Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2531 E. 2024/5694 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, mirasbırakanından intikal ettiğini iddia ettiği taşınmazın davalı adına sehven tescil edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası açmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazın mülkiyetini devraldığını ve davalının zilyetliğinin fer'i nitelikte olduğunu ispatlayamaması, davalının ise taşınmaz üzerinde uzun süreli zilyetliğinin bulunduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1578 E., 2023/269 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Terme 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/58 E., 2022/264 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava konusu Terme ilçesi, .... Mahallesi, .... mevkii, 107 ada 70 parselde kayıtlı, 18630,24 m2 alanlı taşınmazın kendisine mirasbırakan annesi.....'dan kaldığını, taşınmazın davalı adına sehven tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın sadece bir kesime karşılık gelen kısmını, yaşı sebebiyle hatırlayamadığı bir tarihte davalıya devrettiğini, bedelini de alamamış olmasına karşın davalı tarafça taşınmazın tamamının o tarihten itibaren çevrilerek kullanılmaya başlandığını, kendisinin taşınmazdan çıkarıldığını, defalarca sözlü uyarılarına rağmen taşınmazı kullanmasının fiilen iş bu tarihe kadar engellendiğini, buna karşılık 4721 sayılı Yasa'nın 976. maddesi kapsamında davalının zilyetliğinin feri ve davacı adına sürdürülen zilyetlik niteliğinde olduğu ve zilyetliğin malik sıfatıyla sürdürülmediğinin kabulü gerektiğini, bu nitelikteki zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça kazanma bakımından bir değer taşımadığını, dava konusu taşınmazla ilgili veraseten intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerinin kendisi (davacı) açısından oluştuğunu, Terme Tarım Kredi Kooperatifinde durumu tevsik eden eski tarihli kayıtlar ve tahrir kaydı bulunduğunu, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 16.07.2013 tarihinde davalı adına kesinleştiğini, 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve geçici 8. maddesi gereğince davalı adına fındık bahçesi vasfıyla tespitinin yapıldığını, 4721 sayılı Yasa'nın "Olağanüstü Zamanaşımı" başlıklı 713. maddesi ve 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi kapsamındaki iktisap şartlarının davalı açısından oluşmadığını, zira tespit tarihi 16.07.2013 tarihinden geriye dönük 20 yıllık sürenin de dolmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, davacı daha sonra sunduğu 09.01.2020 tarihli dilekçesinde dava konusu taşınmazı sehven 107 ada 70 parsel olarak bildirdiklerini, aslında dava konusu edilmek istenen taşınmazın bu taşınmaza yaklaşık 75 metre mesafede bulunan 104 ada 20 parsel sayılı taşınmaz olduğunu yanlışlığın davalının aynı babadan olma aynı isimde bir kardeşinin daha olmasından kaynaklandığını belirterek 104 ada 20 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalı; cevap dilekçesi sunmamış, aşamalardaki beyanlarında dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğunu, davacının iddialarını ispatlayamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Terme 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.06.2022 tarihli ve 2019/58 Esas, 2022/264 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaz başında dinlenen tespit bilirkişisi, mahalli bilirkişi beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davaya konu taşınmazı davalının davacıdan satın aldığının, 30 yıldan fazla süredir nizasız fasılasız olarak kullandığının, davacının davaya konu taşınmazda kullandığı bir yerin olmadığının, taşınmaz başında hiç görülmediğinin anlaşıldığı, davacı tanıklarının beyanlarında davacının bir kesim yeri sattığını ancak bu yerin neresi olduklarını bilmediklerini, bunu da davacıdan duyduklarını ifade ettikleri, bu durumda davacının mevcut delil durumu karşısında iddialarını ispatlayamadığı, davacıya yemin deliline başvurma hakkının hatırlatıldığı, davacı vekilince yemin metni sunulduğu, talimat yoluyla davalıya usulüne uygun olarak yeminin yaptırıldığı, davalının yeminli beyanında taşınmazı satın aldığını ve bedelinin tamamını ödediğini bildirdiği, davacının kesin delil olan yemin delili ile de iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sunulan 27.03.2019 tarihli dava dilekçesi içeriğinde, dava konusu taşınmazın sadece bir kesime karşılık gelen kısmının davalıya satıldığı belirtilmiş olup gelinen aşama ve dosya kapsamı dikkate alındığında iddialarının sübuta erdiğini, her ne kadar esas mahkemenin 12.10.2021 tarihli celsesinde yemin deliline başvurulup vurulmayacağı hususunda beyanda bulunmak, yemin deliline dayanılması halinde yemin metnini hazırlamak üzere taraflarına süre verilmişse de sunulan 09.03.2022 tarihli davalı beyan dilekçesi göz önünde bulundurulduğunda ispat külfeti yer değiştirecek şekilde yemin beyanı hükme esas alınarak karar verildiğini, bu durumun usul yasasına mutlak aykırılık oluşturduğunu, kaldı ki taraflarına yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı celse tarihinde davalı tarafça dosyaya sunulan herhangi bir köy satış senedi bulunmadığını, talimat mahkemesince 18.03.2022 duruşma tarihi verilmiş olmasına karşın talimat duruşmasının 02.03.2022 tarihinde yapıldığını, bu şekliyle duruşmaya katılım imkanlarının ortadan kaldırıldığını, yemin metninde geçen soruların sorulabilmesinin önüne geçildiğini, sunulan ek istinaf dilekçesi ile; " 6100 sayılı Yasa'nın Usul Ekonomisi ilkesi başlıklı 30. maddesi hükmü gereğince, hakimin yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesi ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğunu, uyuşmazlığın aynı dava konusu ve aynı taraflara ilişkin olduğu dikkate alındığında Terme 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/155 E. sayılı dosyası ile birleştirme kararı verilmemesinin Usul Yasası hükümlerine ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olduğunun açık olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.02.2023 tarihli ve 2022/1578 Esas, 2023/269 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahallinde icra edilen keşif sırasında beyanlarına başvurulan mahalli ve tespit bilirkişileri ile taraf tanıklarının beyanları bir arada değerlendirildiğinde, çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde olduğunu ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından bu durumun ispat edilemediği gibi, dava dilekçesinde dahi değinildiği üzere davacının taşınmazdan çıkarıldığı ve kullanmasının engellendiğini beyan etmesi ve keşifte alınan beyanlara göre davalının 40-50 yıldır taşınmazı asli zilyet sıfatı ile kullandığı ve davalı lehine zilyetlikten edinme koşullarının gerçekleştiğinin belirlenmesine göre davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosya içeriğinden; Samsun ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 104 ada 20 parsel sayılı 13.850,18 metrekare miktarlı, fındık bahçesi ve tarla vasıflı taşınmazın senetsizden 15.05.2013 tarihinde davalı ... adına tespit edildiği, söz konusu tespitin 16.07.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.