Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2692 E. 2025/910 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin, mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla evlatlığı olmayan akrabalarına yaptığı taşınmaz satışlarının muvazaalı olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca, murisin satış ihtiyacı olmamasına rağmen taşınmazları gerçek değerlerinin altında satması, mirasçısı olan evlatlığı ile arasının açık olması ve alıcıların murisin yakın akrabaları olması gibi durumlar değerlendirilerek satışların muvazaalı olduğuna ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/530 E., 2023/453 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/91 E., 2020/337 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; 25.02.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelen asil ve vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının murisi ...’in mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak Ankara ili Etimesgut ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 13440 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümü davalı ...'e, ... ili, Didim ilçesi, Akbük Mahallesinde bulunan 200 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümü davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, davacının murisin evlatlığı ve tek mirasçısı olduğunu, davacının teyzesi ile evli olan murisin 08.04.2004 tarihinde eşinin ölümünden iki ay sonra dava konusu taşınmazları yeğeni ve yeğeninin eşi olan davalılara temlik ettiğini, temlik tarihinde taşınmaz satmasını gerektirir bir durumu olmadığını, bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu, satış bedelinin ödenmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline kararı verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, Didim'deki taşınmaz bakımından tefrik ve yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, murise satış bedellerinin ödendiğini, murisin davacıdan mal kaçırmasının gerektirir bir sebebi bulunmadığını belirterek davanın reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; murisin terekesinde başka taşınmazlarının da bulunduğu, tanık anlatımlarından murisin hayır işleri yapabilmek için dava konusu taşınmazları sattığının anlaşıldığı, taşınmazların satış fiyatı ile gerçek değerleri arasında fahiş fark olmadığı, bedeller arasında fark olmasının da işlemin muvazaalı olduğunu göstermeyeceği, davacı tarafından delil olarak dosyaya sunulan ses kayıtlarının hukuka uygun bir şekilde elde edilmediğinden dikkate alınmayacağı, murisin asıl irade ve amacının davacıdan mal kaçırmak olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; murisin emekli ve kira geliri olduğu, satış ihtiyacının bulunmadığı, satış bedelleri ile gerçek değer arasında fahiş fark olduğu, murisin eşi ...’in ölümünden sonra evlatlığı olan davacıya kızdığı, onu evine almak istemediği, davacının annesini hırsızlık ile suçladığı, kendi erkek kardeşinin yeğeni olan davalı ... ve eşi ile samimi olduğu, malvarlığının büyük bir bölümünü oluşturan dava konusu taşınmazları sevdiği yeğeni ve onun eşi olan davalılara devrettiği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf isteğinin HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince herhangi bir araştırma yapılmadan ve duruşma açılmadan karar verilmesinin doğru olmadığını, hukuki dinlenilme ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, cevap dilekçesinde murisin terekesinin tespit edilmesini talep ettiklerini ancak bu taleplerinin karşılanmadığını, murisin Kayseri ili, Develi ilçesinde bulunan 6 adet taşınmazdaki payının dava tarihindeki değerinin 540.000,00 TL olduğunu, kararda belirtilen 64.237,26 TL değerin neye göre tespit edildiğinin belli olmadığını, Develi ilçesindeki 6 adet taşınmazın değerinin ve ayrıca terekedeki bir dükkan ve bir apartman dairesinin de dikkate alınmadığını, satışı tarihinde murisin davacıyla arasının iyi olduğunu ve eşinin ölümünden sonra birkaç yıl yazlığa davacı ve ailesiyle birlikte geldiğini, ancak kararda murisin bu dönemde de davacı ile aralarının iyi olmadığının belirtildiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, murisin davacı ile arasının 2011 yılından sonra açıldığını, bu hususun tanık beyanları ile sabit olduğunu, daha önceki döneme ilişkin bir sorunları olmadığını, murisin hayır işleri yapmak istediğini ve bu nedenle dava konusu dükkan vasıflı taşınmazı bedeli karşılığında sattığını, diğer dava konusu taşınmazı ise artık kullanamayacağı ve cami inşaatına katkı sağlamak için 2015 yılında bedeli karşılığında temlik ettiğini, ses kaydının delil olarak kabul edilemeyeceğini, taşınmazların gerçek değeri ile resmi akitte yazan değerler arasında fahiş fark bulunmadığını, bu yöne ilişkin değerlendirmenin de hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...’in 12.10.2018 tarihinde öldüğü, geride 1999 yılında evlat edindiği davacının mirasçı olarak kaldığı, davalı ...’in murisin kardeşinin oğlu, diğer davalının da davalı ...’in eşi olduğu, murisin Ankara’da bulunan 13440 ada 1 parseldeki 3 nolu dükkan vasıflı bağımsız bölümü 14.06.2004 tarihinde davalı ...’e, ...’da bulunan 200 ada 1 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümü davalı ...’e 07.10.2015 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki, miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, HMK’nın 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-b hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Eldeki davada davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin her bir davalı adına ayrı ayrı kayıtlı olan dava konusu taşınmazların dava tarihindeki ayrı ayrı değerleri olacağı kuşkusuzdur.

Somut olayda; davalı ...’e temlik edilen dava konusu 200 ada 1 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle keşfen saptanan 220.000,00 TL değeri Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarı ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmakta olup davalı ... yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı ... yönünden ileri sürülen temyiz itirazlarına gelince;

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle iddianın kanıtlandığı ve temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu; diğer taraftan, HMK’nın duruşma yapılmadan verilecek kararlar başlıklı 353. maddesinin "b" bendinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilebileceğinin düzenlendiği gözetildiğinde davalılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... yönünden davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,

Davalı ... Gülter yönünden davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 54.648,00 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’den alınmasına,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davacı vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.