"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1647 E., 2023/294 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/178 E., 2021/42 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.02.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili ile davalı ... gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava dışı ... ile meslektaş ve arkadaş olduklarını, ... ...'in ... Stamati isimli kişi ile tanıştığını, dava dışı ...'in güvenilir bir tacir olduğu yönündeki telkinleri ile bir takım belgeler ibraz ederek kendisine itimat edilmesini sağladığını, ... ... Sularının işletmecisi ve kiracısı olduğuna inandırdığını, yatırım yapmaya ikna ettiğini, ... ve ibraz edilen kira sözleşmelerinde de adı geçen davalı ... ile ... ...'in oğlu ... ... arasında "İş Akit ve Ortaklık Protokolü" adı altında sözleşme imzalandığını, davalı ... ve dava dışı ...'in ortak iş yapmaya ikna etmek suretiyle teminat veya ipotek olmasını teklif ettikleri, adına kayıtlı dava konusu 592 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki 9 numaralı bağımsız bölümü önce ... ... Suları Ltd. Şti'ye tapuda devredeceklerini söylediklerini, sonrasında nam-ı müstear olan ve gerçek malik sıfatı bulunmayan davalı ...'a bedel ödenmeksizin satış göstermek suretiyle temlik ettirdiklerini, devre ilişkin bir "Ek Protokol" başlıklı belge düzenlendiğini, bu şekilde taşınmazı alan davalıların taahhütlerini yerine getirmediklerini, dava dışı ... ve davalı ...'in hile ve desiseleri ile hataya düşürüldüklerini ileri sürerek hata, hile, nam-ı müstear, bedelde muvazaa ve mahkemenin hukuki değerlendirmesine göre sübut bulacak hukuki nedenlerle tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... (süresinden sonra verdiği cevap dilekçesi konulu dilekçesinde); ... Stamati'nin, oğluna bir iş kurmaya çalışan ... ...'i, ... ... Suları İşletmeleri Ltd. Şti.'nin kiracısı olarak görünen ...'ın yetkilendirdiği ve görevlendirdiği bir şirket çalışanı olduğuna, ... ilişkisi kurarak mülkiyeti davacıya ait dava konusu taşınmazı ipotek altına almaya ikna ettiğini, ... ... Suları İşletmeleri Ltd. Şti. ile finans sorumlusu olduğu ... ... Otomasyon ve Makina İmalat Sanayi Ticaret Ltd. Şti. arasında ticari ilişki bulunduğunu ve ... ...'ın ... ...'e 45.000,00 Euro borçlu olduğunu, ... ... Suları İşletmelerinin yetkilisinin teklifi ile taşınmazı makine firması adına devraldığını, tamamen iyi niyetle ... ... Sularının finans sorumlusu olduğu ... ...'e olan borcunun bu şekilde tahsil edebileceğinden, taşınmazı üzerine almayı kabul ettiğini, tapuda davacıya 135.000,00 TL ödediğini, ... ve davalı ...'in, ... ... ...'a karşı edimlerini yerine getirmemiş olmalarının kendisi aleyhine bir karine oluşturmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Diğer davalı; savunma getirmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın inançlı işlem hukuki nedenine dayalı olduğu, davacının inançlı temlik sözleşmesi sunmadığı, delil başlangıcı mahiyetinde delillerin sunulmadığı, bu minvalde tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı, davalının iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğu, davalı tarafından yemin delilinin gereklerinin yerine getirildiği, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, dava konusu taşınmazın davalı ...'a temlikinin üçüncü kişilerin hilesi sonucu bedelsiz, teminat amaçlı olduğunu iddia ettiği, davalı ...'ın satışın gerçek satış olup bedelin ödendiğini savunduğu, davacı tarafın üçüncü kişilerin inançlı işlemin gerçekleşmesine yönelik eylemlerde bulunduğunu ileri sürmesinin hileye dayanıldığı anlamını taşımadığı, davacının iradi olarak taşınmazını devrettiği, inançlı işlem iddiasının yazılı delille kanıtlanamadığı, delil başlangıcı da bulunmadığı, davacı tarafın açıkça yemin deliline dayandığı, yemin teklif etme hakkını kullandığı, kayıt maliki davalının da satışın gerçek satış olduğuna ve bedelin ödendiğine dair yemin ettiği, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ... vekilince sunulan cevap dilekçesinde dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların ikrar edildiğini, davalı ...'ın yemin ederek aynı hususları tekrar ettiğini, dosya kapsamındaki deliller ile iddiaların ispatlandığını, dava konusu taşınmazın ticari ortaklık yapmak saiki ile ... Ltd. Şti.'ye tapuda devredilecek yerde, söz konusu şirketin hilesi ile konu ile alakasız ... ... Ltd. Şti.'nin yetkilisi davalı ...'a temlik edildiği, davalı ...'ın bu durumu bildiği ve davacı tarafından herhangi bir satış bedeli alınmadığının tanıklarca da ifade edildiğini, dava dilekçesinde ve izah olunduğu üzere inançlı işlem hukuki nedenine dayanılmadığı halde hukuki nitelemede hata edilerek "inançlı işlem" hukuki nedenine dayandırıldığını, kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya aykırı olduğunu, amaçlanan ticari ortaklık nedeni ile taşınmaz ... Ltd. Şti.'ye devredilecekken söz konusu şirketin talebi, hile ve desisesi, aldatması ile akdin esaslı unsurlarında yanılma ve aldatmaya maruz kalındığını, davada "inançlı işlem" hukuki sebebine dayanılmadığını, taşınmazın satış akdinin hata, hile, nam-ı müstear, bedelde muvazaa hukuki nedenleri ile iptalinin talep edildiğini, hukuki nitelemede ve delillerin takdirinde hata edildiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...'nin çekişme konusu 9 numaralı bağımsız bölümünü 23.02.2017 tarihinde satış suretiyle davalı ...'a devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK'nın 140. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olaya gelince; Mahkemece, ön inceleme duruşmasında "Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda: Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup..." denilmek suretiyle, davanın hile (aldatma) hukuki nedenine dayandığına ilişkin hukuki nitelendirme yapıldığı, HMK’nın 140/3. hükmü gereğince tahkikatın bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütüleceği, uyuşmazlığın da anılan hukuki sebep esas alınmak suretiyle çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca; ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın hile (aldatma) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olarak nitelendirildiği gözetilerek, tarafların dayandığı tüm delillerin eksiksiz toplanması, toplanan ve toplanacak tüm delillerin yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davacı vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.