Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2233 E. 2023/5861 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, direnme kararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı, ilk alıcı ile işbirliği içerisinde hareket ettiği ve son kayıt malikinin iyiniyetli olmadığı değerlendirilerek direnme kararı kısmen düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/551 E., 2023/155 K.

HÜKÜM : Direnme/ Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; karar, Dairece ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması üzerine, İlk Derece Mahkemesince bozma kararına direnilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, dava konusu 1 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanlarından veraseten intikal ettiğini, yurt dışında yaşamaları nedeniyle taşınmazla ilgili işlemleri yapması için anneleri olan davalı ...’i vekil tayin ettiklerini ancak annelerinin vekalet görevini kötüye kullanarak paylarını davalı ...’ya, onun da davalı ...’e devrettiğini, satıştan haberleri olmadığı gibi kendilerine bedel ödemesi de yapılmadığını, temlik bedellerinin düşük olduğunu, davalı ...’nın taşınmazı alacak ekonomik gücü bulunmadığını, davalılar ...ve ...’nın yakın arkadaş olduklarını, kira bedeli ödenmemesi üzerine yaptıkları araştırma sonucu taşınmazın devrini öğrendiklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile tüm takyidatlar kaldırılarak payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmazsa bedelin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., zamanaşımının ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, devrin muvazaalı olmadığını, davacıların muhataplarının vekil Güller olması gerektiğini, taşınmaz için 40.000 Avro satış bedeli üzerinden anlaştıklarını, yaptıkları protokol uyarınca temlikten önce 7.500 Avro’nun ödendiğini, kalan 32.500 Avro’nun ise davacı ...’ın banka hesabına yatırıldığını, sonrasında da taşınmazı bedeli karşılığında davalı ...’e temlik ettiğini, taşınmazın bulunduğu bölgede imar revizyon çalışması yapılması nedeniyle değeri arttığı için eldeki davanın açıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ..., taşınmazı 145.000 TL bedel ödeyerek ...’dan satın aldığını, ... ile Güller arasındaki ilişkiyi bilecek durumda olmadığını, iyi niyetli bulunduğunu, 2011 yılına kadar dava konusu taşınmazda kerestecilik yaptığını belirterek davanın reddini istemiştir.

3. Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI/BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.12.2017 tarih, 2015/71 Esas, 2017/966 Karar sayılı kararı ile; vekilin taşınmazı temlik ettiği kişiyi tanıdığı gibi son malikin de ara malikle arkadaş olduğu ve devir bedellerinin çok düşük bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 02.07.2020 tarihli 2018/966 Esas ve 2020/698 Karar sayılı kararı ile; taşınmazı ilk edinen davalı ...'nın iyiniyetli olmadığı, 935.581,00 TL'lik bir taşınmazın 36.000,00 TL'ye alınmış olmasının alıcının kötüniyetli olduğunun göstergesi olduğu, davalı ... ile diğer davalı ...'nın yakın ilişki içerisinde olduklarını doğrular nitelikte olduğu, davalı tanıklarından Hakan’ın davalı ... ile davalı ...’i akraba olarak bildiğini beyan ettiği, tanık beyanlarından son malik ...ve ...'nın arkadaş olduklarının anlaşıldığı, davacı tanığı Yakup’un beyanında davalı ...’in toptancılar sitesinde marangozluk yaptığını diğer davalı ...'nın ise kamyonculuk yaptığını, ...ile ...'nın arkadaş olduğunu ve birlikte iş yaptıklarını, Kadir'in marangozluk ürünlerinin nakliyesini davalı ...'nın yaptığını beyan ettiği, bilirkişi raporunda hesaplanan 1.053.888,00 TL'lik taşınmazın 129.257,00 TL'ye alınmış olmasının kendi başına alıcının kötüniyetli olduğunun göstergesi olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ...ve ... temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairenin 05.04.2022 tarih, 2022/1911 E., 2022/2803 K. sayılı kararı ile "...Somut olayda, davacılardan Musa, Vedat, ..., Sezer ve Şener’in 3/20'şer paylarının 31.10.2008 tarihinde, davacı ...’ın 3/20 payının ise 07.04.2009 tarihinde temlik edildiği, eldeki davanın ise 16.02.2015 tarihinde açıldığı, vekilin kendisine ait ¼ payı da davalı ...’ya temlik ettiği, davacıların vekilin hileye düşürüldüğüne dair bir iddiaları bulunmadığı gibi dosya kapsamında da vekalet görevinin kötüye kullanıldığına ilişkin bedel dışında bir delil bulunmadığı, bedel düşüklüğünün tek başına davayı ispata yeterli olmadığı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, ispat yükü üzerinde olan davacılar tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacıların vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayandıkları, bu yönüyle vekilin hileye düşürülmesi iddiasının ileri sürülmesinin davanın kabulü için gerekli olmadığı, davacı tarafça taşınmaz bedeli dışında davalıların sosyal ekonomik durum araştırması ve tanık deliline de dayanıldığı, her iki temlik işleminde de gerçek değer ile akitte gösterilen değer arasında fahiş fark bulunduğu, akitte gösterilen bedelin ödendiğinin de kuşkuya yer vermeyecek şekilde kanıtlanamadığı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalılar ...ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar ...ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; vekalet ile iş gören davalı ... aynı zamanda satışa konu taşınmazda paydaş ve davacıların anneleri olması nedeniyle davacıları ve doğal olarak kendisini zararlandırma kastı ile hareket etmeyeceğini, bu duruma ilişkin herhangi bir iddiada da bulunulmadığını, ayrıca ilk satışta taraflar arasında hazırlanan protokol ve iki gün sonra davacılardan ... hesabına gönderilen 32.500 Avro’nun satışın gerçek ve güncel değerinde yapıldığını ispata yeterli olduğunu, dinlenen tanıkların da bu durumu doğruladığını, belgelerin ve özellikle paranın gönderildiği dekontun sonradan düzenlenmesinin mümkün olmadığını, devrin gecikmesinin davacılardan birinin Alman vatandaşı olmasından kaynaklandığını, bu durumun çözülmesinden sonra da temlikin gerçekleştirildiğini, vekaletname tarihleri ile protokol ve dekont tarihi birlikte incelendiğinde alınan paranın satış bedeli olduğunun anlaşıldığını, vekalet görevinin kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığını, bilirkişi raporları ile belirlenen kıymetin, bilimsellikten ve şehrin gerçeklerinden uzak olduğunu, zaman içerisinde meydana gelen imar değişiklerinin ve taşınmazın bu süreçte değerlendiğinin göz ardı edildiğini, emsal alınan taşınmazların dava konusu taşınmaza emsal olamayacak derecede uzak ve ilgisiz bölgelerde bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 inci ve 373/5 inci maddeleri,

6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 504/1 inci ve 506 ncı maddeleri,

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 2 nci, 3 üncü ve 1023 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince; Dairemizce yeniden yapılan inceleme sonucunda; davalı vekili ...'ın vekâlet görevini kötüye kullandığı, ilk el konumundaki ... ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği, son kayıt maliki ...'in TMK'nın 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, direnme kararının yerinde olduğu anlaşılmakta olup, davalılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3.Ancak, İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın tapu kaydında dava tarihi itibariyle takyidat bulunmadığı gözetilmeksizin hüküm tesis edilmesi doğru olmadığı gibi, dava konusu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının davayı açan davacıların 3/20’şer payı üzerinden iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken, davalı ...’ın temlik ettiği payı da kapsayacak şekilde taşınmazın tamamı üzerinden iptal ve tescile karar verilmesi doğru değildir.

4.Ne var ki, anılan bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle,

6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının 1. fıkrasının a bendi hükümden tamamen çıkarılarak yerine 1. fıkranın a bendi olarak “Davanın kabulü ile, davaya konu ... ili, Merkez ilçesi,...Mahallesi 1232 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının 15/20 payının iptali ile bu payın her bir davacı adına ayrı ayrı 3/20 oranında tesciline, bakiye payın davalı ... uhdesinde bırakılmasına” cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgililerine iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25/10/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi