"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili, olmazsa tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, mirasbırakan ...’nin kendisin evlat edindiğini, murisin maliki olduğu 2991 ada 10 parsel sayılı taşınmadaki 4 numaralı bağımsız bölümünün intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini davalıya temlik ettiğini, devrin mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını, davalının taşınmazı alacak ekonomik gücü olmadığını, bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu, bedelin murisin mamelekine girmediğini, vesayet davasında tanıklık yapan davalının dava konusu taşınmazın kendisine devredildiğini gizlediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, taşınmazı alacak ekonomik gücü olduğunu, muvazaanın şartlarının oluşmadığını, murisin kuaförü olmasının temlikin geçerliliğini etkilemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile murisin yeğeni olan davacıyı evlat edindiği, davacının yurtdışında yaşamasına bağlı olarak murisle aralarında ihtilaf çıktığı, davacının murisin kısıtlanmasına yönelik talepte bulunduğu, talebin reddedildiği, murisin davacıya tepki olarak öncelikle taşınmazı vasiyete konu ettiği bilahare kullanım hakkını uhdesinde tutarak çıplak mülkiyetini kuaförü olarak tanıdığı davalıya 67.000,00 TL bedel karşılığı devrettiği, devrin satış olarak gösterildiği, bedelin rayiç değerle uyumlu olmadığı ve davalı tarafından murise bedel ödendiği hususunun ispat edilemediği, yapılan devrin yasal mirasçı olan davacıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı istinaf dilekçesinde özetle, tapuda rayiç değerin bedel olarak gösterildiğini, kalan bedelin elden murise ödendiğini, taşınmazı alacak ekonomik gücü olduğunu, Mahkemenin olguları yanlış değerlendirerek karar verdiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın resmi akitte gösterilen değeri ile o tarihteki gerçek değeri arasında açık nispetsizlik bulunduğu, murisin ekonomik sıkıntısı ve mal satma ihtiyacının olmadığı, emekli olup sosyal güvencesi bulunduğu, taşınmazını temlik etmesinin makul ve zorunlu bir sebebinin bulunduğunun tesbit edilemediği, ölümünden sonrada terekesinde başka taşınmaz kaldığına dair bir delil bulunamadığı, bedel ödendiğinin savunulmasına rağmen intifa hakkının miras bırakan üzerinde bırakılarak yalnızca çıplak mülkiyetin devrinin hayatın olağın akışına uygun olmadığı, temlikin bedelsiz, muvazaalı ve mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini, yapılan ödemelerin tanık beyanları ile sabit olduğunu, ödenen bedelin de taşınmazın o tarihteki rayicine uygun olduğunu, davacının mal kaçırma kastını ispat edemediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Muris muvazaasında 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706 ncı, ... Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
4721 sayılı ... Medeni Kanununun (TMK) 6 ncı maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden; mirasbırakan ...’nin kayden maliki olduğu 2991 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölümünün intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 28.06.2011 tarihinde davalı ...'a temlik ettiği, murisin kısıtlanması talepli olarak ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1743 Esas sırasında açılan, davanın reddine karar verildiği, murisin 18.06.2017 tarihinde öldüğü geriye mirasçı olarak evlat edindiği davacı ...'ın kaldığı anlaşılmıştır.
2. Somut olayda, eldeki dava dosyası kapsamından ve delil olarak dayanılan davacının kısıtlanması istemli açılan dava kapsamından mirasbırakan ...'nin emekli maaşının mevcut hayat tarzını idame ettirmeye yetmeyeceği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, taşınmazın davalıya çıplak mülkiyetinin temlik edildiği gözetildiğinde bedelin düşük olmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, davalının mirasbırakana peyder pey ödemeler yaptığı hususunun da davalı tanıklarının beyanları ile sabit olduğu, davacı tanıklarının bir kısmı murisin davacıdan mal kaçırmak amacıyla taşınmazı devrettiğini beyan etmiş ise de murisin 1990 yılında kardeşi Mahmut lehine, 2008 yılında ise yeğeni ...lehine vasiyetnameler düzenlediği, murisin kuaförü olan davalı lehine mal kaçırmasını gerektirir bir nedenin de ortaya konulamadığı gözetildiğinde ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın usulünce temlikin davalı lehine mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat edebildiği söylenemez.
3. Hal böyle olunca, mirasbırakanın amacının mal kaçırmak olmadığı anlaşıldığından Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
-MUHALEFET ŞERHİ-
Dosya içeriğine, toplanan delillere ve özellikle; murisin dava konusu taşınmazını tek mirasçısı olan davacı evlatlığı (yeğeni) ile arasında ihtilaf çıkması üzerine ondan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğinin anlaşılmasına göre, davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.