Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1972 E. 2023/6747 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmaz için açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü süre geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davanın bu süre geçtikten sonra açılmış olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/223 E., 2023/102 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/ Usulden ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/447 E., 2020/75 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 964 ada 30 (eski 1590) parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan dedesi Turlu Hüseyin'e 2510 sayılı İskan Kanunu'na göre iskanen verildiğini, mirasbırakan tarafından ölene kadar dava konusu taşınmazın kullanıldığını ölümü ile annesi Ayşe Çakar'a ve diğer mirasçılarına intikal ettiğini, dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında Hazine adına tescil edildiğini, yapılan tespit işleminin hatalı olduğunun ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında tüm mirasçılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.02.2020 tarihli ve 2017/447 Esas, 2020/75 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın iskan kaydı ile uyumlu olmadığı ve aynı iskan kaydına istinaden Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/274 E., 1996/385 K. sayılı kararı ile davacının mirasbırakanı tarafından açılan davanın reddine karar verildiği, bu kararın kesin hüküm niteliği taşıdığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının elinde kesin delil niteliğinde olan iskan kaydı bulunduğunu, ancak uzun yıllar içinde bölgede pek çok kadastro çalışması yapılması nedeniyle bölgenin fiziki yapısının ve imar durumunun çok değiştiğini, bu sebeple kesin ve tam olarak tespit yapılamadığını, Mahkemece yeterli ve inceleme yapılmadan karar verildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.01.2023 tarihli ve 2023/223 Esas, 2023/102 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1.b.2 nci maddesi uyarınca kabulü ile dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 04.01.1982 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 26.07.2017 tarihinde açıldığı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının kök mirasbırakanına verilen dava konusu taşınmazın iskan hakkı kapsamında verilen yerlerden olduğunu, 2510 sayılı Kanuna göre mübadele kapsamında getirilen vatandaşlara verilen taşınmazların geri alınamayacağını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Kadastro çalışmaları sonucunda; ....., ili,....., ilçesi, ......, mahallesinde 1972 yılında tapulama çalışmalarında dava konusu taşınmazın 1590 parsel numarası alarak 2.475 m² yüzölçümünde ve tarla niteliğinde Hazine adına tespit edildiği, beyanlar hanesinde "...'un zilyetliğindedir" şerhinin yer aldığı, ...'un itiraz dilekçesi üzerine Tapulama Komisyonunun 23.02.1974 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, tespite itiraz üzerine ....., Tapulama Mahkemesi'nin 25.05.1981 tarihli ve 1981/21E., 1981/97 K. sayılı kararına göre hükmen tescil yoluyla 04.01.1982 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edildiği, eldeki davanın ise 26.07.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

2. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.