"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1565 E., 2022/773 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Batman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 1998/325 E., 2019/873 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 02.07.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacı Hazine vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... ve dahili davalı ... vekili Avukat ... geldi, diğer davalılar gelmedi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı Hazine vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde; ... köyü 66, 97, 130 ve 216 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tescil edilmesi gereken yerlerden olduğunu, zira dava konusu taşınmazların mütegayip eşhastan Hazineye intikal eden yerlerden bulunduğunu, kadastro tespitinin yasaya aykırı olarak davalılar adına yapıldığını, dava konusu yerin tespitinin tapu kaydına istinaden yapılmışsa da tapu kayıtlarının dava konusu yere uymadığını, bu nitelikte taşınmazların Hazineye intikali gerektiğini belirterek çekişmeli taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile ... adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Süleyman Bayam 18.06.2013 tarihli müdahale dilekçesi ile; çekişmeli 130 parsel sayılı taşınmaz hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tapu iptali ve adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekilleri aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkillerinin tapuya güvenerek çekişmeli taşınmazları edindiklerini, davalıların taşınmazları satın alırken tapu kayıtlarında nizaya ilişkin herhangi bir tedbir ve şerh olmadığını, açılan davayı kabul etmediklerini, ayrıca zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazları olduğunu, davalıların taşınmazı sicile güvenerek devralan iyi niyetli üçüncü kişiler olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazların mütegayipten intikal eden yerlerden olmadığı ve tespite esas tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı, yine kayıt malikleri ve taşınmazı onlardan devralan kimselerin zilyetliğinde olduğu, taşınmazların kayden intikal ettiği, davalıların iyiniyetli oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmayıp eksik incelemeye dayandığını, kadastro tespiti yapılırken tespite dayanak tutulan kayıtların mevki, hudut ve yer-yön bilgileri bakımından dava konusu taşınmazların hiçbirine uymamasına rağmen harita mühendisi bilirkişi raporunda tapu kayıtlarının taşınmazlara uyduğunun değerlendirildiğini ve buna yönelik itirazlanın göz ardı edildiğini, dava konusu 130, 216, 97 ve 66 nolu parsellerin evveliyatının Ermenilerden kalan yerlerden olduğundan bu taşınmazların zilyetlikle veya başka bir şekilde kazanılmasının hukuken mümkün olmadığını, dosya kapsamında yapılan keşiflerde dinlenen Mahalli bilirkişilerin dava konusu yerin eskiden Ermenilerden kaldığını, kendilerinin daha sonra Batman'ın ... ilçesinden gelip bu köye yerleştiklerini, dayanak kayıtlarda belirtilen bir kısım isimlerin Ermenice olduğu ve komşu parşellerin Ermenilere ait yerler olduğunu açıkça beyan ettiklerini, komşu parselleri Ermenilere ait olan ve hudut ve mevki isimleri bile Ermenice olan bu kayıtların konu olduğu dava konusu taşınmazların özel mülkiyete konu olmasının hukuken mümkün olmadığını beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece yapılan tapu kayıt uygulaması yetersiz olsa dahi komşu parsellere ait hükmen tescil kararlarının gerekçelerinden ve kadastro tutanağı örneklerinden komşu parsellere uygulanan tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazın yönünü revizyon gören kayıtların kök maliki ...'yı okuduğu, revizyon gören kayıtlar gayrisabit hudutlu olsa dahi miktar fazlası yönünden tespitin paylı (müşterek) olarak yapıldığı ve tespit tarihi olan 1953 yılı itibariyle 5602 sayılı Tapulama Kanunu'nda zilyetlikten iktisap edilebilecek taşınmazların toplam miktarı hususunda bir sınırlama bulunmadığı ve miktar fazlası yönünden zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu, toplulaştırma ve imar uygulaması sonucunda taşınmazları kayden devralan maliklerin iyi niyetlerine üstünlük tanınması gerektiği, davacının mütegayip iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle başvurunun esastan reddine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; kadastro tespiti yapılırken tespite dayanak tutulan kayıtlar mevki, hudut ve yer- yön bilgileri bakımından dava konusu taşınmazların hiçbirine uymamasına rağmen harita mühendisi bilirkişi raporunda tapu kayıtlarının