Logo

1. Hukuk Dairesi2023/279 E. 2023/514 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras yoluyla intikal eden taşınmazlar üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ve tescil davasında, daha önce açılan davada yapılan feragatin kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı ile davacının aktif husumetinin bulunup bulunmadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıların bir kısmının önceki davada taraf olmadığı, diğer parseller bakımından ise feragatin kesin hüküm oluşturduğu, ayrıca davacının miras payı oranında tescil isteyebilse de terekeye dahil taşınmazlar üzerinde 3. kişiler aleyhine açtığı davada terekenin tamamı adına hareket edemeyeceği ve tüm mirasçıların katılımının sağlanamadığı için aktif husumet yokluğu bulunduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/171 E., 2020/162 K.

DAVALILAR : ..., ..., ... vekili Avukat ..., ...

DAVA TARİHİ : 17.04.2019

KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Borçka Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/384 E., 2020/34 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... vekili dava dilekçesinde; davalılar ile müvekkilinin, kök muris ...’ın mirasçıları olduğunu, dava konusu taşınmazlar esasen müvekkili ile müvekkilinin kardeşlerine ait olmasına rağmen, kadastro tespiti sırasında üzerilerindeki icra takipleri sebebiyle taşınmazları çocuklarının adlarına tespit ettirdiklerini, tespit sonrası müvekkilinin, oğlunun adına kayıtlı taşınmazları oğlundan geri almak istediği sırada, kendi oğlu adına tespit edilen taşınmazların miktarının, kardeşlerinin çocukları adına tespit edilen taşınmazların miktarından az olduğunu anladığını, oysaki müvekkili ile müvekkilinin kardeşlerine ait taşınmazların miktarının aynı olması gerektiğini ileri sürerek, müvekkilinin oğlu adına kayıtlı taşınmazlar ile kardeşlerinin çocukları adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile eşit şekilde müvekkili ile müvekkilinin kardeşleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrarla, dava konusu taşınmazların tapu kaydının, müvekkilinin müşterek muris ...’dan gelen miras payı oranında iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılardan ...,... ve ... vekili cevap dilekçesinde; davacı ... tarafından eldeki davadan önce Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/60 Esas sayılı dosyasında da dava konusu taşınmazlar ile ilgili olarak dava açıldığını ve Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, o davada verilen kararın eldeki dava yönüyle kesin hüküm teşkil ettiğini, öte yandan eldeki davada davacının, dava dışı kardeşleri adına da talepte bulunduğunu, bu durumda davacı tarafından eldeki davanın tek başına açılamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... tarafından davaya cevap verilmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.02.2020 tarihli, 2019/384 Esas, 2020/34 Karar sayılı kararıyla; dosya arasına alınan Mahkemenin 2018/60 Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde, davacının eldeki davada da dava konusu edilen taşınmazlar ile ilgili olarak dava açtığı, Mahkemece yargılama sırasında davacının davadan feragat etmesi nedeniyle, davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, kayıtsız ve şartsız yapılan feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı ancak irade bozukluğu hallerinde feragatin iptalinin istenebileceği, somut olayda irade sakatlığı hallerinden birinin oluştuğuna dair Mahkemede bir kanaat oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemenin 2018/60 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında müvekkilinin, kardeşlerinin kendisi ile anlaşma yapmak istemeleri üzerine davadan feragat ettiğini ancak daha sonra kardeşlerinin anlaşma yapmaya yanaşmadığını, bu hususun müvekkilinin aile fertleri tarafından da bilindiğini, dava konusu taşınmazların davalı tarafla müşterek murisleri ...’den kaldığı hususunun ihtilafsız olduğunu, kadastro tespiti öncesinde müvekkili ile kardeşlerinin üzerilerinde icra takipleri bulunması sebebiyle taşınmazların kendi adları yerine çocukları adına tespit ettirilmesi hususunda anlaşma yapıldığını, bu anlaşma gereğince daha adil olacağı düşüncesiyle müvekkilinin abisi olan dava dışı İbrahim’in görevlendirildiğini ancak abisinin adil şekilde taşınmazları paylaştırmadığını, bu durumun müvekkilinin hak kaybı yaşamasına sebep olduğunu ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 08.06.2020 tarih ve 2020/171 Esas, 2020/162 Karar sayılı kararıyla; davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tespit istemine ilişkin olduğu, her ne kadar dava dilekçesinde 107 ada 6 parsel sayılı taşınmaz hakkında dava açıldığı belirtilmiş ise de, dosya arasına alınan tapu kayıtlarından, söz konusu taşınmazın davanın tarafları ile ilgisi bulunmayan dava dışı ... adına kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, dava dilekçesindeki açıklamalardan dava konusu edilen asıl taşınmazın "107 ada 16" parsel sayılı