği üzere taşınmazın 1/2 oranında taksim edilmemiş ve kök muristen miras yoluyla intikal etmemiş olduğunu, davaya konu her iki parselin ayrı ayrı parseller olduğunu, davalıların kendi arasında müşterek kullanımın söz konusu olmadığını, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreye uğradığını, davacıların zilyetlik iddialarını ispat edemediğini, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu beyan ederek istinaf etmişlerdir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin bir kısım davalılar tarafından dosyaya sunulan 03.02.2002 tarihli taksim sözleşmesinin TMK m 676 uyarınca tüm mirasçıların katılmamış olması nedeniyle geçersiz olduğuna dair tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığı, burada ispat yükünün davacı da olduğu, davacılar ve davalıların murislerinin babası ...'ın kadastro tespiti öncesi hayattayken ve dava konusu 16 ve 17 nolu parsellerin sahibi iken bu parsellerin ... ve ... arasında paylaştırarak zilyetliğini verdiği, bu zilyetliğe uygun kadastro çalışmalarının yapılarak 17 nolu parselin davacıların babasına 16 nolu parselin ise davalıların babasına kadastroda tespit gördüğü, mevcut fiili kullanımın kadastro tespitine uygun olarak yapılmış olduğu, bu hususların davacıların ve davalıların ortak tanığı ve amcaları olan Kazım'ın ifadesiyle sabit olduğu, bu durumda 16 ve 17 nolu parsellerin muris ...'ın sağlığında yaptığı devire uygun olduğunun anlaşılması nedeniyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle davalıların istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadastro tespit bilirkişilerinin keşifte taksim hakkında bilgi sahibi olmadığını, taşınmazda hangi kısmın kime ait olduğunu bilmediğini, kadastro çalışmaları esnasında tutanakların okunmadan imzalandığını beyan ettiklerini, davacı tanık beyanları ile davalı tanığı tarafların amcası Hulusi ...’un beyanlarına göre tarafların kök muris tarafından bu taşınmazların yarı yarıya paylaştırıldığının ifade edilmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesince bu beyanlara değer verilmediğini, sadece ortak tanık ...’un ifadesine değer verilerek açılan davanın reddine karar verildiğini, ... ile davacılar arasında iş bu dava açıldıktan sonra başka bir arsa ile ilgili problem çıktığını bu sebeple Kazım’ın bilinçli olarak davacıların hakkını zedeleyecek beyanda bulunduğunu, hayatın olağan akışına uygun olanın, bir babanın iki evladına yan yana olacak şekilde eşit iki arsa vermesi olduğunu, bir çocuğuna 592 m2, diğer çocuğuna 142 m2 yer vermesinin olası olmadığını belirterek temyiz başvurularının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14., 15. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 713/1. maddeleri.
3. Değerlendirme
Erzurum ili, Tortum ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmalarında 118 ada 16 parsel sayılı 592,00 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz kerpiç ev ve ahır vasfıyla ölü ... ... adına, aynı mahallede bulunan 118 ada 17 parsel sayılı 142,01 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz arsa vasfıyla ... ... adına irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.