taşınmazlara uyduğu yönünde kanaat sunulduğu ve buna yönelik itirazların göz ardı edildiği, kayıtlarda belirtilen hudutlar ve mevkilerin çoğunun mahalli bilirkişiler tarafından bilinemediği, dinlenen mahalli bilirkişilerin yaş itibariyle kadastro tespiti öncesini bilebilecek durumda olmadığı, dayanak tapu kayıtları dava konusu taşınmazlara uymadığı halde yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm tesis edildiği, çekişmeli taşınmazların mütegayip eşhastan kaldığı, ancak bu hususun da yeterince araştırılmadığı, dava konusu taşınmazların evveliyatı Ermenilerden kalan yerlerden olduğundan bu taşınmazların zilyetlikle veya başka bir şekilde kazanılması hukuken mümkün olmadığı, öte yandan taşınmazı kayden devralan 3. kişilerin iyiniyetli olup olmadığı hususunda da yöntemince tahkikat yapılmadığı, dava konusu taşınmazların davalı olduğu hususunun ilk malikler tarafından gizlenerek satış yapılmasının taşınmazın bulunduğu yerdeki geniş akrabalık ilişkileri ve kültürel yapısı dikkate alındığında mümkün olmadığı, dava konusu taşınmazları dava açıldıktan sonra satın alınmış olmaları ve satın alma tarihlerinde tapu kayıtlarında şerh bulunmaması gerekçesi ile satın alanların iyi niyetli olup olmadıkları yönünde herhangi bir araştırma yapılmadan sonradan satın alanların iyi niyetli üçüncü kişi olarak kabul edilmesi suretiyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, zilyetlik hususunda kadastro tespit gününden önceki duruma ilişkin yeterli inceleme yapılmadığı, kadastro tespitinden önce dava konusu taşınmazın kimler tarafından kullanıldığı, belirtilen tarihlerde tarımsal amaçlı kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmediği, bilirkişi raporlarında hava fotoğraflarından yararlanılmadığı, tespit edilen harca esas değerin çok yüksek olduğu, taşınmazların dava tarihindeki vasfı ve değerinin esas alınması gerektiği, kararda birden fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğu, birden fazla dahili davalı ve davalı vekil ile temsil olunmuşsa da Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınarak tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği hususlarına değinerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14'üncü, 20'ncive 21'inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1'nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Kadastro sırasında; Batman ili, Merkez ilçesi, ... (...) köyü çalışma alanında bulunan 130 parsel sayılı 70.200 metrekare, 66 parsel sayılı 141.200 metrekare, 216 parsel sayılı 142.000 metrekare, 97 parsel sayılı 140.800 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların ayrı ayrı tapu kayıtları ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/8 hissesi ... oğlu ..., 1/8 hissesi ... oğlu ... mirasçıları, 2/8 hissesi ... oğlu ... mirasçıları, 2/8 hissesinin ... oğlu ... mirasçıları, 2/8 hissesinin ... oğlu ... mirasçıları adlarına 22.07.1953 tarihinde tespit edilmiştir. Yapılan tespite karşı Hazine temsilcisi tarafından itiraz edilmesi üzerine Tapulama Komisyonunun 08.12.1965 tarihli kararları ile taşınmazların tespitine ilişkin evrakın Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Batman Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 10.12.1968 tarihli kararlar ile itiraz eden memurun Hazineyi temsile yetkili olmadığı gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Temyiz üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi tarafından 26.1.1976 tarihli kararlar ile Tapulama Komisyonunun kanuna uygun şekilde teşekkül etmemiş olması sebebiyle dosyaların Tapulama Müdürlüklerine geri çevrilmesi gereği ile bahsi geçen kararların bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 21.09.1971 tarihli kararlar ile dosyaların Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmiştir. Kadastro Komisyonu iade kararına binaen 11.08.1995 tarihli kararları ile tespitin isabetli olduğundan bahisle Hazine itirazının reddine, taşınmazların tespit gibi tescillerine karar vermiş, bu kararlara karşı Hazine tarafından tebligattan itibaren süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde komisyon kararının Hazine menfaatine aykırı olduğu iddiasıyla davalar açılmıştır. Kadastro Mahkemesi tarafından yapılan yargılamalar sonucunda 3402 sayılı Yasa'nın 28/2 nci fıkrasına göre ihtaratlı tebligata rağmen dava sebep ve sonuçlarını bildirmeyen ve ilk celseye katılmayan Hazinenin davalarının 12.12.1995 tarihinde açılmamış sayılmasına, çekişmeli taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş, karar 22.01.1996 günü kesinleşmiştir.
2. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçeler ile davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara ait olmadığını, taşınmazların mütegayipten intikal ettiğini, bu nitelikte yerlerin Hazine adına tescilinin gerektiğini ve zilyetlik yoluyla devşirilmesinin de mümkün bulunmadığını iddia ederek tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur. O halde uyuşmazlığın çözümü için tespite esas kayıtların taşınmazlara aidiyeti hususunun öncelikle çözümlenmesi gerekmektedir. Kural olarak öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre tarafların dayandığı kayıtların lehe olduğu kadar aleyhe de delil olabileceği kuşkusuzdur. Bu nedenle taşınmazın kadastro tespitine esas kayıtların mahallinde yöntemince uygulanması ve taşınmazlara aidiyetinin belirlenmesi, ayrıca hudutları itibariyle mütegayip eşhas isimleri okuyan kayıtların her iki taraf lehine de delil teşkil edeceğinin göz önünde bulundurulması, kayıtların ''tarikiam'', ''pınar'', ''kıraç'' gibi sınırları nedeniyle gayrisabit hudutlu oldukları ve ancak miktarları itibariyle geçerli bulundukları hususunun değerlendirilmesi, kayıt uygulaması yapılırken komşu parsellerin tespitine esas tapu kayıtları ve dayanak belgeleri ile hüküm dosyalarından istifade edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Öte yandan, davacı Hazinenin emvali metruke iddiası yönünden ise yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları ile bağlı kalınmaması, özellikle çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin bir bölümünün emvali metrukeden intikalen Hazine adına tespit edildiği anlaşılmakla komşu parsellerin tespitine esas tapu kayıtları ve dayanak belgeleri ile hüküm dosyalarında çekişmeli taşınmazların yönünün ne okunduğu üzerinde durulması gerekmektedir. Ne var ki Mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamış, tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilerek iktisap sebepleri ve tedavül durumları eksiksiz belirlenmemiş, kayıt uygulaması sırasında komşu parsellerin tutanakları ve var ise tespite esas kayıtlardan istifade edilmemiş, Hazinenin mütegayyip iddiası yönünden mahallinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile yetinilmiş, komşu parsellerin dayanağı kayıtların çekişmeli taşınmazın yönünü ne okuduğu üzerinde durulmamış; ayrıca tapu kayıt miktar fazlaları yönünden davalılar yararına zilyetlikle kazanım koşulları oluştuğu kabul edilmiş ise de tespit edilmesi halinde mütegayyipten intikal eden kayıt fazlalarının zilyetlikle kazanılamayacağı yönü üzerinde durulmamıştır.
3. Hal böyle olunca, mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle çekişmeli taşınmaza revizyon gören kayıtların tesisinden itibaren tüm tedavülleri (kök kayda kadar, iktisap sebepleri ve tedavülleri birbirini takip edecek şekilde), komşu taşınmazların tespitine esas tapu kayıtları ve dayanak belgeleri ile varsa haritaları tesislerinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte, hüküm dosyalarını da içerecek şekilde dosya arasına getirtilmeli, bundan sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek en az üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
4. Keşif sırasında taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtları, tesisinden itibaren tüm tedavülleri, mevkii ve sınırları açıkça okunup kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilerce zeminde gösterilmeli, önceki keşiflerde yapılan kayıt uygulaması da irdelenerek yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmeli, yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalıdır. Kayıtlara kapsam tayin edilirken sabit kabul edilebilecek yönlerden başlanarak hudutları itibariyle gayrisabit sınırlı kayıtların miktarıyla geçerli olduğu gözetilmeli, yerel bilirkişi ve tanıkların hudut yerlerine ilişkin sözleri komşu parsellere ilişkin kayıtlar ile denetlenmelidir. Fen bilirkişisinden yapılan kayıt uygulamasını ve keşfi denetlemeye imkan tanıyan krokili rapor alınmalı, raporda çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin var ise dayanağı kayıtların taşınmazın yönünü ne okuduğu hususunun kroki üzerinde gösterilmesi istenmelidir. Bundan sonra yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazların kim tarafından ne şekilde kullanıldığı, bilinen ilk zilyetlerin kim olduğu, taşınmazların öncesinin kaçak ve yitik kişilerden kalıp kalmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıkların mütegayip iddiası yönünden alınan beyanları komşu parsellerin dayanağı kayıtlar ile denetlenmeli, komşu parsellere revizyon gören kayıtların yahut taşınmazların hükmen tescil dosyasında toplanan delillerin çekişmeli taşınmazların yönünü ne okuduğu üzerinde durulmalıdır. Taşınmazların kayıtların kapsamı dışında kaldığının anlaşılması halinde öncesi itibariyle mütegayyip eşhastan kanun gereği Hazineye intikal eden taşınmazların süresi ne olursa olsun zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı yine bu nitelikte kayıt miktar fazlasının da zilyetlikle kazanılmayacağı dikkate alınmalıdır. Taşınmazların öncesinin bu nitelikte olmayıp zilyetlikle kazanılacak yerlerden olduğunun anlaşılması halinde, şayet kayıtlar taşınmaza uymuyorsa taşınmazların tamamı yönünden, kayıtlar miktarları itibariyle taşınmazları kapsıyor ise bu halde kayıt fazlası miktar yönünden eklemeli olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davalılar ve bayileri lehine gerçekleşip gerçekleşmediği yerel bilirkişi ve tanıklara sorularak saptanmalı, yolsuz şekilde yapılan tescilden sonra kayden taşınmazı devralan davalıların iyiniyetli sayılıp sayılamayacağı hususu da gözetilip iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönde bir tahkikat yapılmadan eksik inceleme ve araştırma sonucunda verilen karar isabetli olmadığından bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davacı Hazine vekili için 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.