Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2006 E. 2024/4918 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İnançlı işlem yoluyla devredilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tescili istemine ilişkin davada, ara maliklere husumet yöneltilip yöneltilmeyeceği ve son kayıt malikinin iyiniyetli olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Daire, mahkemenin son kayıt malikinin iyiniyetli olmadığına dair kararı ile davaya konu uyuşmazlığın çözümünde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığını, ancak vekalet ücretine hükümde eksik harç gözetilmediğinden, bu hususta kararın düzeltilerek onanması gerektiğini değerlendirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/294 E., 2022/468 K.

DAVALILAR : ..., ... ... (Köklü) vekili Avukat ..., ... vekilleri Avukat ..., Avukat ...

DAVA TARİHİ : 27.04.2012

HÜKÜM : Kısmen Kabul-Kısmen Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı ... yönünden tapu iptali-tescil isteğinin kabulüne; davalılar ... ... ve ... yönünden husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; dava dışı kişilerle birlikte tefecilik yapan davalı ...’den aldığı faizli borca teminat olmak üzere dava konusu 29 ada 86 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 nolu iş yerini 03.10.2007 tarihinde davalı ...’nün eşi olan davalı ... ...’ye, onun da 19.02.2008 tarihinde davalı ...’e satış yoluyla devrettiğini, davalı ...’den aldığı 55.000 TL karşılığında 100.000 TL’nin üzerinde ödeme yapmış olmasına rağmen taşınmazın iade edilmediğini, kayıt maliki olan davalı ...’nın da durumu bilen kişi olup iyiniyetli olmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde taşınmaz bedelinin davalılar ... ve ... ...’den faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... ve ... ...; dava konusu taşınmazı bedeli mukabilinde satın aldıklarını, iddia edilen hususlar ile dava konusu taşınmazın alım satımı arasında hiçbir bağ olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

2. Davalı ...; tapu kaydına güvenen iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemece; kayıt maliki olan davalı ... yönünden kötüniyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle diğer davalılar ... ve ... ... yönünden bedel isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davacı vekili, davalılar ... ve ... ... vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairenin 03.03.2021 tarihli ve 2016/17669 Esas, 2021/1158 Karar sayılı kararı ile; davalı ...’nün sanık olarak yargılandığı ceza dosyasında, davaya konu taşınmazın tefecilik suretiyle teminat olarak adı geçen davalının eşi olan davalı ... ...’ye devredildiği hususunun yapılan yargılama ve Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 11.09.2019 gün 5908-7933 sayılı kararı ile sabit olduğu, bu durumda davacı ile davalılardan ... ... arasında inançlı işlemin varlığının kesinleştiği, davalı ... ... tarafından diğer davalı ...’e yapılan temlik yönünden ikinci el kayıt maliki davalı ...’nın iktisabının iyiniyetli olmadığının ispat külfetinin davacıya düştüğü, ne var ki; davacının tanık dahil bu yöndeki delilleri toplanmadığı gibi, davalı ...’nın iyiniyetli olduğu yönündeki savunmasına ilişkin delillerinin de toplanmadığı, davacı tarafından davalı ... ile dava dışı kişi aleyhine maddi-manevi tazminat istemiyle açılan Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/59 Esas sayılı dosyasının da bütün kapsamıyla birlikte getirtilip incelenmediğine değinilerek davalı ...’nın iktisabının iyiniyetli olup olmadığının tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespiti ile kötüniyetli olduğunun saptanması halinde iptal-tescile karar verilmesi, aksi halde şimdiki gibi bedele hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Karara karşı davalılar ... ve ... ... vekilinin karar düzeltme isteği ise Dairece reddedilmiştir.

