"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1211 E., 2023/1077 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/8 E., 2023/47 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 25.02.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacı vekili Avukat ... ... geldi, davetiye tebliğine rağmen davalı vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; 123 ada 12 ve 124 ada 21 parsel sayılı taşınmazlar ile 60 ada 9 parseldeki 9 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiğini ancak taşınmazların muris ... ve davacının kazancı ile edinildiğini, davalının çalışmadığını, geliri olmadığını, sadece 1992- 1997 yılları arasında kısa bir çalışma döneminin olduğunu, muris tarafından taşınmazların davalı adına tescil ettirilmesinin davacıyı hakkından mahrum edecek bir işlem olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile muris ... veya mirasçıları adına tescilini, olmadığı takdirde davacının miras payı oranında tenkise karar verilerek davacının payının davacı adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmazların keşif tarihindeki değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, bunun da mümkün olmaması halinde taşınmazların edinildiği tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davalının dava konusu taşınmazları 1996-2002 yılları arasında 14 yılı aşkın süredir yurt dışında çalışıp elde ettiği geliri ile satın aldığını, taşınmazları almasında davacının ve murisin hiçbir katkısının bulunmadığını, davacının, dava konusu taşınmazlar satın alınırken para ödemesinin mümkün olmadığını, muvazaa iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, Bafra Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/12 Tereke dosyası ile terekenin tespiti davası açtığından bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, hukuki yarar yokluğundan davanın reddinin gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; muris ile davalı arasında inanç sözleşmesi bulunduğuna dair dosyada bir delil veya delil başlangıcı niteliğinde bir delil bulunmadığı, ayrıca davacının taşınmazların sonrasında davacı veya murise devredileceğine ilişkin bir iddiasının da bulunmadığı, iddianın nam-ı müstear olarak değerlendirilemeyeceği, gizli bağış, para bağışı şeklinde değerlendirilebileceği, taşınmazlar muris tarafından davalıya devredilmediğinden tapu iptal ve tescile karar verilemeyeceği, terditli tenkis istemi yönünden ise murisin ölüm tarihinde adına kayıtlı Bursa ilinde, Bafra ilçesinde taşınmazları ve aracı bulunduğu, murisin saklı payları etkisiz kılmak kastı bulunmadığı, terditli bedel isteği yönünden de dava konusu taşınmazların davalı adına tescil edildiğinde bedellerinin davacı tarafından ödendiğine ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, davacının iddiasını usulünce ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf isteğinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların gerçekten de davalı tarafından alınmış olamayacağına yönelik delillerin göz ardı edildiğini, muris muvazaası nedenine dayalı olarak ikame edilen davada bu hukuki neden kabul edilmeyecek olsa dahi hukuki nitelemeyi yapma görevi mahkemeye ait olduğundan "gizli bağış" olgusu doğrultusunda inceleme yapılması ve karar verilmesi gerekirken mahkemenin doğrudan tapu iptal tescil taleplerini reddettiğini, tenkis ve tazminat taleplerinin de somut olaya, delil durumuna aykırı olarak eksik araştırmayla reddedildiğini, davalının yurt içi çalışması bulunmayıp yurt dışı çalışmasının çok kısa dönemlerden oluştuğunu, Almanya'da çalıştığı ve burada yaptığı birikimleri ile dava konusu taşınmazları satın aldığı savunmasının gerçeği yansıtmadığını, taşınmazların satın alındıkları tarihlerde davalının çalışmadığını, hatta emeklilik talebinin o tarihlerde prim günü yetersizliği nedeniyle reddedildiğini, davalının yaptığı iş ve çalıştığı sürenin azlığı dikkate alındığında dava konusu taşınmazların davalının emeği ile alınamayacağının açık olduğunu, davalının çalışması ve muhtemel kazancı ile taşınmazların edinildiği tarihlerdeki değerlerinin kıyas edilerek davalının dava konusu taşınmazları alıp alamayacağına ilişkin bilirkişi raporunda değerlendirme yapılmadığını, resmi belgelere dayanan kayıtların aksine tanık ifadelerinin dikkate alınmayacağını, ayrıca
tanıkların taşınmazların satın alındığı tarihlerde davalı ve muris ile davacının arasının açıldığını ifade ettiklerini, davacının hakkı olan taşınmazların da bu nedenle davalı adına tescil edildiğinin anlaşıldığını, gerekçede terditli isteklerin değerlendirilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis, bunun da mümkün olmaması halinde bedel istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...’un 16.01.2020 tarihinde öldüğü, geride davalı eşi ... ile dava dışı çocukları ..., ... ve davacı oğlu ...’ın mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 124 ada 21 parselin 24.06.2014 tarihinde, 123 ada 12 parselin 02.04.2010 tarihinde, 60 ada 9 parseldeki 10 nolu bağımsız bölümün 14.09.2010 tarihinde, 9 nolu bağımsız bölümün 20.04.2009 tarihinde dava dışı kişiler tarafından davalıya satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 435,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Davalı taraf duruşmaya gelmediğinden duruşma vekalet ücreti takdiren yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.