Logo

1. Hukuk Dairesi2023/280 E. 2024/1077 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, hile yoluyla taşınmazlarının davalılara devredildiği iddiasıyla açtığı tapu iptali ve tescil davasında, hilenin ispatlanıp ispatlanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ve tanık beyanları ile dosya kapsamına göre davacının iradesinin hile ile sakatlanarak taşınmazlarının davalılara devredildiği, davalılarca iddia edilen satış bedelinin ödenmediğinin anlaşılması, davacının okuma yazma bilmediği ve sürekli ikamet ettiği taşınmazını devretmesi için makul bir sebep bulunmaması hususları değerlendirilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3089 E., 2022/3043 K.

HÜKÜM/KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına - Ret / İstinaf başvurusunun reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/108 E., 2022/373 K.

Taraflar arasındaki hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; 622 ve 624 parsel sayılı taşınmazlarda 1/2'şer pay sahibi olduğunu, davalılardan ...’ın eşi olan oğlu ...’in 6 - 7 yıl öncesinde kendisini Bafra Tapu Müdürlüğü’ne götürerek imza attırdığını, oğluna güvendiğini, 6 - 7 yıl sonra anılan taşınmazlardaki paylarının gelinleri olan davalılar ... ile ...’a devredildiğini öğrendiğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı payların iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ...; davacının kendi rızası ile taşınmazlardaki paylarını eşit olarak kendisi ve ...’ye devrettiğini, satış bedeli olarak davacının eşi ...’in birikmiş Sgk ve Bağ-kur prim borçlarının ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ..., davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.10.2019 tarihli ve 2017/252 Esas, 2019/703 Karar sayılı kararı ile; temliklerin hile ile yapıldığı, davacıya herhangi bir satış bedeli ödenmediği, davalı ...’nin temlik aldığı payları iade ettiği gerekçesiyle davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, davalı ...’ın istinaf yoluna başvurması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 11.02.2020 tarihli ve 2019/2900 Esas, 2020/296 Karar sayılı kararı ile; davanın hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, öncelikle hak düşürücü süre yönünden değerlendirme yapılması gerektiği, davanın süresinde açıldığının saptanması halinde ise aldatma iddiası bakımından araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bildirdikleri delillerin eksiksiz toplanması, tanıkların bu hususta tekrar dinlenilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, diğer davalının sadece kendisi yönünden delil teşkil edip bağlayıcılığı bulunan davayı kabul yönündeki beyanının karara gerekçe kılınarak eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrası, Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.12.2020 tarihli ve 2020/94 Esas, 2020/254 Karar sayılı kararı ile; 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 17.05.2021 tarihli ve 2021/899 Esas, 2021/957 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafın hile ile iradesinin fesada uğratıldığını 2017 yılı başı itibari ile öğrendiğini iddia ettiği, davalılardan ...’ın davayı kabul dilekçesinde davacı ...’ın iradesinin fesada uğratıldığını ve iş bu aldatma hususunu 2017 yılı itibari ile öğrendiğini beyan ettiği,satış tarihi üzerinden 14 yıl geçmesinin, tarafların akrabalıklarının, dava konusu taşınmaz üzerinde birlikte yaşamalarının, dava konusu taşınmazlara ait tapu kaydının davalı adına hile ile geçirildiğinin daha önce öğrenildiği sonucunu doğurmayacağı, bu durumda davanın bildirilen öğrenme tarihi itibariyle süresi içinde açıldığının kabulünün gerektiği, mahkemece davalı ... yönünden davanın konusuz kaldığının da gözetilmeyerek, her iki davalı yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Mahkemece 2. kaldırma kararı sonrasında yeniden yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yargılama sırasında davalı ... adına kayıtlı payın davacıya bağış suretiyle devredildiği, davacının hile iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hile iddiasının her türlü delil ile ispatlanabileceğini, davalılar tarafından davacının iradesinin sakatlandığını, davalı ...’ın davayı kabul dilekçesinde ve davacı tanık beyanlarında da belirtildiği üzere davacının bağkur işlemlerinin yapılacağı ve banka kredi işlemlerinin gerçekleştirileceği düşüncesiyle tapuya götürüldüğünü, davacının iradesinin sakatlanarak temliklerin yapıldığının açık olduğunu, iddianın ispat edildiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29.11.2022 tarihli ve 2022/3089 Esas, 2022/3043 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu′nun (TBK) 36 ncı ve 39 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının çekişme konusu 622 ve 624 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/2’şer paylarını 15.05.2003 tarihinde eşit paylarla gelinleri olan davalılar ... ve ....’ya satış suretiyle devrettiği, davacı tarafça temliklerin davalıların ve dava dışı oğlu ...’in hilesi ile yapıldığını ileri sürerek 13.04.2017 tarihinde eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında davalı ...‘nin çekişme konusu taşınmazlardaki temlik aldığı payları 10.01.2019 tarih ve 390 yevmiye nolu akitle bağış suretiyle davacıya devrettiği anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtilmelidir ki; yargılama sırasında davalı ... tarafından, dava konusu taşınmazlardaki temlik alınan payların davacıya bağış suretiyle devredildiği, davalı ... yönünden davanın konusuz kaldığı, bu durumda mahkemece davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.

