Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2629 E. 2024/3641 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile ilk alıcı arasında yapılan taşınmaz satışında bedelin ödenmediği iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasında, sonradan taşınmazı devralan kişinin iyiniyetli üçüncü kişi olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: İlk alıcı ile sonradan taşınmazı devralan kişinin birlikte hareket ederek davacıyı yanılttıkları, satış bedelinin ödenmediği ve sonradan devralan kişinin taşınmazın hile ile devredildiğini bilmesi veya bilmesi gerektiği, dolayısıyla da tapu siciline itimat prensibinden yararlanamayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/71 E., 2022/399 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1.DAVA

Davacı, kayden maliki olduğu 1662 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölümün satışı için davalı ... ve ... ile anlaştığını, taşınmaz bedelinin tapuda yapılan devrin hemen akabinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, tapuda satışın yapıldığı tarihte davalı ...’un tapu harç tutarını kendisine havale ettiğini ancak taşınmaz bedelinin ödenmediğini, davalı ...’ın para işini halledeceğini söyleyerek ortadan kaybolduğunu, taşınmazın daha sonra davalı ...’na devredildiğini öğrendiğini, davalı ... ile ...’in hemşehri ve akraba olduğunu, konuya ilişkin olarak suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmaz bedeline karşılık alacak belirsiz olduğundan 13.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile 140.000,00 TL tazminatın faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II.CEVAP

