"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2353 E., 2023/200 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kulu Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/595 E., 2022/596 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından kaldırma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I .DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; çekişmeli 280 ada 6 parsel sayılı taşınmazın davacıya ecdadından miras yolu ile intikal ettiği, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin önceki bayilerle birlikte nizasız ve fasılasız malik sıfatı ile 80 yıldır sürdürüldüğünü, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olmayan ve kuru tarım yapılan özel mülkiyete konu taşınmazlardan olduğunu ve zilyetlik yolu ile iktasabının mümkün olduğunu belirterek tapu iptali ve tescilini talep etmiş, yargılama sırasında dosyaya ibraz ettiği satış senetlerine dayanarak taşınmazı önceki bayilerinden devraldığını iddia etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; çekişmeli taşınmazın Hazine adına tapuya kayıt edilmiş, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve zilyetlikle kazanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin kararı ile; davacı tarafın çekişmeli taşınmazı kapsayan ve toprak tevzi suretiyle davalı Hazine adına oluşturulan tapu kaydının tesis edildiği tarihten önce iktisaba elverişli zilyetliğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 04.11.2020 tarih ve 2020/657 Esas 2020/687 Karar sayılı kararıyla; " Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek doğru sonuca ulaşılabilmesi için, taşınmazın tüm komşularının kadastro tutanağı ve dayanaklarının dosyaya getirtilmesi, belirtmelik bilirkişilerinin yaşayıp yaşamadığının araştırılması, Hazine tapusunun oluştuğu 1963 yılından 20 yıl öncesini bilebilecek yaşta mahalli bilirkişi tespit edilip aynı nitelikte tanık bildirmek üzere davacıya imkan tanındıktan sonra varsa belirtmelik bilirkişileri, mahalli bilirkişiler ve tanıklar eşliğinde refakate fen bilirkişi alınarak keşif yapılması, yapılacak keşifte varsa belirtmelik bilirkişileri, mahalli bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmaza uygulanan 3.1.1963 tarih 356 sıralı tapu kaydının, sınırları komşu parsel tutanaklarından denetlenerek uygulanması, fen bilirkişi eşliğinde belirtmelik ve komisyon paftasında hangi parsellere isabet ettiği ve özellikle kuzeydeki 594 parselin ... adına belirtilmesi üzerinde durulması, 1943 yılı itibari ile taşınmazın kim tarafından kullanıldığı, belirtmelik tutanaklarında taşınmazın M....'a vesayeten oğlu İsmet Tosun tarafından Bulduk Köyünden Bekir oğlu ...'a satıldığı belirtildiğinden bu kişilerin taşınmaza zilyet olup olmadıkları, zilyet olmuşlar ise davacının taşınmazı satın aldığını beyan ettiği ...'a taşınmazın ne şekilde intikal ettiğinin sorulması, davacının taşınmazı ne kadar süre ne şekilde zilyet ettiğinin belirlenmesi, çelişki olması halinde çelişkinin giderilmesi, fen bilirkişi tarafından keşfi izlemeye elverişli, belirtmelik ve komisyon paftasındaki parsellerin hangi parsellere isabet ettiğini belirten rapor sunulması, dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. " gerekçesiyle hükmün kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde, davacı tarafın çekişmeli taşınmazı kapsayan ve toprak tevzi suretiyle davalı Hazine adına oluşturulan tapu kaydının tesis edildiği tarihten önce iktisaba elverişli zilyetliğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
D. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; toplanan delillere göre davalı Hazineye ait tapu kaydının oluştuğu tarihten evvel kazanmaya elverişli zilyetliğin ispat edildiğini, Mahkemenin delillerin takdirinde yanılgıya düştüğünü, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına yanlış anlam yüklendiğini, kararın olayın oluşuna ve toplanan delillere uygun düşmediğini belirterek Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
E. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen temyize konu kararıyla; dava konusu taşınmaza uygulanan 03.01.1963 tarih ve 356 sıralı tapunun dosyada bulunan toprak tevzi paftası ve komşu parsel tutanak ve dayanaklarının değerlendirilmesi neticesinde dava konusu taşınmaza uyduğunun anlaşıldığı, bu nedenle tapunun oluştuğu 03.01.1963 tarihi itibari ile olağanüsü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin ispatlanması gerektiği, ne var ki davacının zilyetliğini ispat edemediği, zilyetlikle birleşmeyen vergi kayıtlarına değer verilemeyeceği gerekçesiyle başvurunun esastan reddine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 46 ncı maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Kadastro sonucu, Kulu ilçesi Kozanlı Kalealtı Mahallesi çalışma alanında bulunan 280 ada 6 parsel