"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 07.06.2021 tarihli 2019/2766 Esas 2021/4907 Karar sayılı kararı ile hükmün esastan bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde özetle; Pülümür ilçesi Merkez Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu mülkiyeti belediyeye ait 2 adet konutun 142 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde sehven Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, belediyeye ait tapu kaydını olduğunu iddia ederek dava konusu taşınmazın kısmen Hazine adına oluşan tapu kaydının iptali ve Belediye adına tesciline kararı verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; Hazineye ait tapulu taşınmazların zilyetlik ile kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Pülümür Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.09.2010 tarihli ve 2010/3 Esas 2010/27 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulüne, 142 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kadastrocu bilirkişisinin (A) harfi ile gösterdiği 2 adet taşınmazın bulunduğu 718,08 metre karelik alanın söz konusu tapu kaydından ifrazı ile ayrı bir parsel numarası verilerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 16.12.2011 tarihli ve 2011/ 1570 Esas 2011/8139 Karar sayılı kararı ile "Mahkemece davacı Belediyenin tutunduğu tapu kaydının dava konusu bölüme uyduğu, taşınmaz içerisindeki iki adet binanın bulunduğu bölümün Hazineye devredilen taşınmaz parçaları dışında kaldığı gerekçesi ile hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırmanın hüküm vermeye yeterli olmadığı, davacının tutunduğu 09.07.1976 tarihli ve 11 sayılı tapu kayıt uygulamasının yeterli olmadığı, tespite esas alınan Hazinenin malik olduğu 23.06.1983 tarih 29 sayılı tapu kaydının hiç uygulanmamış olduğu, ayrıca tapu kayıtlarının ilk geldisi olan hükmen oluşan 13.06.1958 tarih 13 sayılı tapu kaydının açıkta pay kalmayacak şekilde tüm ... ve gittilerinin getirtilmediği, tespite aykırı sonuca varıldığı halde tespit bilirkişilerinin dinlenmediği ya da nedenleri hüküm yerinde gerekçesi gösterilerek açıklanmadığı, tapu kayıtlarının ilk oluşumdan itibaren tedavül kayıtlarının getirtilmesi, başka taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin sorulması, komşu taşınmazların tepit tutanakları varsa dayanak kayıtlarının getirtilip uygulanması taşınmaz yönünü ne okuduğunun belirlenmesi, bu sebeple mahalli bilirkişiler, tespit bilirkişiler ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılarak tarafların tutundukları tapu kayıtları ile ifraz krokilerinin yöntemince uygulanıp kapsamının belirlenmesi, taşınmazın hangi tarafın tutunduğu tapu kayıt kapsamında kaldığının belirlenmesi gerektiği..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.04.2015 tarihli ve 2012/10 Esas 2015/45 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, 142 ada 1 nolu parsele ait tapu kaydının 09/03/2015 tarihli fen bilirkişi tarafından düzenlenen krokide (B) harfi ile gösterilen 718,08 m2'lik kısmın iptaline, bu kısmın ifraz edilerek adanın son parsel numarası ile davacı ... Belediyesi adına tesciline karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.
E.Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.06.2018 tarihli ve 2015/20580 Esas 2018/3883 Karar sayılı kararı ile "Mahkemece, davaya konu taşınmazın davalıya ait tapu kaydı kapsamında kalmadığı gerekçesi ile karar verildiği ancak yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli olmadığı, davacının tutunduğu 09.07.1976 tarih ve 11 sıra nolu sicilden gelen tapu kayıtları ile ihdasen Hazine adına tescil edilen 23.06.1983 tarih ve 28 sıra numaralı tapu kayıtları tevhit edilerek; çekişmeli taşınmazın tespitine esas 23.06.1983 tarih ve 29 sıra numaralı Hazine tapusu oluştuğuna göre; davacı belediyenin 09.07.1976 tarih ve 11 sıra numaralı tapu kaydına dayalı bir ... bulunmadığının sabit olduğunu, çekişmeli taşınmaz başında yapılan 30.06.2014 tarihli keşif sonucu düzenlenen 14.11.2014 tarihli teknik bilirkişi raporu ile 06.03.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan 09.03.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda arasında Hazine adına kayıtlı 18.12.1967 tarih ve 8 sıra numaralı tapu kaydının; kapsamı ile, (B) ile gösterilen temyize konu 718.08 metrekarelik bölümün Hazineye ait tapu kaydı kapsamında kalmadığı belirtilerek raporlar arasında çelişki yaratıldığı halde, bu çelişkinin yöntemince giderilmediği eksik inceleme ile hüküm kurulduğu bu sebeple çekişmeli taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, öncelikle 13.06.1958 tarih 13 sayılı kök tapunun hudutları ile ve bu tapudan ifrazen oluşan ve keşifte uygulanan mülkiyeti Hazine’ye ait 18.12.1967 tarih 8 sıra ve mülkiyeti Belediye’ye ait aynı tarih 9 sıra numaralı tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı ve uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanması, 13.06.1958 tarihli ve 13 sıra numaralı kök kayıttan ifrazen oluşan tapu kayıtlarından hangisinin kapsamında kaldığının ifraz haritaları da gözetilerek belirlenmesi ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Pülümür Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.04.2019 tarihli ve 2018/81 Esas 2019/25 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, 142 ada 1 ada parsel sayılı taşınmazın 29.01.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 718,08 m² büyüklüğündeki kısmın davalı Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
G. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.
H. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 07.06.2021 tarihli ve 2019/2766 Esas 2021/4907 Karar sayılı ilamı ile "...Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümün davacı belediyeye ait tapu kaydı kapsamında kaldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı gibi bozma gereklerinin de yerine getirilmediği açıklanarak bozma ilamında belirtildiği şekilde yeniden keşif yapılarak tarafların tutunduğu 18.12.1967 tarih 8 ve 9 sıra numaralı tapu kayıtlarının yöntemince uygulanıp nizalı bölümün hangi kayıt kapsamında kaldığının belirlenmesi gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
I. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Pülümür Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.03.2022 tarihli ve 2021/144 Esas 2022/71 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamından davacı belediyenin 09.07.1976 tarih ve 11 sıra numaralı tapu kaydına dayalı bir ... bulunmadığı, 13.06.1958 tarihli 13 sayılı kök tapudan ifrazen oluşan mülkiyeti Hazine’ye ait 18.12.1967 tarih 8 sıra ve mülkiyeti belediyeye ait aynı tarih 9 sıra numaralı tapu kayıtlarının ise 13.06.1958 tarih 13 sayılı kök tapunun sınırları içerisinde kalmakla birlikte, dava konusu edilen kısma uymadığı, ifraz krokilerinin teknik açıdan yetersiz olması sebebiyle zemine uygulanamadıkları, bozma öncesi alınan haritacı teknik bilirkişi raporları irdelendiğinde raporlarda gösterilen alanların yukarıda anılan sınırlarının hangi verilerden hareketle tespit edildiğinin anlaşılamadığı, bu itibarla bozma öncesi raporlar yerine, bozma kararı sonrasında alınan, denetime elverişli 22/12/2021 havale tarihli haritacı teknik bilirkişi raporuna itibar edilmesi gerektiği gerekçesi ile ispat edilemeyen davanın davanın reddine karar verilmiştir.
İ. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... temyiz talebinde bulunmuştur.
J. Temyiz Nedenleri
Davacı ... temyiz dilekçesinde özetle, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı ve eksik olduğunu, rapora itiraz etmiş olmalarına rağmen itirazlarının giderilmediğini, Yargıtay bozma kararında belirtilen raporlar arasındaki çelişkinin giderilmeyip başka bir çelişki yaratıldığını, kök tapu kaydının 4.000 m2 olarak hükmen Belediye adına oluştuğunu, 2000 m2'lik kısmının Hazineye devredildiği, daha sonra Belediyeye kalan kısımdan 900 m2 yerin polis lojmanları, 700 m2'lik yerin adliye lojmanları için Hazineye satıldığını ancak, kalan 400 m2'lik kısmın belediye adına olduğunu, taşınmaz üzerindeki 2 katlı 4 daireden oluşan 2 adet binanın belediye tarafından 1973 yılında yapıldığını, binanın kiraya verilerek kullanıldığını, belediyenin hem bina yapması hem de Hazineye satmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve re'sen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
K. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesinde;
“A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.
Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428.maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna ve bozma kararına uygun olup davacı tarafın temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle
Davacı ... Başkanlığının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
28.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.