Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1856 E. 2023/2601 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Yasası kapsamında Hazine adına kayıtlı taşınmazın tevzi suretiyle edinildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında zamanaşımı ve hak düşürücü süre ile davalı idarelerin husumet yönünden isabetli olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/2. maddesi uyarınca Hazine adına kayıtlı taşınmazların tevzi suretiyle dağıtımı halinde, işlemler tamamlanmamış olsa dahi hak sahipleri adına tespit ve tescil işlemleri yapılacağından zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin uygulanmayacağı ve davalı idarelerin davada husumet ehliyetinin bulunduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, yörede yapılan kadastro çalışmalarında 1133 no.lu mera parselinin daha sonra Hazine tarafından 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Yasası gereğince kurulan 36 nolu Toprak Tevzi Komisyonunca 1970 yılında bir bölümünün mera olarak bırakılıp kalan kısmı Paşaköy köyündeki 185 aileye meyve ve bağ yeri olarak dağıtımının yapıldığını, bu dağıtımda davacının murisi Mehmet İlgün adına dağıtım cetvelinde 124. sırada yer alan 17 parsel no.lu 1.900,00 metrekare yüz ölçümlü taşınmazın tahsis edildiğini o günden bugüne yaklaşık 42 yıldır amacına uygun olarak davacı tarafından kullanıldığını, Hazine tarafından zilyetlere karşı açılan men-i müdahale ve ecrimisil davasında bu yerin mera ve orman olmadığının anlaşıldığını, davacı ile aynı şekilde mera parselinden dağıtım yapılan şahsın açtığı kabul kararı verilen ve kesinleşen ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/449 Esas 2013/293 Karar sayılı kararın emsal nitelikte olduğunu ileri sürerek 1133 parsel sayılı taşınmazda yer alan yaklaşık 1.900,00 m2 lik kısmın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile Mehmet İlgün mirasçıları adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davanın süresinde açılmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, zamanışımı itirazında bulunduklarını, taşınmazın mera olarak özel sicile kaydedildiğini, davacının 20/05/2013 tarihli askı ilan cetvelinde belirtilen dava konusu taşınmaza karşı 30 günlük süre içerisinde Kadastro Mahkemesinde Mera Komisyon kararına itiraz davacı açması gerektiğini, Mera Kanunu'nun 21. maddesine göre "Tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemez ve bunlara karşı dava açılamaz" denildiğini, dava konusu edilen taşınmaz 20/05/2013 tarihinde askı ilana çıkmış ve 30 günlük süre içerisinde Kadastro Mahkemesinde dava açılmayarak mera vasfı kesinleşmiş olup, mevcut davanın açılış tarihi de 15/08/2018 olmakla 5 yıllık dava açma süresini de geçirdiğini, aynı zamanda dava konusu taşınmazın ilk kadastro tespiti döneminde de (1970-1980 yılları) 1133 parsel sayısını almış iken o dönemde 10 yıllık dava açma süresini geçirdiğini, belirtilen 3 ayrı hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle, esas yönünden ise taşınmazın mera niteliğiyle kayıtlı olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının mülkiyeti Hazineye ait bir taşınmazın idari bir işlem ile kendisine 1970 yılında tahsis edildiğini iddia ettiği, bu idari işleme dayanarak idareden tescil işlemi yapılmasını talep ettiği ve bu tescil talebi de idare tarafından reddedildiği için bu davanın, İYUK'un 2. maddesine göre idari yargıda "iptal davası" olarak görülmesi gerektiğini, davalı kurum açısından husumet bulunmadığını, davacının delil olarak bildirmiş olduğu ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/449 Esas, 2013/293 Karar sayılı dosyasında verilmiş olan kabul kararının ... bu dosya için hukuken bağlayıcı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne çekişmeli taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile Mehmet İlgün mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

1.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde, kabul kararının hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın 20.05.2013 tarihinde askı ilana çıkarıldığını, 30 günlük süre içerisinde karara itiraz davası açılmayarak mera vasfının kesinleştiğini, davanın açılış tarihi itibariyle 5 yıllık dava açma süresinin de geçirildiğini, ayrıca dava konusu taşınmazın ilk kadastro tespiti döneminde de 10 yıllık dava açma süresinin geçirildiğini, hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu yerin kadimden beri mera olduğundan özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, bilirkişi raporunda taşınmaz niteliğinin marjinal tarım arazisi olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu yerde tarımsal faaliyetin olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın iptal davası olarak görülmesi gerektiğini, HMK’nın 114/1-b maddesindeki “yargı yolunun caiz olması” şartının ... bu davada gerçekleşmediğini, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davanın açılmasına davalı kurumun sebebiyet vermediğini, davalı Belediyeye karşı dava açılmasının yasal hiçbir dayanağı olmadığını, davanın pasif husumet nedeniyle reddi gerektiğini, kararın yasayla ve meraların amacı ile bağdaşmadığını, Belediyenin davada yasal hasım olup, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 1960 yılında yapılan tapulama tespiti sırasında, 1133 parsel sayılı taşınmazın 338.250,00 metrekare yüz ölçümü ile mera olarak sınırlandırıldığı, daha sonra bölgede 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu'na göre uygulamalara girişildiği, bu çalışmalarda 36 numaralı Toprak Komisyonu Kararı ile 1133 sayılı parselin 149.000 metrekare yüz ölçümlü bölümünün mera olarak bırakıldığı, kalan kısmının ise meyve ve bağ yeri olarak taşınmazın bulunduğu Paşaköydeki 185 aileye dağıtımının planlandığı, ancak orman idaresi tarafından Bigadiç Asliye Hukuk Mahkemesine 1971/368 Esas sayılı davanın açıldığı, böylelikle toprak dağıtma çalışmalarının duraksadığı, Mahkemece yapılan keşif sonucu dava konusu taşınmazın orman niteliğinde bulunmadığının anlaşıldığı, diğer yandan, dağıtım çalışmalarının durdurulduğu 1971 yılına kadar yetkili Toprak Tevzi Komisyonlarınca yapılan işlemler geçerli olup, bu işlemler sonunda Toprak Tevzi Komisyonunca dağıtım yapılan taşınmazlara ait tevzi cetveli ... Valiliğince 18/12/1970 tarihinde onaylanması nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/2 maddesi uyarınca toprak tevzi suretiyle verilen yerlerin işlemleri tamamlanmamış olsa dahi başka bir şart aranmaksızın, hak sahipleri adına tespit ve tescil olunacağı düzenlenmiş olmakla, taşınmaz tapuya tescil edilmese bile mülkiyet hakkının kazanılacağı, bu suretle kadastrodan sonra tevzi suretiyle kazanılan mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açma süresinin bulunmadığı, mülkiyet hakkına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarının da adli yargıda görülmesi gerektiği, davalılar Hazine ve ilgili belediyenin ise yasadan dolayı değil mülkiyet ve kullanım hakkından dolayı davalı sıfatlarının bulunduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz dilekçelerinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/2 maddesine dayanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesi, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 6. maddesi; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1. ve 2. maddesi; Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanunun 37 nci maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur.

Hazine adına tescil edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya toprak tevzii suretiyle verilen yerler (işlemleri tamamlanmamış olsa dahi) başka bir şart aranmaksızın, hak sahipleri adına tespit ve tescil olunur. Bu şekilde hak sahipleri adına tespit ve tescil işlemleri gerçekleşinceye kadarki süre içinde evvelce tahakkuk ettirilenler de dahil olmak üzere ecrimisil alınmaz.” hükümlerini düzenlemektedir.

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Aşağıda yazılı 924,66 TL bakiye onama harcının temyiz eden ... Belediye Başkanlığından alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.