3. Mahkemenin 27.12.2022 tarihli ve 2021/294 Esas, 2022/468 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalı ...'e yapılan satışın gerçek olmadığı, davalı ...'nın diğer davalıları tanıdığı, iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olmadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne; davalılar ... ... ve ... yönünden husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik harcın tamamlanması gerektiği halde tamamlanmadan davaya devam edildiğini, harcın tamamlanmadığının gözetilerek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davalının yaşı itibari ile 2000 yılından itibaren Mersin'de bulunan yazlığında kaldığını, bu nedenle Mersin ilinde kira geliri elde etmek için yatırım yaptığını, Mersin'de bulunan tek yatırımının dava konusu taşınmaz olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, davalının taşınmazı alırken bizzat işyerini ziyaret ettiğini, davacı ile sohbet ettiğini, davacının işyerini davalının alması halinde dükkânda kiracı olarak devam etmek istediğini belirttiğini, 19.02.2008 tarihli kira sözleşmesinin imzalandığını, davacının davalıya hiçbir şekilde dava konusu olan olaylardan bahsetmediğini, davalı aleyhine hiç bir delil bulunmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının çekişme konusu 2 numaralı bağımsız bölümünü 03.10.2007 tarihinde davalı ... ...'ye, ...'ın ise 19.02.2008 tarihinde diğer davalı ...'e satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazına gelince;

Bilindiği üzere, dava değeri harcı tamamlanan değer olup somut olayda dava 22.000,00 TL değer gösterilerek açılmış, bu değer üzerinden harç yatırılmış, ancak keşifte belirlenen değer üzerinden harç ikmali yapılmamıştır. Bu durumda dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden (AAÜT'nin 13. maddesi de nazara alınarak) nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, harçlandırılmayan değer üzerinden fazla nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

4. Öte yandan, tapu iptali ve tescil davaları kural olarak tapu sicilinde adına tescil işlemi gerçekleştirilmiş kişi ya da kişiler aleyhine açılır. Bu durum, tapunun iptaline karar verilmesi halinde kararın infazının gerçekleştirilebilmesi bakımından zorunlu olup duruma göre ilgili köy, belediye veya orman yönetimi ya da Hazineye husumet yöneltilmesi de gerekebilir. Yine, kayıt malikinin ölmesi durumunda husumetin mirasçılarına yöneltilmesi zorunludur. Hasım ya da hasımların kim olacağı somut olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.

Somut olaya gelince; inançlı işlem hukuki nedenine dayalı olarak açılan eldeki davada, davacı davasını dava konusu taşınmazını inançlı işlem ile devrettiğini ileri sürdüğü ara malik ... ile durumu bildiğinden ve iyiniyetli olmadığından bahisle son kayıt maliki Mustafa'ya yöneltmiş olup davacının iddiasını ispat edebilmesi açısından tazminat talebi olmasa dahi davasını kayıt maliki yanında ara malike de yöneltmesi mümkündür. Bu durum talebin özünden doğan biçimsel bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Davalılar arasındaki el ve iş birliğinin belirlenmesi, davalı kayıt maliki ya da kayıt maliki olmuş ara malikler arasındaki ilişkinin gerçek mahiyetinin açıklığa kavuşturulması açısından ara maliklere de husumet yöneltilmesinin olayın daha iyi aydınlatılması ve ispatı ile yargılama giderlerinden sorumluluk bakımından gerekli olup davalı ara malik yönünden pasif husumet yokluğundan ret kararı verilmesi isabetsiz olmakla birlikte; Mahkemece husumet yokluğu nedeniyle bir kısım davalılar yönünden ret kararı verilip husumet nedeniyle ret kararı verilen davalıların davanın açılmasına sebebiyet verdiğine değinilerek bu davalıların yargılama giderlerinden sorumlu tutulmakla hükümde çelişki yaratılması da doğru değildir. Ancak, bahsedilen hususlar temyiz nedeni yapılmadığından eleştirilmekle yetinilmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı ... vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının; hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "20.500,00 TL" ibaresinin çıkartılarak yerine "9.200,00 TL" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının yatırana iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

16.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.