Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2795 E. 2024/5851 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitlerine dayalı tapu kayıtlarının iptali ve tescili istemine ilişkin davada, hak düşürücü sürenin geçmiş olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1240 E., 2022/2141 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Ret - Kısmen Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Göksun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/332 E., 2019/370 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın muris ... mirasçıları dahili davalılar bakımından reddine, davalı ... bakımından kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; .... Mahallesi sınırları içinde kalan taşınmazların babaları ...'a ait olduğunu, yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalıların, kardeşleri ve kardeş çocuğunu devre dışı bırakarak kendi adlarına yazdırmış olduklarını yıllar sonra öğrendiklerini öne sürerek davaya konu 158, 261, 456, 564, 594, 68, 682, 703, 704, 817 ve 899 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile ... mirasçıları adlarına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... cevap dilekçesinde; hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazların kök muristen kalmadığını, kendi emeğiyle imar ve ihya ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Yargılama sırasında ...'ın ölümü nedeniyle mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

Davalı ... yargılama sırasında, açılan davanın kabulünü talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıların tapu iptal ve tescil taleplerinin davalı ... yönünden "kabul" nedeniyle kabulüne, davalı ... mirasçıları dahili davalılar yönünden ise miras bırakanın dava konusu 158, 594 682, 899, 704 ve 703 parsel sayılı taşınmazları bağış suretiyle davalılara, 261 ve 456 parsel sayılı taşınmazları ise davalılardan Memili'ye temlik ettiği, bağış yoluyla gerçekleştirilen temliklerde muvazaa olgusunun dinlenemeyeceği, 564 parsel sayılı taşınmaz hakkında tapulama teknisyeni huzurunda yapılan tek taraflı bir tescile muvafakat beyanı olduğu, 817 ve 68 parseller hakkında davalılar yönünden pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın muris ... mirasçıları dahili davalılar bakımından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın muris muvazaasından kaynaklı yolsuz tescilin düzeltilmesi isteğine ilişkin olduğunu, davacıların, davalıların kız kardeşleri olduğunu ve taraflara hiçbir hak tanınmadığını, yargılama aşamasında taraf teşkilinin sağlanmadığını, tapulama tutanaklarının tutulmasından önce muris ...'ın vefat ettiğini, bu tutanakların tutulmasından 25 yıl önce vefat eden murisin tapulama tutanaklarında hibe şeklinde beyanının olmasının maddi gerçekle bağdaşamayacağını, bedelinin muris tarafından ödenerek üçüncü kişiden alınan taşınmazın mirastan mal kaçırmak amacıyla tapuda yarar sağlamak istediği kişinin adına kaydettirmesi halinde elden gizli bağışın uygulanamayacağını, tescil işleminin murisin ölümünden 25 yıl sonra mirasçılar tarafından yapılmasının tapulama tutanaklarının muvazaalı olarak tutulduğunun göstergesi olduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin 27.12.1976, 10.8.1979, 28.4.1998, 17.8.1979, 20.8.1979 ve 09.02.1979 tarihlerinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 11.10.2016 tarihinde açıldığı, davanın açılış tarihi ile kadastro tespitinin kesinleştiği tarihler arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra "kadastrodan önceki nedenlere" dayanılarak dava açılamayacağı, hak düşürücü sürenin hakim tarafından re'sen dikkate alınması gereken dava şartlarından olduğu açıklanarak taşınmazlardaki Memili payı hakkındaki davanın istinaf edenin sıfatına göre hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın yazılı gerekçeyle reddedilmesinin isabetsiz olduğu ancak verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğundan hükmün gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesine, davacılar vekilinin belirttiği istinaf itirazlarının yerinde olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davada öncelikle muris muvazaasından kaynaklı yolsuz tescilin düzeltilmesini istediklerini, tapulama tutanakları muvazaalı tutulduğundan hak düşürücü sürenin işlemeyeceğini belirterek ve istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi

3. Değerlendirme

Kahramanmaraş ili, .... ilçesi, .... köyünde 1976 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu, ayrı ayrı vergi kaydı, ifraz, irsen intikal, taksim, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetli nedeniyle 261 ve 456 parsel sayılı taşınmazlar ... adına; 703 ve 704 parsel sayılı taşınmazlar 3/9 pay ile ... ve dava dışı paydaşların adlarına tespit edilmiş, itiraz üzerine Kadastro Komisyonunca 3/18 pay ile ..., 3/18 pay ile ... ve dava dışı paydaşları adlarına; 158 parsel sayılı taşınmaz 1/4 pay ile ..., 1/4 pay ile ... ve dava dışı paydaşı adlarına; 594 parsel sayılı taşınmaz ... adına tespit edilmiş, itiraz üzerine Kadastro Komisyonunca eşit paylarla ... ve ... adlarına; 564 parsel sayılı taşınmaz 1/3 pay ile ... ve dava dışı paydaşları adlarına tespit edilmiş, itiraz üzerine Kadastro Komisyonunca eşit paylarla ... ve ... ile dava dışı paydaşları adlarına; 899 parsel sayılı taşınmaz ... adına tespit edilmiş, itiraz üzerine Kadastro Komisyonunca eşit paylarla ... ve ... adlarına; 682 parsel sayılı taşınmaz 3/9 pay ile ... ve dava dışı paydaşları adlarına; 817 parsel sayılı taşınmaz ...adına; 68 parsel sayılı taşınmaz ise ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.