Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2382 E. 2024/2904 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz üzerinde yirmi yılı aşkın süredir zilyetliğinin bulunduğu ve zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/698 E., 2022/1192 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Kısmen Ret/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Kısmen Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/319 E., 2022/104 K.

Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili, mümkün olmadığı takdirde mülkiyetin tespiti ve kamulaştırmasız el atma bedeli ile ecri misil isteğine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın tescil isteği yönünden reddine, mülkiyetin tespiti isteği yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili, davalı ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 108 ada 24 ve 83 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, bahsi geçen parsellere dahil olan taşınmaz bölümü üzerinden yol geçirildiğini, oysa dava konusu yerin 20 yılı aşkın süredir davacının zilyetliğinde olduğunu, kadastro sırasında dava konusu bölümünün tescil harici bırakıldığı ve ardından fiilen yol halini aldığını belirterek 108 ada 24 ve 83 parsel sayılı taşınmazların parçası olan ve kadastro çalışmalarında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün davacı adına tapuya tesciline, mümkün olmadığı takdirde davacı lehine mülkiyetin tespit edilmesine, yasal faizi ile birlikte taşınmazın kamulaştırmasız el atma bedeli ile ecrimisilin davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında kamulaştırmasız el atma ve ecrimisil talepleri tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiştir.

Davacı vekili yargılama sırasında taşınmazın fiilen yol halini alması nedeniyle tescil taleplerinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir.

II.CEVAP

1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davanın kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren on yıllık süre geçtikten sonra açıldığını, kadastro tutanaklarının 25.12.2007 tarihinde kesinleştiğini, zilyetlikle mülk edinmek için gerekli sürenin dolmadığını, davacının dava konusu taşınmazda kadastro çalışmaları sırasında zilyet olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın kadastro çalışması sonucu yapılan tescil işlemine yönelik olması sebebi ile Kadastro Mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın kanunda belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığını, davacının iddia ettiği zilyetliğin başlangıcı, süreci ve niteliğinin tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Bartın 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararıyla: davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle hükme esas bilirkişi raporunda (A) harfi ile yeri gösterilmiş olan 473,79 metrekare tespit dışı alan yönünden davacı tarafın tescil talebinin feragat nedeniyle reddine, terditli talep bakımından davanın kabulü ile çekişmeli taşınmaz bölümünün mülkiyetinin davacı tarafa ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı ... Müdürülüğü vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda her ne kadar dava konusu taşınmazların kadastro çalışmalarından geriye dönük 20 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız olarak davacı tarafından kullanıldığı, bu sebeple zilyetlikle iktisap edilen yerlerden olduğu belirtilse de bu durumun gerçeği yansıtmadığını, bilirkişi raporunun yanlı, bilimsel gerçeklikten uzak şekilde tanzim edilmiş olup bu haliyle hükme elverişli olmadığını, bilirkişi heyeti mahalli bilirkişilerin tanık beyanlarının hiç alınmamışçasına raporda hiçbir tanığın beyanına yer vermediğini ve gerçeğe aykırı bir tespitte bulunduğunu, ayrıca söz konusu davada da müvekkil Karayolları Genel Müdürlüğünün yasal hasım konumunda olduğunu, bu nedenle diğer yasal hasımlar gibi müvekkil idarenin de yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu olmaması gerekmekte olup aleyhlerine hükmedilen giderlerin ve vekalet ücretinin kaldırılması gerektiğini, bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahallinde icra edilen keşfe istinaden tanzim edilen fen bilirkişi raporundaki krokide yolun ve taşınmazların sağlı-sollu uzanma biçimi gösterilmediğini, ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın zemindeki mevcut halinin dava dilekçesinde iddia edilen vasfa uygun bir kullanımın olduğuna delil teşkil edecek herhangi bir veriden de bahsedilmediğini, Yargıtay’ın yerleşmiş ve süreklilik kazanan uygulamalarına göre paftasında yol olarak gösterilen bir yerin tapuya tesciline karar verilebilmesi için paftanın düzenlendiği ve terk edildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmiş olması gerektiğini, davacının söz konusu zilyetlikle mülk edinme iddiasının da aşamalarda ispatlanamadığını, ayrıca tescil ve mülkiyet tespit davalarında Hazine yasal hasım olması sebebiyle davanın kabulü ihtimalinde yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmaz iken davanın reddine kararı verilmesi halinde ise lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, Mahkemece kısmen red kararı verildiği halde red olunan kısım yönünden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, bu nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekilinin başvurusunun vekalet ücreti yönünden kısmen kabulü ile hükmün kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın kısmen kabulüne, bilirkişi raporunda (A) harfi ile yeri gösterilmiş olan 473,79 metrekare tespit dışı alan yönünden davacı tarafın tescil talebinin feragat nedeniyle reddine, terditli talep bakımından davanın kabulü ile çekişmeli taşınmaz bölümünün mülkiyetinin davacı tarafa ait olduğunun tespitine, davalılar yasal hasım olduğundan aleyhlerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, yargılama giderlerinin ise davacı üzerinde bırakılmasına hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahallinde icra edilen keşfe istinaden tanzim edilen fen bilirkişi raporundaki krokide yolun ve taşınmazların ayrıntılı biçimde gösterilmediğini, ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın zemindeki mevcut hali ve iddia edilen vasfa uygun bir kullanımın olup-olmadığına dair her hangi bir veriden bahsedilmediğini, Yargıtay'ın yerleşmiş ve süreklilik kazanan uygulamalarına göre paftasında yol olarak gösterilen bir yerin tapuya tesciline karar verilebilmesi için paftasının düzenlendiği ve terk edildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmiş olması şartının gerektiğini, davacının zilyetlikle mülk edinme iddiasını aşamalarda ispatlayamadığını, usulüne uygun bilirkişi heyetiyle ve fenni tekniklerle icra edilmeyen, vakayı aydınlatmaya yönelik olmayan keşif ile bilirkişi raporlarına istinaden tesis edilen Yerel Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de Yargıtay'ın yerleşmiş ve süreklilik kazanan uygulamalarına göre inceleme yapılmadığını, içtihatlara uygun şekilde bilirkişi heyeti oluşturulup yeniden rapor alınması gerektiğini, mevcut bilirkişi raporlarının yanlı ve bilimsel gerçeklikten uzak olduğunu, davacının iddia ettiği zilyetliğin yasanın iktisap için aradığı süreye ulaşmadığını, yörede yol yapım çalışmasının hangi tarihte başladığının tereddütsüz biçimde ortaya konulması gerektiğini, müvekkili kurumun yasal hasım niteliğinde olmasına rağmen aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Davacı vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemece davalıların yasal hasım olduğu gerekçesiyle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakıldığını; ancak yasada yasal hasım kavramına yer verilmediğini, somut olayda davalı ... Müdürlüğünün davacıya ait taşınmaza haksız şekilde el atmak suretiyle hasım halini aldığını, eldeki davada davalıların kasıtlı davaranışları ve çeşitli ihmalleri sonucunda taşınmazın yol olarak tescil harici bırakıldığını, bu nedenle davalıların doğrudan husumetli taraf olduklarını, yasal hasımların harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden muaf tutulmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili, mümkün olmadığı takdirde mülkiyetin tespiti isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi,

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle,

Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Temyiz eden davalılar harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine

25.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.