Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2510 E. 2024/2332 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı olarak tapuya tescil edilen taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının iddiasını ispat edip edemediği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararına uygun olarak yaptığı yargılama sonucunda, toplanan deliller ve yapılan keşif neticesinde davacının taşınmaz üzerindeki mülkiyet iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/464 E., 2022/512 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Kastamonu ili, ... ilçesi, ... köyü 191 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davalıların mirasbırakanı adına tespit ve tescil edildiğini, ancak kendisine ait olduğunu, babasının sağlığında kendisine verdiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, dava konusu taşınmazın babalarından kendilerine intikal ettiğini, davacı ile bir ilgisi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemece; dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.11.2020 tarihli ve 2017/663 Esas, 2020/5728 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın evveliyatında kime ait olduğu ve kimden kime ne şekilde intikal ettiğinin kesin olarak belirlenmediği, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasında taşınmazın kullanımı, evveliyatında kime ait olduğu ve kimden intikal ettiği hususunda çelişki bulunduğu halde beyanlar arasındaki söz konusu çelişkilerin giderilmediği ve taşınmaz üzerinde kimin ne kadar süredir ve hangi sıfatla zilyet olduğunun kesin olarak belirlenmediğine değinilerek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılması, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği ve etrafının ne zaman ve kim tarafından çevrildiğinin etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazların yönünü ne okuduğunun belirlenmesi, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi ve oluşacak çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılması, teknik bilirkişiden keşfi takibe ve bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli, komşu parselleri de gösterir şekilde krokili rapor alınması ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Davacı vekilinin karar düzeltme talebi ise Dairece reddedilmiştir.

3. Mahkemenin 20.12.2022 tarihli ve 2021/464 Esas, 2022/512 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazda kök mirasbırakan ...'ye ait fırın bulunduğunu, fırın ...'ye ait olsa da yardımsever olması dolayısıyla köy ahalisinin kullanımına da izin verildiğini, dava konusu taşınmazın doğusunda yer alan 9 parsel ve batısında bulunan 7 parsel ile toprak yapısı itibariyle bir bütünlük oluşturduğunu, taşınmazda yer alan fırının kullanılması ve yetişen meyvelerden köy halkının yararlanmasına izin verilmesinin iradi terk anlamına gelmeyeceğini, bu hususun davalıları taşınmazın maliki yapmayacağını, davalı tarafın malik sıfatıyla zilyetlik süresince taşınmazı amacına uygun olarak kullanmadığını, ilgili şartı yerine getiremediğini, taşınmaz üzerinde yer alan meyve ağaçlarının davalı tarafça dikilmediğini, mahsullerinin köy ahalince toplandığını, bu hususlar göz önünde bulundurulduğu vakit davalı tarafın malik sıfatıyla zilyet olduğunun kabul edilemeyeceğini, ziraat bilirkişi raporunun da davalıların malik sıfatıyla zilyet olmadığını kanıtlar nitelikte olduğunu, taşınmazda zirai üretim yapılmadığını, tanık beyanları arasında dava konusu taşınmazın mülkiyetine ilişkin çelişkiler giderilmeden hüküm verildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sonucu, Kastamonu ili, ... ilçesi, ... köyü 191 ada 8 parsel sayılı 70,39 m2 yüzölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ölü olduğu belirtilmek suretiyle davalıların mirasbırakanı ... adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.