Davalı ...; taşınmaz bedelinin satış gününden önce davacıya ödendiğini, kendisinin şehir dışında olması nedeniyle tapudaki işlemlerin halledilmesi için davacının ortağı olan ...’ya vekalet verdiğini, Tapu Müdürlüğünde davacı tarafından ücretin alındığı yönünde beyanda bulunulduğundan bu hususta yazılı bir belge talep edilmediğini, tapu harcının dahi kendisi tarafından karşılandığını, davacının babası ile vekil ...’nın ortak inşaat işi yaptığını ve buna benzer iddialarla başka kişileri de mağdur ettiğini, kendisinin ... ile hiçbir ortaklığının olmadığını, taşınmazı borcuna karşılık davalı ...’e devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... beyan dilekçesinde; iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, davalı ...' la arasında alacak borç ilişkisi olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2019 tarihli ve 2018/281 Esas, 2019/508 Karar sayılı kararıyla;taşınmaz bedelinin ödenmediği, davalı ... ve ...’un birlikte hareket ederek davacıyı yanılttığı, ancak davalı ...’in iyi niyetli olmadığının kanıtlanamadığı belirlenerek davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine, terditli talebinin kabulü ile 140.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılar ... ve ...’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 20.01.2021 tarihli ve 2020/702 Esas, 2021/44 Karar sayılı kararıyla; davacı ... vekilinin istinaf talebinin değerlendirilmesinde, davalı ...'nun dava konusu taşınmazı tapuya güvenerek satın alan, davacı ile doğrudan alışverişi olmayan kişi olduğu, kötü niyet iddiasının davacı tarafından ispat edilemediği, davalı ... yönünden tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece keşif yapılarak taşınmazın hali hazırdaki durumu ile değerinin belirlenmesinin yerinde olduğu belirlenerek davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmiş; davalı ... vekilinin istinaf talebinin değerlendirilmesinde ise davalı ... ve vekili ...'nın somut olayda birlikte hareket ederek davacıyı yanılttıkları, akit bedelinin ödenmediği Mahkemece kabul edilerek davalı yönünden tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı ve ıslah ile faiz talebinde bulunulmasında da hukuka aykırılık bulunmadığı belirlenerek davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece 13.12.2021 tarihli ve 2021/1172 Esas, 2021/7806 Karar sayılı kararla; Mahkemece davalı ... ve vekili ...’nın birlikte hareket ederek davacıyı yanılttığı ve satış bedelinin ödendiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, yapılan yargılamada, davalı ...’in iyi niyetli olup olmadığı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023 üncü maddesindeki koruyuculuktan yararlanıp yararlanamayacağının ispatı açısından taraf delillerinin yeterince değerlendirilmediği, Mahkemece lüzumu halinde taraf tanıkları yeniden dinlenmek suretiyle davalı ...'in taşınmazın hile ile davalı ...’a devredildiğini bilip bilmediği veya bilmesi gerektiği hususu tereddütsüz olarak belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirlenerek karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ...'in beyan dilekçesinde ...'un kendisine borcu olduğu için taşınmazı devrettiğine dair beyanı ile son celse davalı ... vekili tarafından parasının ödenerek taşınmazın ... tarafından alındığını beyan etmesi arasında çelişki olduğu, davalı ...'in ...'dan alacaklı olduğuna yahut taşınmaz bedelini ...'a ödediğine dair herhangi bir somut delil bildirmediği, davacı tanığı İkram'ın beyanında kendilerine ... ile ... tarafından çek verilecek iken verilmediği ve taşınmaz bedelinin ödenmediğine dair beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalılardan ...'in de davalı ... ile birlikte hareket ettiği sonucuna varıldığından taşınmazın ediniminin yolsuz tescile dayandığını bilmesi gerektiği, bu nedenle de tapu siciline itimat prensibinden yararlanamayacağı belirlenerek davanın kabulü ile İstanbul ili, Beylikdüzü ilçesi 1662 ada 2 parselde, A Blok Zemin Kat 3 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın davalı ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz başvuru dilekçesinde; tarafsız olması mümkün olmayan, birbiri ile çelişkili tanık ifadelerine dayanılarak karar verilemeyeceğini yargıtay bozma ilamında tarafların tanıkları gerekirse yeniden dinlenerek karar verilmeli şeklinde belirtildiği halde tüm tanıkların dinlenmediğini, davacının babası ... ile iş ortağı davalı ... ve yakın akrabası ve iş ortağı ilişkisi olması nedeniyle tanıklıklarına itibar edilemeyeceğini, davalı ...'ın hem davacı lehine hem de davalı lehine beyanda bulunduğunu, tanıklığına güvenilecek bir kişi dolmadığını, davalı ... ve diğer davalı ... tarafından yapılan hileli bir işlem olmadığını, davacı tanıklarından ...'ın “... ile davacının babası İkram’ın Silivri’deki bir inşaat için inşaat ruhsatı ödemesi için taşınmaz satışı için anlaşıldı. Davalı ..., 20 yıllık arkadaşımdır. İkram Bey ile ... arasındaki ilişkiden kaynaklı güven vardır. Tapuya, davacı ile birlikte ben de gittim. Tapu tescilinin ... adına yapılacağını biliyorduk. Davacının babası ..., ... beyi arayıp konuştu, daha sonra ...'un akrabası olan ... isimli kişinin lokantasında ... ile görüştüler." şeklindeki beyanının hiç dikkate almadığından, bu tanık tekrar dinlemediğinden tarafsız olması mümkün olmayan tanık ifadelerine itibar edildiğini, davalı ...'nun dava konusu olaylarla ilgisi ve bilgisi olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı ... vekili temyiz başvuru dilekçesinde; tanıkların bozma öncesi açıkça beyanlarında tanık İkram ve ... arasında yapılan toplantıda hazır bulunan şahsın ... isminde lokanta sahibi ve davalı ...'un akrabası olan bir kişi olduğunu, toplantıda müvekkilinin hazır olmadığını, Mahkemece ...'lerin karıştırıldığını, bozma sonrası ifadesine başvurulan tek tanık ...'ın davacı'nın babası olduğu için ifadesine güvenilemeyeceğini, tanık İkram'ın bozma öncesi ve sonrasında alınan beyanları arasında çok açık çelişkiler bulunduğunu, tanığın doğrudan menfaati için yalan söylediğinin aşikar olduğunu, gerçekte taraf sıfatına sahip bulunan ve davanın neticesinden doğrudan menfaat sahibi bulunan İkram'ın tanık olarak dinlenmesinin usule aykırı bulunduğunu, tanık İkram ile tanık ...'ın beyanının çeliştiğini, davalı ... ile tanık İkram arasında gerçekleşen toplantıya müvekkilinin katılmadığını, müvekkili ile Davalı ... arasında herhangi bir akrabalık, ortaklık sair bir organik bağ bulunmadığı dolayısı ile taşınmazın davalı ...'a hile ile devir edilip edilmediğini bilebilecek durumda da olmadığının sabit olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hile nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 28/1 nci ve 36/1 nci maddeleri

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci ve 1023 ncü maddeleri

14.02.1951 tarihli ve 1949/17 Esas, 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. İstanbul ili, Beylikdüzü ilçesi, Gürpınar Mahallesi 1662 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölümün davacı ...’a aitken 27.04.2018 tarihinde 13.000,00 TL bedel karşılığında ...’ye satıldığı, işlemin ... vekili ... aracılığıyla gerçekleştirildiği, ...’un ise 12.06.2018 tarihinde dava konusu taşınmazı 18.000,00 TL bedel karşılığında davalı ...’na devrettiği anlaşılmaktadır.

3.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple

Davalı ... vekili ve Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.