Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2376 E. 2024/5472 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, kök murislerinin mirasçısı olduklarını iddia ederek, belirli taşınmazlar üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ve kendi adlarına tescilini talep etmişlerdir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, dayandıkları tapu kaydının dava konusu taşınmazları kapsadığını veya davacı murislerinin bu taşınmazlar üzerinde zilyetliklerini ispatlayamamaları ve miras hakkını kanıtlayamamaları gözetilerek yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/369 E., 2022/1145 K..

HÜKÜM : Asıl ve Birleştirilen Dava Ret

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın; davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.03.2019 tarihli 2016/10918 Esas 2019/1409 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilleri tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 08.10.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat .... geldi. Davetiye tebliğine rağmen diğer davalılar gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların kök murisleri ..... oğlu .... mirasçılarından gelen K.sani 1303 tarih 163 nolu tapu kaydına ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak 1605, 1607 ve 1608 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında davacılar adlarına tescilini istemiştir.

Yargılama sırasında ... mirasçıları vekili; dava konusu taşınmazlara asli müdahillerin murisinin zilyet olduğunu, davacıların bir hakkı bulunmadığını belirterek çekişmeli taşınmazların asli müdahiller adına tapuya tescili ile davacıların davasının reddine karar verilmesini belirterek asli müdahillik talebinde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalılar Hazine vekili, ... vekili ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ayrı ayrı sundukları cevap dilekçelerinde ve yargılama sırasında, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 02.02.2016 tarihli 2010/187 Esas, 2016/104 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın kadastro tespiti sırasında Hazine adına tespit edildiği, 1969 yılında tespitinin kesinleştiği, tespitten önceki sebeplere dayalı olarak açılan davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay ( Kapatılan)16. Hukuk Dairesinin 05.03.2019 tarihli 2016/10918 Esas ve 2019/1409 Karar sayılı ilamı ile; "çekişmeli taşınmazların bulunduğu bölgede yapılan kadastro çalışmalarının 1962 yılında yapılıp kesinleştiği, çekişmeli 1605, 1607 ve 1608 parsel sayılı taşınmazların ifrazdan önce kök 1053 parsel numarasıyla idari yoldan 1969 yılında Hazine adına tescil edildiği, kadastro tespiti sonucu oluşmuş tapu kaydına karşı açılacak davalarda 10 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüş olup idari yoldan oluşan tapu kayıtlarına karşı açılacak davalar için hak düşürücü süre öngören yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, esasa girilerek inceleme yapılması gerektiği" belirterek karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asli müdahale talebinde bulunanların, murisi tarafından dava konusu taşınmazların ifraz edildiği kök 1416 parsel sayılı taşınmaza ilişkin talepte bulunmuş olduğu, talebin değerlendirildiği ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, söz konusu kararın kesinleştiği, asli müdahale talebinde bulunanların iddiasının mülkiyet hakkına dayalı bulunmadığı, asli müdahale talebinde bulunanların davasının daha önceden Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/431 Esas sayılı dava dosyası ile kesin hükme bağlanmış olduğu gerekçesi ile asli müdahale talebinin ara karar ile reddine karar verilmiş, davacı tarafın dayanak tapu kaydında hark, ayan ve vakıf olarak belirtilen sınırlarının gayri sabit sınır olduğu, mevcut durum itibariyle taşınmazın bu sınırlarını belirlemeye elverişli herhangi bir fiziki emare bulunmadığı, dinlenen tanık beyanlarından taşınmazın bu sınırlarının bulunduğu yerlere dair somut bilgi edinilemediği, dinlenen tüm tanık beyanlarının taşınmazı çevreleyen sınırlarını net olarak tespit etmek için yetersiz olduğu, dayanak tapu kaydında belirtilen taşınmazın dava konusu taşınmaz olduğunun veya bu taşınmazları kapsadığının duraksamaya yer vermeksizin net olarak tespit edilmesi gerektiği, ancak bu sonuca ulaşılamadığı, davacıların dayanak tapu kaydında taşınmazın miktarı 100 kile olduğu ve günümüzde bu büyüklüğün 1200 dönüme yani 1.200.000,00 m2'ye tekabül etmekte olduğu, dava konusu 1605 parsel sayılı taşınmazın 41.950,00 m2, 1607 parsel sayılı taşınmazın 7.750,00 m2, 1607 parsel sayılı taşınmazın ise 1.850,00 m2 olduğu, toplamda yaklaşık 50 dönüm olduğu dikkate alındığında taşınmazların yüz ölçümleri arasındaki büyük fark bulunduğu, yüz ölçümlerinin uyumsuz olduğu, davacı tanıklarından... ve ...'in beyanlarında ifade ettiği ve davacıların bir kısım murisleri tarafından geçmişte kullandıkları yer olarak ifade ettikleri şu an ....Eğitim ve Araştırma Hastanesinin bulunduğu yerden, taşınmazın kuzey kısmında bulunan Sırrın çayının bulunduğu yere kadar bulunan taşınmazın büyük kısmının 1606 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı, söz konusu taşınmazın ise kazandırıcı zamanaşımına dayalı zilyetliği nedeniyle dava dışı ... adına tescil edilmiş olduğu dikkate alındığında, davacı tanıklarının bu yöndeki beyanlarının hükme esas almaya yeter kuvvette olmadığı, asıl ve birleştirilen davacıların davasının sübut bulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilleri temyiz talebinde bulunmuştur.

E. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekilleri ayrı ayrı sundukları temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece mahalli bilirkişi dinlenmeden sadece davacı tanıkları dinlenerek karar verildiğini, bu yönde itiraz ettiklerini, yeniden keşif yapılmasını talep ettiklerini ancak Mahkemenin dikkate almadığını, tapu kayıt uygulaması için mahalli bilirkişi dinlenmesinin gerekli olduğunu, temin edilemeyen mahalli bilirkişi için yeniden tahkikat yapılması gerektiğini, komşu köylerden tahkikat yapılmadığını, keşfin eksik yapıldığını tapu kaydının sınırları, kapsadığı dar alanla ilgili sorulduğundan tanıkların cevap veremediklerini, tapu kaydının dava konusu taşınmazlara uyduğunu bilirkişi raporları ile ispat ettiklerini belirterek ve re'sen göz önünde bulundurulacak nedenlerle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

F. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16, 18, 20. maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713. maddeleri.

3. Değerlendirme

Şanlıurfa/.... ilçesi, .... Mahallesi çalışma alanında bulunan 1053 parsel sayılı 243.250,00 metrekare yüz ölçümlü taşınmaz taşlık arazi niteliğiyle 1969 yılında idari yoldan Hazine adına tescil edilmiş, 1985 yılında yapılan ifrazla 1416 parsel numarasıyla ve 144.875,00 metrekare yüz ölçümlü olarak ve aynı vasıfla yine Hazine adına tescil edilmiş, bilahare 1992 yılında mahkeme ilamına binaen yapılan ifraz sonucunda 1605, 1607 ve 1608 parsel sayılı 41.950.00, 7.750,00 ve 1.850,00 metrekare yüz ölçümlü olarak Hazine adına, 1606 parsel numarasıyla ve 93.325,00 metrekare yüz ölçümüyle dava dışı gerçek kişi adına tescil edilmiştir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacılar vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davadaki davacılardan, 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden birleştirilen davadaki davacılardan alınmasına,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.