"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 04/04/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava konusu 133 ada 59 parsel sayılı taşınmazın, maliki olan dava dışı ...’ın borçları nedeniyle icra kanalıyla 17.05.2012 tarihinde yapılan ihale ile kendisine satıldığını, ancak tapuda tescil işlemleri yapılmadan 29.03.2016 tarihinde ...’ın taşınmazdaki payını davalı ...’e devrettiğini, temlikin bedelsiz ve muvazaalı olarak yapıldığını, devrin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazı 100.000,00 TL bedel ödeyerek satın aldığını, taşınmaz üzerinde davacı lehine bir beyan ya da şerh olmadığını, taşınmaz üzerinde olması gereken hacizlerin kaldırılmasının kendi sorumluluğunda olmadığını, taşınmazı ...’dan değil dava dışı ...’den satın aldığını, iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, taşınmazın 2012 yılında cebri icra ile satıldığını bilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08/06/2021 tarihli ve 2020/382 E., 2021/476 K. sayılı kararıyla; dava konusu payın ihale ile davacıya geçtiği, davalının da iyiniyetli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15/12/2021 tarihli ve 2021/1321 E., 2021/1608 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazdaki 1/2 payın mülkiyetinin 17.05.2012 tarihinde yapılan ihale ile davacıya geçtiği, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarından da davalının yolsuz tescile neden olan işlem ve eyleme iştirakinin bulunduğu, davalının durumu bilen kişi konumunda olduğu, iyiniyetli kabul edilemeyeceği ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 31/05/2022 tarihli ve 2022/518 E., 2022/4356 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olayda, mahkemece davalı tanıkları ... ve ...’ın beyanlarına itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacı ...’ın davayı kazanmasında menfaati bulunan önceki dava dışı malikler ... ve ...’ın beyanlarından başka, dosya kapsamında davalının kötü niyetini ispat edecek bir delil bulunmadığından anılan tanıkların beyanlarına itibar ederek hüküm kurulması isabetsizdir.
3.3.3. Hal böyle olunca, davacı tarafça TMK’nın 6. ve 6100 sayılı Kanun'un 190. maddeleri uyarınca usulünce ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken (III.) ve (IV/3.)no.lu paragraflarda belirtildiği şekilde karar verilmesi doğru değildir.'' gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılmış, İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 29/11/2022 tarihli ve 2022/618 E., 2022/667 K.. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı ile dava dışı malik ...'ın aynı ilçede ikamet ettiklerini, satış işlemi öncesinde arkadaş olduklarını, davalı aleyhine dava açılabileceğini öngören önceki malik ...'ın kötü olacaklarını bile bile aynı ilçede oturduğu arkadaşı davalıya taşınmazı muvazaasız olarak gerçekten devretmesinin hayatın olağan akışın aykırı olduğunu, devirlerin muvazaalı olduğunu, davalının ödeme yaptığına dair bir ödeme belgesi sunamadığını, cebri satış yapılan taşınmaz üzerindeki haczi icra dosyasını incelemeksizin fek eden icra memurunun hukuka aykırı kararının ise dava bakımından önemli olduğunu, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. TMK'nın;
705. maddesi şöyledir:
"Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.
Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.",
1022/1. maddesi şöyledir:
"Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”,
1023. maddesi şöyledir:
"Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.",
1024/2. maddesi şöyledir:
"Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.",
1025. maddesi şöyledir:
"Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir.
İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır."
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
2. 6100 sayılı Kanun'un 190/1. maddesi şöyledir:
"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir",
TMK'nın 6. maddesi ise şöyledir:
"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. "
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Aşağıda yazılı 1.994,41 TL fazla yatırılan onama harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.