Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2542 E. 2024/1787 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasında inançlı işlem ilişkisine dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının taşınmazdaki payı dışında diğer paydaşların payları bakımından da tapu iptali ve tescile karar verilip verilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Tapulu taşınmazlarda satışın resmi şekilde yapılmadıkça geçerli sonuç doğurmayacağı ve davacıya diğer paydaşların payları üzerinde tasarruf yetkisi veren muvafakatnamenin mülkiyet hakkı sağlamayacağı gözetilerek, davacı adına diğer paydaşların payları bakımından da tapu iptali ve tescile karar verilmesi doğru görülmediğinden hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/446 E., 2022/400 K.

HÜKÜM : Asıl dava kabul-Birleştirilen davada karar verilmesine yer

olmadığına

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali-tescil ve tazminat davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl davanın kabulüne, birleştirilen davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl davada davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.03.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden asıl davada davalı ... ve birleştirilen davada davalılar ... vd. vekilleri Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler, davalı ... gelmedi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; bir kısım arkadaşları ile 1994 yılında dava konusu 1297 parsel sayılı taşınmazı birlikte satın aldıklarını ancak taşınmazın yüz ölçümü itibarıyla tek kişi adına kaydedilmesi gerektiğinden tamamının kendi adına tescil edildiğini, daha sonra yaşanan bir takım sıkıntılar nedeniyle taşınmazı kardeşi dava dışı ...'a devrettiğini, ...'in ölümüyle taşınmazın miras yoluyla kendisine ve dava dışı kardeşlerine intikal ettiğini, dava dışı kardeşlerinin özel yetkiler içerir vekaletnameler ile taşınmazın tasarrufunu kendisine bıraktıklarını, 5000 m2 yüz ölçümlü tarla vasfında olan taşınmazı sekiz arkadaş aralarında paylaşıp evlerini yaptıklarını, kendisinin taşınmazda sahip olduğu 700 m2 alan için müteahhitlik yapmakta olan birleştirilen davada davalı ... ile anlaştıklarını, satışı yapılan alan 700 m2 iken usulen taşınmazın tamamının davalı ...'ya temlik edildiğini, bu hususta aralarında sözleşme imzaladıklarını ancak davalı ...'nın anlaşmaya uymadığı gibi taşınmazın diğer davalılar arasında el değiştirdiğini, son olarak davalı ... adına tescil edildiğini, davalıların edinimlerinin iyiniyetli olmadığını ileri sürerek kayıt maliki ...'a karşı açtığı asıl davada tapunun iptaliyle adına tesciline, ara maliklere karşı açtığı birleştirilen davada ise tazminata karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ...; davacı ile aralarında satış sözleşmesi yaptıklarını, davacının taşınmazın 700 m2'sini haricen sattığını ancak tapuda taşınmazın tamamının dava dışı oğlu ...'ye devredildiğini, daha sonra sözlü olarak aralarındaki anlaşmadan vazgeçildiğini ancak ...'nin taşınmazı iade etmeyip kredi temini için davalı ...'a devrettiğini, davalı ...'ın temin edeceği krediyi ...'ye vermesi halinde ...'nin kredi borçlarını ödeyip inşaatı tamamlayacağını ve davacının tapusunu da geri vereceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

2.Davalılar ... ve...; davacının hileye dayalı tazminat talebinin hak düşürücü süreden reddinin gerektiğini, davacı ile davalı arasında inançlı işlem olduğu iddiasının yazılı delille ispatlanması gerektiğini, davacının tazminat talebini yalnız inanılana karşı yöneltebileceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

