"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2005/306 E., 2009/373 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin ve el atmanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davaya konu Erdemli ilçesi ... kasabasında kain 8145,00 metrekare miktarındaki 1231 nolu parselin tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu, davalılar adına tapuda kumluk olarak kayıtlı 1231 nolu parselin yaklaşık 2870 metrekaresinin ekte sundukları krokiden de anlaşılacağı üzere kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, Anayasanın 43 üncü maddesi ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri uyarınca kıyı şeridinde kalan alanların Devletin hüküm ve tasarrufunda ve kamunun ortak yararlanmasına açık yerlerden olduğunu, davalıların bu yerdeki kullanımlarının tamamen haksız olduğunu ve hiçbir yasal ve haklı temele dayanmadığını ileri sürerek davalılar adına olan tapu kaydının iptalini, haksız tecavüzlerinin önlenmesini ve bu yerin tapu kaydının iptali ile tespit harici bırakılmasını istemiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, 5841 sayılı Yasanın 2 nci maddesi ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, 3402 Sayılı Kadastro Kanununda 5841 sayılı yasa ile yapılan değişiklik düzenlemesinin Anayasaya aykırılık teşkil ettiğine dair açılan iptal davası ve itiraz başvuruları sonucunda; hak düşürücü süreye ilişkin 12 nci maddeye eklenen cümlenin Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 E., 2011/77 K. sayılı kararı ile iptaline karar verildiğini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı karşısında yerel mahkeme kararının yasa ve mevzuata açıkça aykırı hale geldiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca açılan tapu iptali ve terkin ve al atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43 üncü maddesi,
2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5 inci ve 6 ncı maddeleri,
3.3. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
Hemen belirtmek gerekir ki; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasa'nın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan Yasa'nın ilgili hükmü Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 E., 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 23.7.2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasa'nın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 tarihli ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptalin kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, ancak henüz devam eden uyuşmazlıkların iptal kapsamında bulunacağı açıktır.
Bu durumda, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin olarak verilen kararın Anayasa Mahkemesi'nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarihli, 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de; adlarına gerekçeli karara ilişkin tebligat işlemi yapılan bir kısım davalıların karar başlığında gösterilmemiş olması da doğru değildir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden davacı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
30.05.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.