"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/9 E., 2022/63 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; tarafların kardeş olduklarını, davacının babası ...'in 04.05.1990 tarihinde 5 adet ayrı ayrı vasiyet yaparak dört erkek bir kız çocuğuna sağlığında mallarını paylaştırdığını, 28.10.1990 tarihinde ... vefat ettikten sonra açılan vasiyetlere de hiçbir evladının itiraz etmediğini, dava konusu ev ve bahçesinin de babaları tarafından davacıya vasiyetle verildiğini, davacının yılın büyük bir kısmında Almanya'da bulunduğu için köydeki tarla ve taşınmazları ile kardeşlerinin ilgilendiğini, davacının ise gerek gelince para vererek gerek ürünlerden hak almayarak kardeşlerine destek olduğunu, davalının davacıya verilen bu ev yerine sattığı kavak paralarını kullanarak ve davacının katkıları ile bir ev yaptığını, ancak davacının kesinlikle bu ev yerini kardeşi davalıya vermediğini, sadece yapılacak evde oturabileceğini belirttiğini, zaten bu evin davacının alacakları ve maddi katkısı ile yapıldığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 174 ada 19 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini, yapılan tespitin hatalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu taşınmazı 1998 yılında bedelini daha sonra ödemek üzere satın aldığını, üzerine kendi imkanları ile ev inşaa ettiğini ve 2002 yılında itibaren de bu evde ikamet etmeye başladığını, 2002 yılında davacıya arsa bedeli olarak 5.000,00 TL'yi elden ödediğini, ancak davacı ile başka meselelerden aralarında çıkan sorunlar nedeniyle davacının kötü niyetli olarak eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Keles Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.2018 tarihli ve 2017/18 Esas, 2018/66 Karar sayılı kararıyla, taraflar arasında kadastro tespitinden öncesinde dava konusu taşınmazın mülkiyetine ilişkin satım ilişkisi kurulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Keles Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 07.03.2019 tarihli ve 2018/950 Esas, 2019/220 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın tarafların miras bırakanınca yapılan vasiyetname ile davacı tarafa verildiği konusunda bir ihtilaf bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava konusu taşınmazı davacının kendisine intikal ettikten sonra davalıya zilyetlik ve tüm hakları ile birlikte devredip devretmediği hususunda olduğu, Mahkemece toplanan ve değerlendirilen delillere göre de davacının 1998 yılında dava konusu taşınmazı satış yolu ile davalıya devrettiği, o tarihten beri de davalı tarafından malik sıfatı ile kullanıldığı ve kadastro tespiti sırasında da davalının adına tespit edildiği, davalının taşınmaz üzerine ev inşa ettiği, davacının bu süre içinde davalıya hiç bir surette itiraz etmediği, davanın reddine dair Mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 23.12.2021 tarihli ve 2021/3580 Esas, 2021/8230 Karar sayılı kararıyla; “ Mahkemece; davalı tarafın dayandığı satın alma savunmasına değer verilerek davanın reddine dair yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın murislerinden intikalen geldiğini, vasiyetname yolu ile kendisine kaldığını ileri sürerek taşınmazın tamamının adına tescili istemiyle dava açmış, davalı ... ise çekişmeli taşınmazı davacıdan satın aldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Şu halde; çekişmeli taşınmazın tarafların ortak miras bırakanı Hasan’dan kaldığı ve davacıya ait olduğu davalının da kabulünde olup taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazın davacı tarafından davalıya satılıp satılmadığı noktasında toplanmaktadır. Gayrimenkulün aynına ilişkin davalarda yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının çekişmeli taşınmazlar başında dinlenilmesi zorunlu bulunduğu halde tanık olarak beyanlarına başvurulan ... ve ... duruşmada dinlenilmiş, yine ..., ..., ... ve ... talimat yolu ile dinlenilmiş; bir kısım tanıklar satışın olduğunu, bir kısmı ise yerin davacının üzerinde kalmak koşuluyla anlaştıklarını beyan ettikleri halde beyanlar arasındaki çelişkiler giderilmeye çalışılmamıştır. Dinlenen diğer bilirkişi ve tanıkların ise satışa ilişkin bilgileri olmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları ve fen bilirkişi huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın davacı tarafından davalıya satılıp satılmadığı, zilyetliğin devredilip devredilmediği, taşınmazın üzerinde bulanan 2 katlı evin kim tarafından ne sıfatla inşaa edildiği, kim tarafından ne zamandan beri ne sıfatla ve ne suretle kullanıldığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılarak duruksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir..” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalıya satıldığı ve satış bedelinin ödendiği, kadastro tespitinden önce dava konusu taşınmazın zilyetliğinin davalıya devredildiği, zilyetliğin devrinden sonra davalının kendi maddi imkanları ile taşınmaz üzerine ev inşaa ettiği,taşınmazın yaklaşık 20 yıldır davalı ve ailesi tarafından kullanıldığı, taşınmaz üzerinde inşaa edilen evde davalının ailesi ile birlikte ikamet ettiği,davacının dava konusu taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini bildiği ve uzun süre herhangi bir itirazının olmadığı, davalının kendisine ait olmayan bir taşınmaz üzerine eşine ait arazileri, evini satmak ve kredi çekmek suretiyle ikamet amaçlı ev yaptırmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının 50 yılı aşkın süredir Almanya’da yaşadığını, bu dönemde babası ve kardeşleri ile irtibatını kesmediğini, onlara maddi yardımlarda bulunduğunu, dava konusu taşınmazın davacının babasına ait iken vasiyet yoluyla davacıya kaldığını, davacının davalı kardeşine Bursa ilinden ev aldığını, davacının babasından kendisine kalan taşınmazlarını davalıya satmadığını, sadece emanet ettiğini, tanıklardan Muhterem ile davacı arasında husumet bulunduğunu, bu nedenle bu tanığın yalan beyanda bulunduğunu, davalı tanıklarının çoğunun davalının akrabası olup beyanlarının yanlı olduğunu, yine bozma ilamından sonra yapılan keşifte bir çok tanığın beyanlarını değiştirdiğini, ayrıca tanık beyanları arasında çelişki bulunduğunu, davacının davalı kardeşine güvenerek arsanın üzerine ev yapmasına izin verdiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı ve 713 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucu Bursa ili Keles ilçesi ... Köyü/Mahallesi çalışma alanında bulunan 174 ada 19 parsel sayılı 467,18 metrekare yüz ölçümlü taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle üzerine 2000 yılında ... tarafından iki katlı kargir ev inşa edildiği belirtilerek ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 247,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
30.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.