3.Davalı ...; halen Tekirdağ'da ikamet etmekte olup Çanakkale'de yatırım amacıyla taşınmaz almaya niyetlendiğini ve kendisine gösterilen taşınmazı bankadan kredi temin edip bedelini ödeyerek satın aldığını, tapuda devir işlemlerinin yapıldığını ancak satıştan önce kendisine gösterilen taşınmazın tapuda devraldığı dava konusu 1297 parsel sayılı taşınmaz olmadığını, onun hemen yanındaki taşınmaz olduğunu, gerçekte satın aldığı taşınmazın üzerinde ev ve yapı olmadığını, dava konusu taşınmazın da kayıtlarda tarla niteliğinde olması nedeniyle yanlışlığın farkında olmadan işlem yaptığını, yanlışlığı fark edip mahkemeye tespit yaptırdığını, kendisinin mağdur olduğunu ancak evlerinde oturan insanları mağdur etmemek adına hiçbir işlem yapmamaya karar verdiğini, iyiniyetli olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece; (asıl davada) davanın niteliğinden ötürü son kayıt maliki ile birlikte ara malikler aleyhine de açılması gerektiği, sadece son kayıt malikine karşı açılan davanın dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 25.10.2018 tarihli ve 2018/3745 Esas, 2018/13940 Karar sayılı kararıyla; "Noksanın tamamlanması suretiyle getirtilen aynı Mahkemenin 2015/223 Esas sayılı dava dosyası suretinden, eldeki davaya konu 1297 parselle ilgili olarak ve aynı maddi olgulara dayanılarak davacı ... tarafından ara malikler ..., ... ve ... aleyhine 08.05.2015 tarihinde açıldığı ve danışıklı temlikler yapıldığından bahisle tazminat isteğinde bulunulduğu, halen deredest olduğu anlaşılmaktadır. Eldeki dava ile 2015/223 Esas sayılı dava arasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 166 ncı maddesi kapsamında bağlantı bulunduğu ve sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için her iki davanın birlikte görülmeleri gerektiği açıktır. Hal böyle olunca; 2015/223 Esas sayılı davanın eldeki dava ile birleştirilmesi, tarafların tüm delillerinin toplanması ve birlikte değerlendirilerek sonuca varılması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi isabetsizdir." gerekçesiyle asıl davada verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaların birleştirilmesinden sonra yapılan yargılama neticesinde, davalı ...'nın ikrar niteliğindeki beyanı ve tanık beyanları gözetildiğinde taraflar arasında inanç sözleşmesi bulunduğu, inanç sözleşmesinin şartlarının oluştuğu, davacının dava konusu edilen taşınmazın tapusunun devrini isteme hakkının olduğu gerekçesiyle asıl davada davanın kabulüyle tapu iptali ve tescile, birleştirilen davada ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili; savunmalarını yinelemiş, davacı ile davalı ... arasında imzalanan sözleşmenin takas sözleşmesi niteliğinde olduğunu, hukuken geçerliliğinin de bulunmadığını, bu sözleşme esas alınarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava ise aynı hukuki nedene dayalı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 26, 27 ve 97 nci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK)1023 ve 1024 üncü maddeleri; TMK'nın 706 ncı, TBK'nın 237 nci, Tapu Kanunu'nun 26 ncı, Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava dışı ...'ın dava konusu 1297 parsel sayılı taşınmazı 20.04.2004 tarihinde dava dışı ...'dan satın aldığı, ...'in ölümü üzerine taşınmazın 13.08.2008 tarihinde mirasçıları olan davacı ... ile dava dışı ... B., ... D. ve ...'ya intikal ettiği, her birinin taşınmazda 1/4'er pay sahibi oldukları, davacının kendi adına asaleten diğer paydaşlar adına vekaleten işlem yaparak taşınmazın tamamını 07.12.2012 tarihinde birleştirilen davada davalı ...'ya satış suretiyle temlik ettiği, ...'nın 10.12.2012 tarihinde birleştirilen davada davalı ...'e, ...'in 20.12.2012 tarihinde birleştirilen davada davalı ...'a, ...'ın 31.12.2012 tarihinde asıl davada davalı ...'a devrettiği, alıcı olan davalı ... adına vekaleten davalı ...'ın işlem yaptığı, taşınmazın tapu kaydında 5000 m2 yüz ölçümlü tarla niteğinde olduğu, üzerinde 9 adet binanın bulunduğu, kat irtifakı ya da kat mülkiyetinin kurulu olmadığı, satıcı sıfatı ile davacı, alıcı sıfatı ile davalı ... ve ...'nın dava dışı oğlu ... arasında imzalanan tarih belirtilmeyen sözleşmede taşınmazın 700 m2'lik bölümünün satıldığı ancak usulen tamamının devredildiğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararının gerekçelerine göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı ... vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Bilindiği üzere, taşınmazların satışının TMK'nın 706 ncı, TBK'nın 237 nci, Tapu Kanunu'nun 26 ncı, Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89 uncu maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağı ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkı bahşetmeyeceği tartışmasızdır.

Davaya konu taşınmazdaki paylarını vekil kıldıkları davacı ... aracılığıyla 07.12.2012 tarihinde davalı ...'ya temlik eden dava dışı kişiler yargılama sırasında sundukları dilekçeler ile taşınmazın tamamının davacının olduğunu, bu nedenle tamamının davacı adına tesciline karar verilmesine muvafakat ettiklerini bildirmiş iseler de tapulu taşınmazlardaki satışların resmi şekilde yapılmadıkça geçerli olmadığı, bu şekilde verilen muvafakatnamenin davacıya mülkiyet hakkı tanımayacağı açık olmakla, davacı ...'in davaya konu taşınmazdaki devrettiği 1/4 payı bakımından tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerekirken dava dışı paydaşların devrettikleri paylar bakımından da davacı adına iptal tescile karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Asıl davada davalı ... vekilinin temyiz itirazının değinilen yön itibarıyla kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,

21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davalı ... vekili için 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.