taşınmaz olduğu ve parsel numarasının dava dilekçesine hatalı yazıldığının net bir şekilde anlaşıldığı, Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/60 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinden, davacının ..., davalıların ..., ..., ... ve ... olduğu, davanın 104 ada 11, 12, 41; 107 ada 12, 15, 16, 17, 40; 109 ada 1, 2, 11, 12, 13; 111 ada 1 ve 120 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin miras yoluyla gelen hakka dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davası olduğu, davacının Mahkemeye sunduğu 27.09.2018 tarihli dilekçeyle davadan feragat ettiğini bildirdiği, Mahkemenin 28.09.2018 tarih ve 2018/405 Karar sayılı kararıyla davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edilmeksizin 26.10.2018 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü, somut olayda Mahkemece, Borçka Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/60 Esas, 2018/405 Karar sayılı kararının, eldeki dava açısından kesin hüküm oluşturduğu ve önceki dosyadaki feragat beyanında irade fesadı bulunduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, eldeki davada davalı konumunda bulunan davalı ...'ın önceki dosyada taraf olarak yer almadığı, dolayısıyla davalı ... adına kayıtlı 104 ada 11, 107 ada 15 ve 17, 109 ada 1 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar yönüyle, önceki davanın eldeki dava yönüyle kesin hüküm oluşturmadığının açık olduğu, davalı ... adına kayıtlı 111 ada 7 parsel sayılı taşınmazın da önceki davada dava konusu edilmediği, bu parsel yönüyle de kesin hüküm oluşmadığı, dava konusu diğer parsellere ilişkin olarak yapılan incelemede ise, önceki davanın tarafları, konusu ve dava sebepleri ile eldeki dosyanın tarafları, konusu ve dava sebeplerinin aynı olduğu, HMK'nın 311. maddesi gereğince feragat beyanının kesin hükmün bütün hukuki sonuçlarını doğurduğu, önceki davada feragat beyanına ilişkin irade fesadı halleri (hata-hile-ikrah) bulunduğunun davacı tarafça somut olarak ispatlanamadığı, dolayısıyla yukarıda belirtilen parseller haricindeki, dava konusu diğer parsellere ilişkin olarak verilen, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine ilişkin kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, diğer yandan, miras yoluyla intikal edip, iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan taşınmazlara ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 702. maddesi uyarınca, tüm malikler tarafından birlikte yapılmasının zorunlu olduğu, tasarruf işlemi niteliğindeki davanın da tüm malikler tarafından birlikte açılması gerektiği, bir paydaşın, özellikle acele hallerde diğer maliklerin de menfaatini korumak için, bütün malikler adına, taşınmazın terekeye döndürülmesi, yani tüm mirasçılar adına tescili istemiyle yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir davanın tüm maliklerin katılımı sağlanmadan ya da terekeye temsilci atanmadan yürütülmesinin mümkün olmadığı, bu halde, diğer maliklerin de davaya katılmalarının sağlanması ya da muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesinin gerektiği, dolayısıyla bir ya da birden çok mirasçının murisin terekesine göre üçüncü kişi konumunda bulunan kişilere karşı, sadece kendi miras payına/paylarına yönelik olarak dava açma ehliyetinin bulunduğu, bu şekilde açılan bir davanın diğer mirasçıların muvafakatı ya da terekeye temsilci atanması suretiyle devam ettirilmesi mümkün olmayıp, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, diğer taraftan, bir mirasçının taşınmazın terekeye dahil olmadığı iddiasıyla açacağı davada ise, birlikte hareket etmeyi gerektirir yasal bir zorunluluk bulunmadığı, somut olayda, davacı dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazların kök muris ...'dan miras yoluyla intikal ettiğini ve mirasçılar arasında yöntemine uygun adil bir paylaşım yapılmadığını ileri sürülerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı ve kardeşleri adına hisseli şekilde tapuya tescili istemiyle dava açtığı, cevaba cevap dilekçesinde ise davadaki taleplerine açıklama getirerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile muris ...'dan kalan hissesinin adına tescili istemiyle eldeki davayı açtığını bildirdiği, dosyada bulunan mevcut veraset ilamı ve nüfus kayıt örneklerine göre, kök muris ...’ın 2001 yılında vefat ettiği, geriye yasal mirasçıları olarak eşi ... ile çocukları ...,... ve ...’ın kaldığının anlaşıldığı, tüm mirasçılar dava tarihi itibariyle ve halen sağ olup, davalı ...’ın davacı ...'ın oğlu, davalı ...’ın dava dışı ... 'in oğlu, davalı ...’ın ise dava dışı ...'in oğlu, davalı ...’ın ise dava dışı ...'in eşi olduğu, davacı ve diğer mirasçılar sağ olduğuna göre, mirasçılık sıfatı bulunmayan davalıların, kök muris ...'ın terekesine göre üçüncü kişi konumunda oldukları, bu durumda somut olayda, kesin hüküm koşulları oluşmadığı gibi feragatin geçersiz olduğu kabul edilse dahi, davacının eldeki dosya bakımından aktif husumetinin de bulunmadığının açık olduğu gerekçesiyle;

Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Borçka Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.02.2020 tarih ve 2019/384 Esas, 2020/34 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.(2) maddesi gereğince kaldırılmasına, HMK'nın 353/1-b.(2) maddesi gereğince kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisine, dava konusu 104 ada 11, 107 ada 15 ve 17, 109 ada 1 ve 12, 111 ada 7 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davanın aktif husumet yokluğundan, diğer parseller hakkındaki davanın ise kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrarla, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesi; “ (1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.

(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.

(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, ... Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.

(5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.”

2. 6100 sayılı HMK’nın 311. maddesi; “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükmünü içermektedir.

3. Bilindiği üzere; terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçı, diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur.

3. Değerlendirme

Kadastro sonucunda ...köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 104 ada 41 parsel sayılı 186,85 metrekare ve 107 ada 40 parsel sayılı 953,25 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve Kadastro Komisyon kararı uyarınca davalı ... adına tespit ve tescil edilmiş; 107 ada 12 parsel sayılı 1.159,96 metrekare ve 120 ada 3 parsel sayılı 1.945,47 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiş, bilahare dava tarihinden önce davalı ... adına kayden satış suretiyle tescil edilmiş; 107 ada 16 parsel sayılı 1.182,35 metrekare ve 109 ada 13 parsel sayılı 290,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiş; 111 ada 1 parsel sayılı 3.639,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Kadastro Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek, malik hanesi açık olmak üzere tespit ve hükmen davalı ... adına tescil edilmiş; 104 ada 11 parsel sayılı 1.333,54 metrekare, 107 ada 15 parsel sayılı 544,22 metrekare, 107 ada 17 parsel sayılı 231,03 metrekare ve 109 ada 12 parsel sayılı 290,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiş; 109 ada 1 parsel sayılı 413,85 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiş; 104 ada 12 parsel sayılı 1.333,50 metrekare, 109 ada 2 parsel sayılı 1.184,00 metrekare ve 109 ada 11 parsel sayılı 290,77 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiş; 111 ada 7 parsel sayılı 2.755,93 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, Kadastro Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek, malik hanesi açık olmak üzere tespit ve hükmen davalı ... adına tescil edilmiş olan 111 ada 2 parsel sayılı taşınmazın hükmen ifrazı ile oluşmuştur.

Kadastro sonucunda ... köyü çalışma alanında bulunan dava dışı 107 ada 6 parsel sayılı 3.643,79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle dava dışı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

Mahkemenin 2018/60 Esas, 2018/405 Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacı ... tarafından, ...,...,... aleyhine, dava konusu 104 ada 11, 12, 41; 107 ada 12, 15, 16, 17, 40; 109 ada 1, 2, 11, 12, 13; 111 ada 1 ve 120 ada 3 parsel sayılı taşınmazların, davalı tarafla müşterek murisleri ...’dan miras yoluyla geldiği ve davalılarla aralarında taşınmazların eşit yüzölçümünde olmaması sebebiyle anlaşmazlık bulunduğu ileri sürülerek, taşınmazların muristen gelen miras hissesi oranında adına tescili istemiyle dava açıldığı, bilahare davacının yargılama sırasında 27.09.2018 havale tarihli dilekçeyle, davalılarla aralarındaki anlaşmazlığın giderildiğini, bu nedenle davadan feragat ettiğini belirttiği, Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Dosya içeriğine, toplanan delillere ve Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 125,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı vekilinden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

...