sayılı 14.972,39 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, Toprak Tevzi Komisyonunca oluşturulan tapu kaydı nedeniyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Toplanan delillere göre dava konusu taşınmazın yörede yapılan toprak tevzi çalışmaları sırasında 326 belirtmelik numarası ile 1936 tarih, 223 tahrir numaralı vergi kaydı esas alınarak tespit edildiği, vergi kaydının gayrisabit hudutlu olması nedeniyle kayıt miktarı kadar bölümün 594 tevzi parseli olarak ... adına tesis edildiği, kayıt miktar fazlasının ise 593 tevzi numarası ile Hazine adına tespit edildiği ve taşınmazın kadastro tespitine esas Ocak 1963 tarih, 356 sıra numaralı tapu kaydı uyarınca Hazine adına tapuya kaydedildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, keşif mahallinde yapılan uygulama sırasında toprak tevziye esas vergi kaydı getirtilip zemine uygulanmak suretiyle gayrisabit hudutlu olup-olmadığı, var ise gayrisabit hududun hangi yön olduğu, bu anlamda miktar fazlasının iktisaba elverişli yerlerden olup-olmadığı belirlenmemiştir. Öte yandan, toprak tevzi kayıtlarına göre taşınmazın şagilinin ''...'' olarak belirtildiği, davacının ise taşınmazı ''...'' isimli kişiden devraldığını iddia etmesi karşısında bu taşınmazın bilinen ilk zilyedinin kim olduğu, taşınmazın kimden kime nasıl intikal ettiği, şagilin taşınmazda zilyet olup-olmadığı, zilyet ise şagil tarafından taşınmazın davacının bayine teslim edilip-edilmediği, davacının bayinin taşınmaz üzerinde zilyet olup-olmadığı duraksamasız belirlenmeden sonuca gidilmiş, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin intikali hususunda son derece çelişkili olan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilmiştir. Tüm bunlardan bağımsız olmak üzere 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46 ncı maddesi ışığında davalı Hazine adına toprak tevzi suretiyle tapu kaydının oluştuğu tarihten önce davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup-oluşmadığının tespiti için hava fotoğraflarından istifade edilmediği gibi taşınmazın niteliği, zilyetliğin şekli ve süresi hususunda ziraat mühendisi bilirkişiden de rapor alınmamıştır.
3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle toprak tevzi haritası, belirtmelik tutanağı, tablendikatif listesi ile toprak tevzi çalışmasının yapıldığı 1963 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına getirtilmesinden sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, toprak tevzi tarihinden evvelini ve yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile üç kişilik ziraat bilirkişisi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve teknik bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
4. Keşif sırasında, 326 belirtmelik numaralı taşınmaza uygulandığı anlaşılan 1936 tarih, 223 tahrir numaralı vergi kaydı yönünden yöntemine uygun şekilde kayıt uygulaması yapılmalı; bu suretle vergi kaydının gayrisabit hudutlu olup-olmadığı, var ise gayrisabit hududun hangi yön olduğu, bu anlamda miktar fazlasının iktisaba elverişli yerlerden olup-olmadığı tespit edilmelidir. Yerel bilirkişi ve tanıklardan, toprak tevzii çalışmaları sırasında uygulanan kayıt ve belgelerin dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin hangi tarihte başladığı, zilyetliğin ne zamandan beri kim tarafından ve ne şekilde sürdürüldüğü ve zilyetliğin ne şekilde intikal ettiği, belirtmelik tutanağında adı yazılı şagilin taşınmazda zilyet olup-olmadığı, zilyet ise şagil tarafından taşınmazın davacının bayine teslim edilip-edilmediği, davacının bayinin taşınmaz üzerinde zilyet olup-olmadığı hususları sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmak suretiyle tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tespit dayanakları olan belgelerle denetlenmeli ve beyanlar arasında oluşabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalıdır.
5. Teknik bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, toprak tevzi haritası ölçeği ile kadastro paftası ölçeği eşitlenerek ve çakıştırma yapılmak suretiyle çekişmeli taşınmazın tevzi haritasındaki konumunu gösteren denetime açık krokili rapor düzenlemesi istenilmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazın önceki ve mevcut niteliklerini ve ne kadar süreden beri hangi vasıfla kullanıldığını açıklayan, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılarak çekişmeli taşınmazın hava fotoğraflarının çekildiği tarihlerdeki niteliğini ve kullanım şeklini açıklayan ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli; belirtilen şekilde yapılan uygulama sonunda Hazineye ait tapu kaydının oluşum tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde belirtilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacıl lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.