Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2072 E. 2023/2665 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, vekalet verenin iradesine aykırı satış yapılıp yapılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekalet verenin menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle hareket etme yükümlülüğüne aykırı davranarak taşınmazı düşük bedelle sattığı ve davalıların kötü niyetli oldukları gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden kabulüne, davalı ... hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

Kararın davalılar ...- ... ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar ... ve ... vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 17.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... v.d. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, adına kayıtlı 118 ada 5 parsel sayılı taşınmazı, kendisi adına satması ve bedelini kendisine ödemesi için, davalı ...'ı ... 3.Noterliğinin 28.02.2018 tarihli ve 01650 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, davalı ...'ın eskiden beri tanıdığı ve bildiği bir arkadaşı olup müteahhitlik işiyle iştigal ettiğini ve taşınmaz alım satım işleri yaptığını, davalı tarafın sürekli bir biçimde davacının yanına gelerek adına kayıtlı taşınmazı satması için aracılık yapmak istediğini, taşınmazı 500.000 TL ile 550.000 TL arasında rahatlıkla satabileceğini, bu konuda müşteri çevresinin olduğunu defaatle ifade ettiğini ve kendisi adına satış vekaleti çıkarılması hususunda davacıyı ikna ettiğini, satış vekaleti alınır alınmaz, hemen aynı gün davacının haberi ve bilgisi olmadan vekil olarak satış yetkisi vermiş olduğu davalı ... tarafından 28.02.2018 tarihinde, ... isimli şahsa tapuda 27.000,00 TL bedelle satıldığını, tapuda da ...’yı vekaleten diğer davalı ...'in temsil ettiğini, ... bu satış sebebiyle kendisine bu zamana kadar ne davalı ...’dan ne alıcı ...’dan ne de diğer davalı ...’den hiçbir ödeme yapılmadığını, davacının yapmış olduğu harici araştırmalarda davalı ..., ... ve ...'nın öncesinden de birbirlerini tanımakta olduğunun tespit edildiğini, hepsinin danışıklı olarak birlikte hareket ederek davacıyı zarara uğrattıklarını, ...'nın 03/01/2019 tarihinde vefat ettiğini, geride mirasçıları olarak eşi ..., çocukları ... ile ...’nın kaldığını, vefat eden alıcı ...’nın mirasçılarının da ... bu olayı yakından bildiklerini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın satış tarihi olan 28.02.2018 tarihindeki gerçek değerinin tespit edilerek satış tarihinden itibaren faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalılar ... - ... ve ..., murisleri ...'nın dava konusu taşınmazı diğer davalı ...'dan satış bedellerini ödemek suretiyle satın aldığını, davacının iddiasının aksine sadece dava konusu gayrimenkulün satılması ve satış bedelinin alınmasına özel olarak vekalet verildiğini, bu durumun da davacının gayrimenkulün satışından haberdar olduğunu gösterdiğini, davacı ve diğer davalıların anlaşarak kötü niyetli dava açtıklarını, davaya konu taşınmazın eski kayıtları incelendiğinde Basri Adanur'un 24.05.2017 tarihinde ...'a sattığının ve ...'ın ise, 23.10.2017 tarihinde davacı ...'e sattığının tespit edildiğini, ayrıca davalı ...'ın 23.10.2017 tarihinde birçok gayrimenkulünü davacının üzerine devrettiğinin tespit edildiğini, tapu kayıtlarındaki devirlerden davalı ...'ın bir sebepten dolayı tüm mal varlıklarını davacıya emin sıfatı ile devrettiğinin anlaşıldığını, bu vakıaların dava konusu gayrimenkulün gerçekte davalı ...'a ait olduğunu gösterdiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

2.Davalı ..., davalı ...'ın müteahhitlik yaptığını, borca batık olduğunu, bir gün kendisini arayarak bir taşınmaz bulduğunu, mal sahibini uygun bir bedelle satması için ikna ettiğini, mal sahibi vazgeçmeden bu taşınmazı elden çıkarması gerektiğini, sonradan gerçek satış yapınca hem mal sahibinin parasını vereceğini hem de kendi emlak komisyonunu alacağını söylediğini, ...'ın borca batık olduğu için taşınmazı kendi üstüne alamadığını, bu yüzden güvenilir birinin üstüne devretmesi gerektiğini belirttiğini, memur olduğu için kendi üstüne almak istemediğini, bunun üzerine uzaktan akrabası olan ...'ya olayları anlattığını, arsayı geçici olarak onun üzerine alması konusunda ... ve ...'nın anlaştıklarını, ...’ın da mal sahibiyle satış bedeli konusunda anlaştığını, taşınmazı sattıklarında mal sahibinin de parasını vereceklerini beyan ettiğini, buradaki amacının mal sahibinin vazgeçmesini ve vekaleti iptal etmesini engellemek olduğunu belirttiğini, bunun üzerine arkadaşı ...'dan vekalet alıp satış işlemini gerçekleştirdiğini, sonrasında ... gerçek satış yaparak mal sahibinin parasını da vereceği, hazırda alıcı olduğu için ve işlemler birkaç gün içinde gerçekleşeceği için bu durumu kabul ettiklerini, ancak ekonomik durumun bozulması ve banka faizlerinin artması üzerine ...’ın taşınmazı belli bir süre satamadığını, işleri de ters gidince taşınmazın ...’nın üzerinde kaldığını, daha sonradan ...'nın üzerinden bu arsayı "sahibinden com.a" ilana koyduklarını, sonrasında ...'nın ani ölümü ile işlerin düşündükleri gibi gitmediğini, söz konusu taşınmazın ...'ya ait olmadığını, kendisine emaneten verilmiş bir taşınmaz olduğunu beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile satış bedeli olarak ödendiği iddia edilen bedel ile gerçek bedel arasında fahiş fark olduğu, davalı ...'in davalı ... ile ... arasında inançlı işlem olduğunu davacının ise ... ile ... arasında ... birliği olduğunu iddia ettiği, vekaletnamenin kötüye kullanıldığı iddiasının her türlü delil ile ispat edilebileceği, dosya kapsamında dinlenen tüm tanık beyanlarının istikrarlı ve tutarlı olduğu, tüm tanıkların beyanlarında dava konusu taşınmazın ...'ya emaneten devredildiği yönünde beyanda bulunduğu, ...'ya ait hesap özetlerinin incelenmesinde ... ile davalı ... arasında güven ilişkisine dayalı para transferleri olduğu, ... tarafından ... ve eşinin hesabına arsa bedelleri açıklaması ile gönderilen EFT'ler akabinde ... ve eşinin ... hesabına "borç iade" açıklaması ile para gönderdiği, ... ile ... arasındaki para transferleri ile tanık beyanlarının uyumlu olduğu, davalı ... ve ...'ın tanık beyanlarına göre ... birliği içerisinde olduğu, bu sebeple davalılar ..., ... ve ... ile birlikte yargılama giderlerine katlanması gerektiği, davalı ...'in muris ...'ya vekaleten dava konusu taşınmazı satın aldığı, dava konusu satış işleminde tamamen ... adına ve hesabına hareket ettiği, bizzat kendisinin olay ile bir ilgisinin bulunmadığı gerekçeleri ile davanın tapu iptal tescil talebi yönünden kabulüne, davalı ... hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ...- ... ve ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın kendi içinde çeliştiğini, delillerin yeterince araştırılmadığını, davacı ile vekalet akdini kötüye kullandığı iddia edilen diğer davalı arasındaki ilişkinin araştırılmadığını, müvekkillerinin murisinin, dava konusu gayrimenkulü satın aldığını ve satış bedelinin ödendiğini, vekalet aktini kötüye kullananın asıl davacı olduğunu, davacı ile diğer davalı ... arasında menfaat ve çıkar birlikteliği olduğunu, dava konusu gayrimenkulün davacıya ait olmayıp davalı ve gayrimenkulü müvekkillerinin murisine satan ...'a ait olduğunu, davalı ...'ın dava konusu taşınmaz ile birlikte başka taşınmazları da devrettiğini, tapu kayıtlarındaki devirlerin; davalı ...'in bir sebepten dolayı tüm mal varlığını davacıya devrettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamına göre davalıların taşınmaz hakkındaki eylemleri neticesinde davacının iradesine aykırı olacak şekilde davacının zararlandırıldığı anlaşıldığından, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ...- ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

TBK'da sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK'nın 504/1). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda ... ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar ... ve ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 38.546,94 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.