3. Bununla birlikte, davacı, dava dilekçesinde davalıların hilesi ile taşınmazların davalılara devredildiğini yeni öğrendiğini ileri sürmüş olup bunun aksi davalılar tarafından kanıtlanmış değildir.Bu durumda hak düşürücü sürenin geçmediği, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığında kuşku yoktur.

4. Somut olaya gelince; davacı dava konusu taşınmazlardaki paylarını davalıların ve dava dışı oğlu ...’in hilesi ile davalılara devrettiğini ileri sürmüş, davalı ..., davacının temlikleri rızası ile yaptığını, satış bedeli olarak davacının eşi ...’in birikmiş Sgk ve Bağ-kur prim borçlarını ödediğini, bu nedenle davacının da taşınmazları devrettiğini belirtmiştir.Davalı ... mahkemeye sunduğu 01.08.2017 havale tarihli dilekçesinde, davacının dava dilekçesinde belirttiği hususları kabul ettiğini, taşınmazların yanlışlıkla adına tescil edildiğini, davacının davasında haklı olduğunu, davayı kabul ettiğini beyan etmiş, 09.02.2018 havale tarihli dilekçesinde ise; “... ve ...’ın kayınpederimin namına yatırdıkları paranın karşılığı olarak kayınvalideme ait dava konusu taşınmazları üzerine alacaklarını ve bundan bana da pay vereceklerini söylediler, ben de menfaatin icabı bu hileli tutumun içinde oldum, daha doğrusu yapılan işlemlerden benim de haberim vardı, biz yani ben, diğer davalı ... ve davalı ...’nun eşi ... önderliğinde, davacı ...’i Bağ-kur işlemleri yapılacak diye kandırdık, dava konusu taşınmazları üzerimize aldık, 2017 yılında kredi çekmek istediğimizde taşınmazların davacının adına olmadığını öğrendik, ben de bu durumu bunun üzerine eşime ve kayınvalideme söyledim, biz kayınvalidemi aldattık, tapuları aldık, devirler hile ile yapıldı, davacının eşine ait prim borcu ödemisi yoktur.” şeklinde beyenda bulunmuş, yine dinlenilen davacı tanığı, davacının torunu ... ise; “dava konusu taşınmazı da davacı ananemin ikametgahı olması ve kendisini ziyarete gitmem sebebiyle bilirim, davacı halen dava konusu taşınmazda ikamet etmektedir, taşınmazın tam olarak senesini bilmiyorum ama yaklaşık 6-7 yıl önce davalılara devredildiğini bizzat davacı olan ananemden 2017 senesinin başlarında öğrendim, davacının okuma yazması yoktur, çiftçilikle uğraşmaktadır, 2017 yılının başlarında kredi çekmek üzere bankaya gittiklerinde kendisinden tapu senedi istemişler, tapu kaydını almak üzere Tapu Müdürlüğü'ne gittiğinde taşınmazın davalılar adına kayıtlı olduğunu öğrenmiş, bizi de öğrendikten sonra arayarak haberdar etti, davalılardan ...'ın eşi olan dayım ... ... emekli olduktan sonra dava konusu taşınmazın bulunduğu köyümüzde ev yapmak istedi, davacıya da dava konusu arsanın bir kısmını davalıların üzerine devretmesi için tapu müdürlüğüne götürmüşler, ancak taşınmazın tamamını davalıların üzerlerine devralmışlar, davacının okuma yazması olmadığı için tapudaki devir sırasında bunu anlamamış, davacı dava konusu taşınmazın satışı ile ilgili davalılardan bir para almadığı gibi, bu taşınmazın baba toprağı olması nedeni ile satışla ilgili bir düşüncesi de hiçbir zaman olmadı bize de hiçbir zaman böyle bir düşüncesi olduğunu söylemedi, ben dava konusu taşınmazın satıldığını öğrendiğimde 2017 yılının yazında davacının yanına gittim, olayı öğrenmek için de davalı ...'nun eşi olan dayım ... ...'a bizzat neden böyle bir işlem yaptıklarını sorduğumda, yarın öbür gün bana yol vermezler, dedi, ananemi nasıl kandırırsın dediğimde de gülerek ,orasını karıştırma dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davalı tanıkları ise, davalının eşi ...’in davacının Sgk ödemelerini yaptığını, bu nedenle temlikin yapıldığını, diğer davalının ise davacıya ödeme yapıp yapmadığını bilmediklerini beyan etmişlerdir. Davacının eşi ... için 02.05.1996 tarihinde 24.100,00 TL ve 01.07.1996 tarihinde 4.000,00 TL Sgk prim ödemesi yapılmış olup ödemelerin kimin tarafından yapıldığı belli olmayıp, bu ödemelerin davalı ... ve eşi tarafından yapıldığı da ispat edilememiştir.

5. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, taşınmaz için davalılarca satış bedeli ödenmediği, davacının beş kızı ile davalıların eşleri olan iki oğlu bulunduğu, davacının aynı zamanda ikamet ettiği taşınmazlarını davalılara devretmesi için herhangi bir sebep bulunmadığı, temliklerin davalıların ve davalılardan ...’nun eşi ...’in hilesi ile yapıldığı açıktır.

6. Hâl böyle olunca, davalı ...’ya yapılan temlikler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.