"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/86 E., 2023/434 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/222 E., 2022/315 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı ... vekili tarafından duruşma istekli olarak, tereke temsilcisi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 25.02.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davalı ... ve temyiz etmeyen davalılar ..., ... vekilleri Avukat ... ... geldi, davetiye tebliğine rağmen başka gelen olmadı. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı/tereke temsilcisi vekili; muris ...'in 5661 parsel sayılı taşınmazı için dava dışı yüklenici ... ile 25.08.2007 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlediğini, sözleşmeye göre 2 adet daire ve 2 adet dükkanın arsa maliki muris ...'e verileceğinin kararlaştırıldığını, bu aşamada murisin oğlu olan davalı ...'i Konya 11. Noterliğinin 28.08.2007 tarihli 08091 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, davalının bu vekaletname ile taşınmazı dava dışı yükleniciye temlik ettiğini, inşaatın bitimini takiben yüklenici tarafından 5661 parselde kat irtifakı tesisi ile oluşan 3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin murisin torunu olan davalı ...'e 18.09.2008 tarihinde, 1 nolu bağımsız bölümün davalı ...'e 18.09.2008 tarihinde, 2 nolu bağımsız bölümün de davalı ...'in eşi olan davalı ...'e 17.03.2009 tarihinde devredildiğini, davalıların dava konusu taşınmazları alabilecek maddi güçlerinin, murisin de daireleri satmaya ihtiyacının bulunmadığını, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile muris ... adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ..., ... ve ... vekili; murisin sağlığında dava konusu taşınmazı yükleniciye devrettiğini, oğlu ...'i vekil tayin ettiğini, satış suretiyle gerçekleştirilen devirlerin murisin yüklenici ile düzenlediği sözleşme kapsamında yapılan işlemler olduğunu; murisin davalılar ile birlikte yaşadığını, tüm ihtiyaçlarının davalılar tarafından karşılandığını, 3 ve 4 nolu bağımsız bölümleri torunu olan davalı ...'e hibe sözleşmesi ile bağışladığını, 1, 2, 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin ise yükleniciye ait olduğunu, davalı ...'in 1 nolu bağımsız bölümü kendisi, 2 nolu bağımsız bölümü eşi olan davalı ... için bedelini ödeyerek yükleniciden satın aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.03.2021 tarihli ve 2019/12 Esas, 2021/90 Karar sayılı kararı ile; dava konusu 3 nolu bağımsız bölümün muris tarafından davalı ...’ya bağışlandığı, dava konusu 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin diğer davalılar tarafından bedeli karşılığında satın alındığı, dava konusu 4 nolu bağımsız bölümün ise sözleşme gereği muris adına tescil edilmesi gerekirken davalı ... adına tescil edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın tereke temsilcisi ve davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 12.07.2021 tarihli kararı ile; muris ile yüklenici arasında yapılan kat karşılığı sözleşmesinde arsa sahibine verilmesi gereken yerlerin emsal kat karşılığı inşaat sözleşmelerine göre makul oranda olup olmadığı yönünde rapor alınması, muris muvazaası iddiasına dayanıldığı, bu yönde değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesi ile karar kaldırılmış, İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu 3 nolu bağımsız bölümün muris tarafından davalı ...’ya bağışlandığı, anılan taşınmaz yönünden muris muvazaası iddiasının dinlenemeyeceği, ayrıca temlikin minnet duygusu ile yapıldığı, tenkis isteği yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği, dava konusu 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin diğer davalılar tarafından bedeli karşılığında satın alındığı, dava konusu 4 nolu bağımsız bölümün ise sözleşme gereği muris adına tescil edilmesi gerekirken davalı ... adına tescil edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke temsilcisi ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile iki adet bağımsız bölümün arsa sahibine kalacağının kararlaştırıldığı, sözleşmenin makul olduğu, dava konusu dükkan vasıflı 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerin de sözleşme ile gerçekte murise isabet ettiğinin kanıtlanamadığı, davalı ...’ya devredilen dava konusu 3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin ise mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya devredildiği, murisin minnet duygusu ile devir yapmasını gerektirir bir bakım ihtiyacı olmadığı, dava konusu 3 nolu bağımsız bölüm yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davalı ... vekilinin istinaf isteğinin HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine; tereke temsilcisi vekilinin istinaf isteğinin HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Tereke temsilcisi vekili temyiz dilekçesinde özetle; yüklenicinin tanık olarak dinlendiğini ve dava konusu dükkan vasıflı bölümlerin de sözleşme kapsamında murise isabet ettiğinin belirtildiğini, çevredeki emsal kat karşılığı inşaat sözleşmelerine göre 1 ve 2 nolu bölümlerin de murise kaldığını, davalıların anılan taşınmazları satın aldıkları savunmasını kanıtlayamadıklarını, Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/1 Esas sayılı dosyasında alınan 19.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda arsanın bulunduğu mevkide Arsa Payı Karşılığı İnşaat Yapım Sözleşmelerinde yapımcı firma ile arsa sahipleri arasında %50 - %50 oranında anlaşma olduğunun belirlendiğini, İlk Derece Mahkemesince bu yöne ilişkin eksik inceleme yapıldığını belirterek kararın 1 ve 2 nolu bağımsız bölümler yönünden bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; daha önce Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/1 Esas sayılı dosyasında açılan davada tescillerin yolsuz olduğunun ileri sürüldüğünü ve hata nedenine dayanıldığını, eldeki davada ise muvazaa iddiasının ileri sürüldüğünü, bu hususun çelişkili olduğunu, anılan ilk davada davacılar vekilinin işlemde muvazaa olmadığına dair açık beyanı bulunduğunu, davalı ...’ya murisin 3 ve 4 nolu bölümleri hibe ettiğini, aralarında düzenlenen 19.02.2008 tarihli hibe senedine göre işlem yapıldığını, muris muvazaası iddiasının dinlenemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...’in 24.08.2009 tarihinde öldüğü, geride çocukları ... ve ... ile torunları , ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve davalı oğlu ...’in mirasçı olarak kaldığı, davalı ...’nın ...’in oğlu, davalı ...’nin de ...’in eşi olduğu, muris ... terekesine ...’ın Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/9 Tereke sayılı dosyasında verilen 2018/16 sayılı kararı ile tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verildiği ve kararın 04.03.2019 tarihinde kesinleştiği, davanın tereke temsilcisi tarafından terekeye iade istekli olarak açıldığı, murisin 25.08.2007 tarihinde 5661 parsel sayılı taşınmaz için dava dışı yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdettiği, 28.08.2007 tarihinde davalı oğlu ...’i vekil tayin ettiği, anılan davalının 04.09.2007 tarihinde 5661 parseli yükleniciye temlik ettiği, 29.08.2008 tarihinde kat irtifakı tesisi ile taşınmazda toplam 6 adet bağımsız bölümün yüklenici adına tescil edildiği, yüklenicinin 18.09.2008 tarihinde 3 ve 4 nolu bağımsız bölümleri davalı ...’e, 18.09.2008 tarihinde 1 nolu bağımsız bölümü davalı ...’e, 17.03.2009 tarihinde 2 nolu bağımsız bölümü davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, HMK’nın 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-b hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Eldeki davada davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin her bir davalı adına ayrı ayrı kayıtlı olan dava konusu taşınmazların dava tarihindeki ayrı ayrı değerleri olacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda; davalı ... adına kayıtlı 2 nolu bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle keşfen saptanan 169.078,32 TL değeri ile davalı ... adına kayıtlı 1 nolu bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle keşfen saptanan 66.440,82 TL değerin Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarı ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakta olup tereke temsilcisinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tereke temsilcisi vekilinin temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 23.340,69 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’den alınmasına, tereke temsilcisi yönünden peşin alınan harcın istek halinde ilgiliye iadesine,
03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca temyiz edilen davalı ... ve ... vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin terekeden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.