"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/436 E., 2023/63 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; kardeşi olan davalı ...'in 2016 yılında alacağı tarlayı parsellere ayıracağını, bunun için 8-10 kişi gerektiğini belirterek kendisi ve dava dışı kardeşlerinden vekaletname aldığını, davalı ...’in vekaletnameyi kullanarak maliki olduğu 552 ada 6 numaralı parseldeki 8 numaralı bağımsız bölümü eşi olan davalı ...’a temlik ettiğini, 15.03.2019 tarihinde taşınmazın elektriğinin ve doğal gazının kesilmesi sonucu taşınmazın temlik edildiğini öğrendiğini, dava konusu taşınmazda dava dışı kardeşi ...’un oturduğunu, taşınmazın satılması yönünde bir iradesinin bulunmadığını, davalı kardeşine iyilik olsun diye vekaletname verdiğini ancak vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmaması halinde bedelinin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar; vekaletnamenin davacının isteği üzerine düzenlendiğini, kardeşleri olan ...'un ... ile evli olduğunu, ...'ın evlilik için bir daire istediğini, Bünyamin ile dava dışı ...'un da taşınmazı kardeşleri olan davacı adına tescil ettirmeye karar verdiklerini, taşınmazda ... ve ...'ın kira vermeden yıllarca oturduğunu, taşınmazın bedelini ise davalı ...'in ödediğini, davalı ...'in emlak işiyle uğraştığını, kardeşleri üzerine taşınmazlar alıp sattığını, dava konusu taşınmazın tüm vergilerinin de Bünyamin tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.02.2021 tarihli ve 2019/202 Esas, 2021/97 Karar sayılı kararıyla; davalı ... tarafından davalı ...'ya yapılan devrin bedel karşılığında yapıldığının ispat edilemediği, dinlenen tanık anlatımlarından davacının vekalet verdiği dönemde davalı ...'e dava dışı kişilerin de taşınmaz alım satımı konusunda vekalet verdikleri, davacının da davalı ...'in emlak işiyle uğraşması nedeniyle taşınmaz alım satımı konusunda davalı ...’i vekil tayin ettiği, ancak dava konusu taşınmazın satılması yönünde iradesinin olmadığı, taşınmazın satılması sonrasında davalı ... tarafından davacıya herhangi bir bedel de ödenmediği, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.12.2021 tarihli ve 2021/965Esas, 2021/1976 Karar sayılı kararıyla; davacının dava konusu taşınmazın devri için vekaletname vermediği, bu yönde bir iradesinin bulunmadığı, kendisine ödenen bir bedelin olmadığı gerekçesi ile davalıların istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 02.06.2022 tarihli ve 2022/1044 Esas, 2022/4443 Karar sayılı kararıyla; davacının Çerkezköy .... Noterliğinin 30.05.2016 tarihli vekaletnamesi ile taşınmaz alımı ve satımı için dava dışı ..., ..., ... ve ... ile birlikte davalı ...'ı vekil tayin ettiği, davalı ...'in anılan vekaletname ile dava konusu taşınmazı 26.05.2017 tarihinde diğer davalı ...'a devrettiği, davalı vekilin Çerkezköy .... Noterliğinin 18.03.2019 tarihli düzenleme şeklinde azilname ile azledildiği, davalıların, davacı ile davalı ...’nin kardeşleri olan dava dışı ... ve eşinin oturması için dava konusu taşınmazın satın alındığını ve taşınmazın davacı adına tescil ettirildiğini, davalı ...'in emlak işiyle iştigal ettiğini, bu nedenle kardeşleri adına taşınmaz alıp sattığını, bu işlemleri de vekaleten yaptığını, dava konusu taşınmazın satış bedelinin davalı ... tarafından ödendiğini savundukları, böyle bir iddianın yazılı delille, yazılı delil yok ise yemin delili ile kanıtlanabileceği, delil başlangıcı bulunmayan hallerde ise tanık delili ile inançlı işlemin ispatının mümkün olmadığı, davalıların cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandıkları, Mahkemece davalılara yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan sonuca gidilmesinin hatalı olduğu belirlenerek karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından yemin metninin kabul edilerek 24.01.2023 tarihli celsede usulüne uygun yemini yaptırıldığı, davalı tarafından yalan yere yemin suçundan suç duyurusunda bulunulduğu, bekletici mesele yapılmasının talep edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 239 uncu maddesi hükmü uyarınca bekletici mesele yapılamayacağı, inançlı işlem savunmasının davalı tarafından yazılı delille ispatlanamadığı, davacı tarafından inançlı işlem olmadığına yönelik yemin edildiği, bu itibarla inançlı işlem savunmasına itibar edilemeyeceği, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının sabit olduğu belirlenerek davanın kabulü ile Tekirdağ ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 552 ada 6 parsel, 8 bağımsız bölüm numaralı, davalı ... adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz başvuru dilekçesinde; vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını ve müvekkilin dava konusu taşınmazın asıl maliki olduğunu, yargılamanın başından beri "davacı yanın iddiaları daireyi kendisinin satın aldığı ile kardeşi ...'ın maddi durumunun iyi olmadığından dairede kira ödemeden oturduğu" yönündeyken yemin ederken aksi yönde beyanda bulunması yalan yere yemin ettiğini gösterdiğini, davacı yanın yemin beyanına göre ...'ın satış bedelini ödediği ve ikamet etmeye devam ettiği daireyi davacının üzerine yapması hayatın olağana akışına aykırı olduğunu, davacı yanın yalan yere yemin ettiği ve suç duyurusunda bulunulduğu, yargılamanın esasını etkileyecek olması nedeniyle soruşturma dosyasının akıbetinin bekletici mesele yapılmasının talep edildiği ve bu talebin kabul edilmediğini, davacı yanın yemin beyanı, çelişkili iddia ve savunmaları ile haksız davasını ispatlayamadığı, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, inançlı işlem olduğunun ispatlandığını, vekalet ücreti bakımından müvekkil lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan bozma sonrası yapılan yargılamada vekalet ücretinin müvekkil aleyhine arttırılmasının usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504/1 inci ve 506 ncı maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci, 3 üncü, 6 ncı ve 1023 üncü maddeleri,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı, 239 uncu maddeleri,
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafın 24.01.2023 tarihli celsede inançlı işlem olmadığına yönelik yemin ettiği anlaşılmakla ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 9.221,85 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.03.2024 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.